Bir kısım siyasetçiler bir türlü eski politik duruştan kurtulamıyorlar, hala küçük hesapların peşinde olanlar var. Şimdiden söylüyorum, Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra ülke yönetimi lider üzerinde değil, sistem üzerinde yürüyecek. Onun için Fatih Erbakan; “ben yeni dönemde kitleleri önümde sürükleyecek adam olacağım” diyorsa yanılıyordur. O dönem kapandı. Hakikat şu ki Cumhur ittifakının büyük küçük tüm partileri geçen seçimde Cumhurbaşkanını seçme konusunda katkıları oldu, o birlikteliği az daha güçlendirmek lazımken bakıyorum aralarına hasbi değil hesabi düşünceler giriyor.
Hüda-Par için “oy oranları ne ki 4 vekil onlara verildi” dediler, Hüda Par bazı yerlerde aday gösterme ihtiyacını hissetti, bu durum büyük küçük bazı yerlerde iki taraflı kayba sebebiyet verebilir. Mesela Diyarbakır’da 3-4 ilçe bu şekilde kaybolur. Bence bu yetkiyi genel merkezin kararından çok il teşkilatının inisiyatifine bırakmak lazım.
Şimdi benzer bir durum Yeniden Refah Partisi için ortaya çıktı, şurası benim burası senin derken açıklamalara bakılırsa sanki kendi adaylarıyla girecekler. Bu da her iki partinin başarısına gölge düşürür diye düşünüyorum.
Basına yansıdığı kadarıyla YRP 2 büyük, 2 normal şehir ve 35 ilçenin belediye başkanlıklarını istemiş, keşke bu sayıda diretmeseydi, A,B,C tekliflerinde bulunsaydı. Ya da Ak Parti bu sayıya itiraz etmeseydi, ne olacak yani? belediye emin ellerde olsun, ha Ak parti, ha Yeniden Refah Partisi ne fark ediyor?
Geçen genel seçimlerde YRP takriben %3 oranında oy almıştı, 800 civarında ilçemiz var, bu yüzdeye göre 24 ilçeye denk geliyor, ayrıca her geçen gün YRP’nin oylarında bir artış söz konusu bunu da hesaba katarsak makul bir aralıkta anlaşabilmeliydiler.
Türkiye’nin genel siyaseti için artık yeni bir lider aramaya gerek yok, artık oturmuş bir sistem ve partilerin programları yarışacak diye düşünüyorum. Bu başkanlık sistemi oturdukça iki ya da üç ittifak ile seçim yarışları olacak. ABD batık devletini örnek göstermek istemem ama bu yönü dikkate değerdir, demokratlar ve cumhuriyetçilerin yada başka bir parti yarışıyor o kadar.
Önümüzdeki bu birkaç yılda eğer Anayasamızı temel değerlerimizle barışık hale getirirsek, devlet yönetimi için fazla bir efor sarf etmeye gerek olmaz.
Devler İslam hukukuyla barışmalı: Kumar, Faiz, Zina, İçki yasaklanmalı, aile bir değer olarak olması gereken konuma getirilmeli, 23 Nisan 1920’de dualarla açılan Kurucu meclisin ruhu, İstiklal Marşının özü ve Veda Hutbesiyle uyumlu Anayasamız ve yasalarımız olmalı/olacak.
Bu durumda siyasette;
*Bir yalan sözün dahi siyasette yeri olmayacak,
*Arsız ve edepsizler siyasete öncülük yapmayacaklar,
*Ülke yönetimini Tüccar kafa ve Militarist mantığa teslim etmeyeceğiz,
*Fakir ile zengin arasındaki uçurum kapanacak,
*Gençlerimiz kendinden emin, devletine güvenen kimseler olacak,
*Yaşlılarımız ve emeklilerimiz topluma dua edecekler,
*Çocuklarımız daha iyi yetişecekler,
Bunun neticesinde siyaset de iyi insanların eline girecek. Vatandaşın hakkı hukuku korunacak.
Artık buna göre siyasiler de kendine bir format atsınlar ki, iyi insanlar arasında birlik beraberlik sağlansın.
Haydi ya Allah!