Uluslararası ilişkilerde hızlı değişen gündem ve roller bize gösteriyor ki iki yüz yıllık bir statüko çatırdıyor.
Ondokuzuncu yüzyılın başlarında kurulan, dünya savaşları ile revize edilen, tek kutuplu dünya düzeni ile dengeleri yeni baştan oluşan dünya düzeni limitlerini tüketti.
ABD bildiğiniz bunamanın tüm belirtilerini gösteriyor. Avrupa yürümekte zorlanan yaşlı bir teyze gibi. Kan ve gözyaşı ile inşa edilmiş büyük bir imparatorluk var ama Alzheimer hastalığına yakalanmış patron, büyük imparatorluğu ayakta tutacak bütün zihinsel melekelerini kaybetmiş gibi görünüyor.
Bu arada, bünyenin zayıflamasına bağlı hastalıklar da gelişme eğilimi gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde İtalya’da kullandıkları paramiliter kuvvetler, ABD’ye taşınıp bildiğimiz mafya düzenini kurmuşlardı.
Şimdi aynı senaryo tekrarlanıyor. Ortadoğu’yu kana bulayan teröristler, batılı toplumlara geri dönüyor. Savaşın yoldan çıkardığı yeni bir kuşak, her türlü suçun kaynağı olacaktır. Göreceksiniz, savaş ortamlarına gidip geriye dönen hiç kimse normal bir insan olarak batı toplumlarına adapte olamayacaktır. Kirli ve kanlı yeni bir kuşak oluşturdular. Bu kuşakla baş etmekte ne kadar zorlanacaklarını çok yakında görmeye başlarız.
Batılı toplumların devlet düzeni, savaşın kişiliklerini bozduğu bu kuşakla baş etmeye uygun değil. Batılı toplumlar da böyle bir sorunla baş edecek güce sahip değil.
Artık batı şehirlerinde devletin kontrolünde çıkmış gettolar, devletin uygulayacağı hiçbir müeyyidenin etkili olamadığı suç grupları, mafya kartellerini görmeye başlayacağız.
Ortaya çıkacak kaosu göreceksiniz. Böyle bir mafya kuşağı ile baş etmekte nasıl aciz kalacaklar hep birlikte göreceğiz. Normal insanlara göre inşa ettikleri hukuk ve devlet düzeninin nasıl çöktüğüne tanıklık edeceğiz.
Bakalım hukuk devleti kalitesini bizim bulunduğumuz seviyede tutmayı başarabilecekler mi?
Bizim gibi toplumların bu sorunlarla baş etme konusunda ciddi bir deneyimi var. Anlayacağınız şerbetliyiz yani.
Bizim için kolay olanların batılı toplumlar için ne kadar büyük ve altından kalkılmaz bir soruna dönüştüğünü de göreceğiz.
Bizim için hava hoş diyeceğim de bugünün sömürü çarkları kendi toplumlarını ezmeye başladığında emin olun yine biz yardıma koşacağız.
Batılı toplumlar bu gerçekle ne kadar erken yüzleşirlerse emin olun o kadar erken bir çözüm bulabilirler.
Özellikle de pandeminin derinleştirdiği sosyal sorunların da tetiklemesiyle altından kalkamayacaklar kaos ile yüzleşeceklerdir.
Yüzleşecekleri kaosu ortadan kaldıracak deneyim ve birikim Türkiye’de.
Batılı toplumlar yavaş yavaş Türkiye modeline yüzlerini dönmek zorunda kalacaklardır.
Bu döneme hazır olmamız önemli. Özellikle de batı ile ilişkileri sadece batı hükümetleri ile ilişkiler olarak görmemek gerekiyor.
Batılı toplumları doğrudan muhatap alan yeni bir dünya önerisini daha yüksek sesle ifade etmeliyiz.
Vicdan, hukuk, özgürlük, güvenlik ve refah arasındaki makul dengeyi insanlığın önüne bir model olarak koymalıyız.
Kendimizi çok fazla yormaya gerek olacağını sanmıyorum. Bizim deneyim ve önerinizin ne kadar değerli olduğunu çok kısa zaman içinde de anlayacaklardır.