İnsanlığın başlangıç noktası, doğru yanlışın şekillendiği en önemli hane, bireyin konuşma, düşünme, üretme mantığının geliştiği, yeri doldurulamayacak hayatın odak noktası…
Edep, marifet, şefkat ve merhamet kavramlarının hayat bulduğu ilkokul, insan şahsiyetinin büyük oranda teşekkül ettiği ana kucağı, baba ocağıdır aile..
Bu okulun ilk öğretmeni olan anneyi ve ilk sorumlusu olan babayı sahipsiz bırakma gibi bir lüksümüz yok. Çünkü burada yetişen evlat yarının vatandaşı; hem şehrine, hem ülkesine hatta dünyaya dahi etkisi olabilecek bir şahsiyet, iyi de olabilir, kötü de olabilir.
Hayırlı, verimli, mutlu bir aile istiyorsak, ailemizi 3M belasından kurtarmamız lazım.
Geçen hafta “Din Bir Der” adlı bir dernek aile temalı zoom ortamında bir panel gerçekleştirdi, zoomda en üst sınır olan 1000 kişi yoltubta da 1500 kişinin canlı canlı takip ettiğine bizzat şahit oldum. Konuşmacıların hepsi dertli ve aile yapımızın tehdit altında olduğunu söyleyerek çözüm üretmek için çalışma ve çaba içindeydiler.
Hocalarımızdan biri ailelerimiz çok yönlü bir baskı altında ama Medya, Moda ve Mantalite ailemize sıkıntı veren başlıca etkenlerdir.
Dizilerin yapısını görüyorsunuz, babasına rest çeken evlat, cinsel özgürlüğü çocuklarına bir hak olarak gören aile yapısı, dedesinin huzurunda oturmuş ayak ayak üstüne atmış çıtır kızlar, birbirini aldatan eşler ve aile efradı aralarında konuşurken her birinin aklında dolaşan başka başka hayaller… Maalesef daha çok kadınlar olmak üzere bu diziler pür dikkat izleniyor.
Modaya gelince kızlarımız erkelerimize, erkeklerimiz kızlarımıza benzer oldu, gayri müslüm çocuklarında bir farkları kalmadı, düşünün bunların çocukları ne halde olur?
Kimisi yırtık elbise giyiyor, kimisi moda diye vücuduna yapışık elbiseyle hayatını zindan ediyor, kimisi de ikide bir saç rengini değiştiriyor, birilerinin dikkatini çekmek için saatlerce kentin en işlek yerlerinde tur atıp, göbek düğümü dışarıda kendini pazarlıyor.
Mantaliteye gelince gayri meşru bir araya gelmeye ve serbest beraberliğe sevgili kavramını yakıştırdılar, nikahsız beraberliğe dost hayatı dediler, anneler gününde anneme prezervatif verdim diyecek kadar hayasız kadınlar türedi.
Bunları yazmak o kadar zor ki, ama maalesef durum bu. Bu hayattan nitelikli, saygın, şerefli, verimli vatandaş çıkar mı? çıkmaz mı? orasını hep birlikte düşünelim benim tüylerim diken diken oluyor.
Şaka bir yana böyle bir hayattan insan gibi insanın yetişmesi çok zor evet insan eşrefi mahlukat olarak yaratılıyor, ama biz onu eşseki mahlukat yaparak meraya bırakıyoruz.
Eğer bu ülkenin geleceğini düşünüyorsak, hiç olmazsa Almanlar kadar Dinimize, Dilimize, Tarih ve Kültürümüze sahip çıkıp nitelikli insan yetiştirmek için bir an evvel bu dört kavram etrafında şekillenen eğitim öğretim müfredatımıza çeki düzen verelim. Bu konuda sert tepki gösteren kimselerin bu ülkenin sinsi, gizli düşmanları olduğunu da unutmayalım.
Eşler arasındaki münasebetlerde de şu narsizim ve konforizm belasından kurtulup adam gibi yaşamaya çalışmamız lazım.
Ne erkek benim dediğim olmalı desin, ne de kadın şunu değiştirelim, bunu değiştirelim, evi değiştirelim gibi bir tavırla eşine sıkıntı versin. Hep birlikte Allah rızasını aramalıyız.
Dolayısıyla bu konuda evlenen çiftlere yeteri kadar evliliğin ve ailenin önemini anlatacak kurs verilmelidir.
Veselam