Ortaya çıkanlar bize gösteriyor ki aslında hiç başlamamış.
Bu örgütün askeri okullar ile başlayan sonrasında emniyet ve diğer devlet kurumlarına sızan kripto mahrem örgütü ile ne devletin kurumlarının ne de Ak Parti’nin herhangi ilişkisi hiç olmamış.
Bu alçaklar bir tek gün bile hiç kimseye güvenmemişler.
Hadi örgütlenmeye başladıkları 70’li yıllar Türkiye’sinde kripto mahrem bir örgütlenmeye zorunlu hissedecekleri bir ortam vardı. Hadi darbe sonrasındaki Türkiye’nin 80’li yıllarında da kendilerini rahat hissetmediler. Hadi 28 Şubat rüzgarlarının teslim aldığı dönemde de kendilerini güvende hissetmediler.
Bugün geldiğimiz nokta bize gösteriyor ki, kendilerini hiçbir zaman açık bir teşkilat olarak ifade etmemişler.
Özellikle de 2007-2012 yılları arasında, devletin teşkilatlarını geniş bir şekilde kontrol ettikleri anlaşılıyor. Hatta bazı kurumları neredeyse kurtarılmış bölge haline getirdiklerini görüyoruz.
Özellikle yargı ve güvenlik bürokrasisinde, iş hayatında eğitimde çok yaygın bir teşkilat olduğu görülüyor.
FETÖ’nün eksenini oluşturan mahrem hiyerarşi hiçbir zaman etkisini ve işlerliğini azaltmıyor.
Mahrem bir hiyerarşik düzene niye ihtiyaç duyulur? Formel yani açık düzene yeteri kadar güven duyulmadığı ve açık sistemin kendileri tehlike oluşturduğu zamanlarda korunmak için değil mi?
Bu örgüt mahrem hiyerarşisinin hiçbir zaman işlerliğini askıya almadığına göre, demek ki hiçbir zaman tam güven duydukları bir ortam oluşmamış.
Eğer AK Parti ile ilişkilerinin zirve yaptığı dönemlerde bile en küçük bir güven duysalar, ayrıca mahrem bir hiyerarşik düzeni işler halde tutmalarına gerek kalır mıydı?
Bir grupla gerçek bir iş birliği içinde olsanız, gerçek bir iş birliği olan ortamda, bir taraf ayrıca paralel ve gizli bir örgütlenme ihtiyacı duyar mı?
Demek ki FETÖ denilen bu örgüt, hiç bir dönemde AK Parti’ye güvenmemiş ve kendini güvende hissetmemiş.
AK Parti öncesinde, hatta kuruluş yıllarında iş birliği yaptığı karanlık örgütlerle ilişkilerinin derinliği neydi onu tam bilemiyoruz. Bu kirli örgütü karanlık odakların programlandığı konusu hiç tereddüt edilmeyecek kadar net. Ancak o karanlık odaklara karşı da mahrem ve karanlık odakların erişimine kapalı bir hiyerarşik düzen kurulmuş mudur? Hiç sanmıyorum. Muhtemelen örgütü programlayanlar, programın tüm kodlarını da ellerinde tutuyordu.
Ancak AK Parti iktidarları döneminde, yer üstündeki formel sistem hükümetle ilişki kurarken, diğer yandan yer altındaki karanlık yapı alternatif bir hiyerarşik düzen olarak varlığını sürdürmüş.
Süreç içinde kazandıkları özgüven ile hükümeti devirmek için fırsat kollamışlar ve fırsatı bulduklarını düşündüklerinde de harekete geçmişler.
FETÖ iltisakı için bahsi geçen milatlar konusu başka bir konudur.
Ancak ortaya çıkan olaylar gösteriyor ki, FETÖ mahrem hiyerarşisi ile AK Parti arasında hiç bir zaman bir bağ kurulmamıştır.