Geçtiğimiz pazar günü milli şairimiz, medar-ı iftiharımız, gerçek bir Müslüman entelektüel ve büyük bir anti-emperyalist Mehmet Akif’in vefat yıldönümüydü. Onurun, şerefin, karakterin, vatanseverliğin, İslam inancının sembolü büyük bir öncünün vefasızlığa mahkûm edilen, yokluklar içinde nihayet bulan hayatının hesabı yapılamadı şimdiye kadar.
Mehmet Akif bir batılı ülkede çıksaydı, bir neslin zihnine kazımış olurlardı şimdiye kadar.
Milli Marşımızın şairidir ama sadece milli şair demek de Mehmet Akif’i anlamamaktır. Mehmet Akif sadece büyük bir milli şair değil, gerçek bir mücadele ve dava adamı, emsali bulunmayan bir vatansever, büyük bir Müslüman entelektüel, onurlu bir anti-emperyalist ve bir ahlak abidesidir.
Milli bilincimizin temel eksenini oluşturan eserlerin başında Akif’in şaheseri Safahat gelmiyor mu? Bir Mehmet Akif şiiiri olan İstiklal Marşı milli marşımız değil mi?
Bir milli mücadeleden söz ediyorsak, bu milli mücadeleyi ayağa kaldıran manevi liderlerin en büyüklerinden biri Mehmet Akif değil mi?
Bir vatansever, güçlü ve öncü bir Müslüman entelektüel olarak Akif hak ettiği değeri gördü mü şimdiye kadar.
Amerika, hayali kahramanlar üzerinden Amerikan vatanseverliğini kurgularken, gerçek bir vatansever olan Mehmet Akif ile genç nesiller buluşabildi mi?
Mehmet Akif’in yaşadığı dönemde vebalı gibi takip ve tecrit edilmesinin hesabı soruldu mu şimdiye kadar.
Bugün dava şuurundan kopuk, derinliksiz bir genç nesil şikâyeti herkesin dilinde. Gençlerin dava şuuru, vatanseverlik bilincini inşa edecekseniz, büyük tarihimizin kahramanlarının örnek hayatlarını gençlerimiz ile buluşturacaksınız.
Bu milletin inanç ve değerlerine düşman semboller değil, inanç ve değerlerimizin sembolleridir yolunuzu aydınlatacak olan.
Büyük öncülerden bize kalan emanetler bizim milli servetimizdir. Bir milletin milli marşının şairi eğer hayatını yokluklar içinde tamamlamışsa, aradan 84 yıl geçtikten sonra bile utanmamız gerekir. Bir milletin milli mücadelesinin manevi öncülerinden en önemlisi, zaferin ardından memleketini terk etmek zorunda kalmışsa bu vefasızlıktan hepimizin payına düşen bir şey vardır. Eserleri en çok basılan bir milli kahramanın mirasçıları yokluk çekiyorsa hiç kimse adaletten söz edemez. Bu milletin çocuklarına milli marşının şairinin hayatı ve mücadelesi unutturulmuş ise vebal hepimizindir.
Mehmet Akif’in hayatı ile ilgili şimdiye kadar yüzlerce film, onlarca kitap, yüzlerce yüksek lisans ve doktora tezi olmalıydı. Adını taşıyan üniversitenin bünyesinde, Akif’in hayatı ile ilgili kaç tane akademik çalışma yapıldığını merak ediyorum örneğin.
Mehmet Akif’in hayatını anlatan bir sinema filmi çekiliyor. Bir girişimci, tamamen kendi kaynakları ile milli şairimiz Mehmet Akif’in hayatını anlatan sinema filmine yatırım yapmış. Akif’in hatırasına açık bir saldırı yoksa film ile ilgili kararları filme yatırım yapan kimse o verecek. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?
Filmin yapımcısını tanımıyorum. Ancak bu büyük vefaya sadece teşekkür ediyorum.
Filmi itibarsızlaştırmaya yönelik, eleştiri diyemeyeceğim nezaketsizlikleri ciddiye almaya hiç gerek yok.
Bir ilk olan bu girişime herkesin destek vermesi gerekir ki, başka teşebbüslerin de önü açılsın.
Açılsın ki, bu milletin gerçek kahramanları gençlerimizle buluşsun ve yolumuzu aydınlatsın.