Türkiye vicdan eksenli dış politika ile yeni bir küresel siyasal eksen olarak yükselirken; yeni küresel siyaset vizyonunu küresel adaletsizliğin ortaya çıkardığı yeni fay hatlarını tahkim ederek sürdürmeli.
Küresel sömürü düzeninin ortaya çıkardığı birçok fay hattı var. Pandemi ile birlikte gıdaya ve aşıya hatta salgın hastalıkta kullanılan ilaç ve tıbbi cihazlara erişimde gerilim çok yükseldi.
Türkiye bu alanda küresel adaletsizliğin etkisini azaltacak roller inşa etmeli.
Türkiye’nin tarım alanlarının potansiyeli, az gelişmiş bölgelerin gıda ihtiyacını karşılayacak düzeyde değil, hatta kendimize zar zor ancak yetebilecek durumdayız.
Dünyanın geri kalmış bölgelerinde dünyanın gıda ihtiyacının kat be kat fazlasını karşılayacak tarımsal potansiyel bulunuyor.
Afrika’nın Ekvator altı bölgelerinde, Doğu Avrupa’da, Güney ve orta Asya’da çok ciddi bir tarım alanı potansiyeli var.
Çok geniş ve verimli araziler, ihtiyaçtan çok fazla su kaynağı, tarım için çok uygun iklim koşulları bir arada.
Ancak tarımsal potansiyeli çok geniş bu bölgelerden siyasal istikrarsızlık ve bu istikrarsızlığın beslediği çok ciddi güvenlik riskleri var. Ayrıca salgın hastalık ve bitki zararlıları İle mücadele ciddi bir sorun.
Bu nedenle özel girişimler bu bölgelerde yatırım yapmakta zorlanıyorlar. Mevzubahis ülkelerin de ekonomik ve insan kaynakları büyük tarımsal üretim faaliyetlerini yürütmek için yeterli değil.
Türkiye’nin dışındaki büyük tarımsal potansiyeli harekete geçirmek için devletin inisiyatif almasına ihtiyaç var.
Türkiye mevcut kurumları eliyle veya yurtdışı tarımsal işletmeler için yeni bir birim kurarak tarımda yurtdışı kaynakları kullanmak için adım atmalı.
Belki mevcut kurumlar da yeterli olabilir. TİGEM, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ve TMO iş birliği ile de bu yatırımlar sürdürülebilir.
Devlet eliyle yurtdışında tarımsal yatırımların sürdürülmesinde ciddi avantajlar olur. Muhatap hükümet ile arazi tahsisleri, güvenliğin sağlanması, siyasal dalgalanmalara karşı güvencelerin oluşturulması, salgın hastalık tesbitleri, bitkisel zararlılar ile mücadele ve birçok konuda devlet aracı olunca birçok çözüm yolu bulunacaktır.
Yurtdışında bir tarımsal işletme devlet eliyle sürdürülebilir bir ivme kazandıktan sonra, devlet bu işletmeleri özel girişimlere devrederek, devirden elde edeceği gelirlerle yeni yatırım projelerini hayata geçirebilir.
Tarımsal yatırımların amorti süreleri de çok kısadır. Dünyada özellikle Çin ve İsrail yurtdışı tarımsal yatırımlarda çok ciddi inisiyatifleri alıyor. Gerek İsrail, gerekse de Çin açısından çok ciddi psikolojik eşikler ve olumsuz algılar var. Ne kadar agresif olurlarsa olsunlar çok ciddi engellerle karşılaşıyorlar.
Oysa Türkiye çok büyük bir itibara sahip. Ukrayna, Polonya, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Azerbaycan, Sudan, Somali, Çad hatta Libya gibi birçok ülkede Türkiye’nin sahip olduğundan çok daha büyük alanlar var. Yeter ki adım atalım. Sadece kendinizin değil mazlum, mağdur coğrafyaların yüzünü güldürecek kadar büyük fırsatlara çok kısa zamanda ulaşacağımıza inanıyorum.
Bu bölgelerdeki su kaynakları ve balıkçılık potansiyeli bile çok büyük sıçramalar için tek başına çok önemli bir potansiyele işaret ediyor. Daha büyük adımlar atmaya ve boynu bükük insanlar için umut kaynağı olmaya mecburuz.