Bir terörist girişim olduğunda ilişkili olanları tespit etmek için kriter aramaya çalışmamalıyız.
Niteliği gereği gizli bir hiyerarşiye dayanan yasadışı örgütler, takip edilecek mecralarda iz bırakmamaya özen gösterir.
Kripto örgütleri takip edilebilecek mecralar üzerinden karakterize etmeye ve buralarda belirlediğiniz kriterler üzerinden tanımlamaya çalışırsanız işler sonunda arapsaçına döner.
Takip edilebilecek mecralardaki izler elbette önemli. Yasadışı örgütlerin mahrem çekirdekleri ve hiyerarşisinin çok büyük bölümü steril hale getirildiği için takip edilebilir mecralar üzerinden işin merkezine ulaşmak çoğu kez mümkün olmaz.
Hatta takip edilebilir mecralar işin kabuğudur. Özü hiçbir şekilde olamaz.
Türkiye Cımhuriyeti’nin önce istihbarat mekanizmalarını yani hafızasını işgal eden FETÖ denilen Pensilvanyalı şeytanın örgütü, hafızayı sıfırlamış veya büyük ölçüde zarar vermiş olabilir.
Bu nedenle büyük ihanetin ilk günlerinde takip edilebilir mecralar üzerinden ilerlemek bir gerekliliktir.
Ancak geldiğimiz noktada tüm kurumlarıyla yürütülen son derece kapsamlı mücadelenin bir hafızası ortaya çıkmış olmalıdır.
Bugün herhangi bir yönetim biriminde FETÖ mahrem hiyerarşisi ile ilgili çizelge oluşmamışsa o yönetim biriminin başında her kim bulunuyorsa görevini yapmıyor demektir.
Devlet yaklaşık beş yıldan bu yana hasseten 15 Temmuz’dan bu yana çok büyük bir mücadele ekseninde yeniden yapılandı.
Hâlâ birinin FETÖCÜ olup olmadığını çeşitli kriterlere ve fetömetrelere bakarak anlamaya çalışmak zorunda kalmamalıyız.
Örgütü karakterize eden çok daha sağlam deliller ve özellikle de kişi bazında tespitler yapma aşamasında olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Artık sağlam çizelgeler üzerinden iz sürerek eksik parçaları tamamlamaya ihtiyacımız var.
Özellikle de kapsamı çok genişletilmeye müsait bazı kriterler ve bu kriterler üzerinden yapışan spekülasyonlarla şüphe çok genişletilmeye, şüphenin odak noktası zayıflatılmaya ve buradan gerçek fetöcüler için kaçış alanları oluşturulmaya başlanıyor.
Şüphenin geniş alana yayılarak her şeyin ve herkesin potansiyel şüpheli haline dönüştürülmesi, içinde bulunduğumuz post travmatik toplumsal stres bozukluğunu ağırlaştırır ve şizofreniye dönüştürür.
Son zamanlarda FETÖNÜN sızmadığı kurum ve örgüt yok propagandaları ile herkesim şüpheli hale getirilmeye çalışılması, etrafımızda güvenli alan yok fikrinin yerleştirilmeye çalışılmasına neden oluyor.
Geldiğimiz noktada kimi ve neyi gösterdiği belli olmayan paranoid nitelemelerin faydası yok.
Artık kim nereye sızmış ise onu ismen tespit noktasında olmamız gerekiyor.
Herkesin potansiyel şüpheli haline getirilmesi siyasi derinliği zedeliyor ve büyük bir özgüven sorununa dönüşüyor.
Rahat karar alamayacak hale getirilen kamu görevlileri, siyasetçiler, kolluk ve yargı teşkilatı standart formülasyonların dışına çıkarak hareket edemez hale gelir.
Bu sürecin en sonunda varacağı nokta da şu olur:
Birkaç kriter ihdas edersiniz. Bu kriterler etrafında örgütün kabuğuna takılır kalırsınız. Steril hale getirilmiş örgütün mahrem yapısı söz konusu kriterlere takılmadığı için elini kolunu sallayarak gezer. Hatta takılırsa da kurtulur.
Bu tehlikeli girdaptan kurtulmanın yolu bir an önce devletin hafızasını inşa etmekten geçer.
Yaşar BAŞ