Bir kısım batıda/karadenizde yaşayan vatandaşlarımız bilmese de Doğu-Güneydoğu bölgesinde yaşayan vatandaşlarımız zamanın karanlık devleti adına buralarda ne zulümler yaşandığını biliyorlar.
Aslında 1924 anayasasıyla sıkıntılar başladı, o gün bu gündür hala yasal ve anayasal düzeyde genelde vatandaşlarımız, özelde Kürt vatandaşlarımız bir türlü devletle barışık bir duruma/düzeye gelmediler. Ak parti ile başlayan iyileştirme adımları da bir kısmı ciddi anlamda yasal güvenceye kavuşmadı bir kısmı da niyette kaldı.
Allah var Halkın Emek Partisi(HEP) ile başlayan Kürtlerin siyasi mücadelesi bir derce haklı ve yerindeydi. Ama sonradan Sol ideolojinin rüzgarına teslim olan HDP ile özelliğini kaybetti. HDEP için Kürt partisi diyenlerin aklına şaşarım.
Bu siyasi hareketin iki ana dayanağı vardı, biri Kürt vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini savunmak, diğeri ise muhafazakar bir siyaset güderek halkın inanç ve kültürünü yaşatmaktı. Bu iki değere bakın bakayım HDP’in siyasi tarzında bundan eser kaldı mı? Bazı sözüm ona din adamalrını yanına alıp vatandaşların din duygularını sömürmekten başka.
İsterseniz Leyla Zana ve arkadaşlarının başlattığı mücadele ve bu günkü durumu üzerinde birlikte bir analiz yapalım, daha inandırıcı olur.
1991 seçimlerinde Diyarbakır vekili olarak Mecliste yemin eden Leyla Zana yemini okuduktan sonra manidar bir cümle ile ekleme yaptı. “Min vê sondê ji bo biratîya gelê Türk u Kürd xwar”(Bu yemini Türk ve Kürtlerin kardeşliği için içitim) dedi.
Ben o zaman Karadeniz Ordu Aybastı İmam-hatip lisesinde Yedek Subay Öğretmendim. Müdür başyardımcımız beni çağırdı, dedi ki, “bu kadın ne dedi ki meclis u kadar tepki gösterdi” ben Türkçe anlamını söyleyince baktım dedi ki “Aferin kadına, ben de aynı yenimi içiyorum bunda ne var?” Tabi bunun üzerine vekaletten düşen Zana ve arkadaşları bu hadise üzerine 10’ar yıl cezaevi hayatına esir düştüler.
Gel zaman git zaman Leyla Zana gibi değerler partiden diskalifiye oldular. Tabi kimse onlara buyur yolun açık olsun deyip uzaklaştırılmadı ama kendileri bu partinin siyaseti içinde kalmayı istemedi, çünkü parti rayından çıkmış vaziyette.
Bir kaç yıl önce bir barış hadisesinde HDP’in eski-yeni vekilleri bir araya gelince aralarında şöyle bir sohbet geçiyor.
Yeni vekil: Leyla hanım uzun zamandır sizi göremiyoruz, sizin tecrübelerinize ihtiyacımız var, bu mücadeleyi siz başlattınız, bu uğurda bedeller ödediniz.
Zana: “Bay vekil(ismini söylemek istemedim) bu siyasi mücadele iki temel değer üzerinde inşa edildi; Kürtlerin hak ve hürriyetlerini müdafaa etmek ve Muhafazakar bir siyasi hareket olarak halkın İnanç ve Kültürüne saygı esasına dayanacaktı. Şu andaki halini görüyorsunuz bu iki değerden eser yok.
Ne kadar marjinal Türk solu örgütleri varsa Kandi’le gidip bu siyasi harekete intisap ettiler.
80 vekille Meclise gidildi, daha seçim akşamı Demirtaş “bizim Ak parti ile koalisyon yapmamız mümkün değildir, dedi.
Peki ben niye siyasete ilgi duyayım, neden meclise gideyim? Sora mısınız bir sebebi kaldı mı?
Artık amacından saptı ve başka başka kimselere hizmet ediyor, benim gibilerinin görüşlerine ihtiyaçları da kalmadı” diyor.
İşte Silvan İlçesinin Mehla Bexça(Bahçe mahallesinden) olup asilzade olan bir Kürt kızına da bu yakışırdı.
Hatırlarsanız Kürt meselsini için “bu sorunu ancak Erdoğan çözer” demiş ve Erdoğan’la görüşmüştü. Ben o zaman “Bu gece rahat uyudum” başlıklı bir yazı yazmıştım. Googlede mevcut okuyabilirsiniz.
Ayrıca bazı kirli duygular içinde olan vekiller LGBT’lilerle birlikte boy gösterince Zana o zaman Twettinde “anlamadık Kürt partisi miyiz?, ibnelerin partisi miyiz?” paylaşımda bulunup rahatsızlığını ifade etmişti.
Bütün bu mücadelesine bakınca “Leyla Zana orijinal bir Kürt kızıdır” demek içimden geldi.
Artık ne diyelim işte Kürt siyasetinin temel taşlarından biri olan Leyla Zana, işte HDP’in düştüğü durum, anlamayan gitsin kafasını duvara çarpsın belki bir az şarj eder.
Keşke bir özeleştiyle yukarıda zikrettiğim değerlerine dayalı siyaset yapabilse. Kendi bilir aslını kaybeden rotasız kalır, yolunu şaşıran hedefini bulmaz.
Allah sonumuzu hayreylesin! Unutmayalım siyaset oran olarak halkın %10’nuna tekabül eder, ama kirlenince diğer %90’nını da berbat edip bırakır. Tersi olsa tersi olur.
Ne demişler “var varanın baykuşu çok olur viranenin” öyle “orada bir köy var uzakta, gitmesek de gezmesek de o köy bizim köyümüzdür” teraneleri artık para etmiyor.
Hak ve adaletten yana elimizi çabuk tutalım.