Adı; Sahip Çetkin
Vazifesi; Din görevlisi, an itibariyle emekli
Medeni durumu; boşanmış, ikisi çocuk 10 evlat sahibi, çoğu üniversite mezunu.
Malatya’da yaşıyor
Ailevi sıkıntının başlama sebebi;
Eşi ahlak bozucu dizileri izliyor, çocuk geç saatlere kadar bilgisayarda oyun oynuyor, o esnada bağırıp çağırmakla uyuyanları uykudan uyandırıyor.
Baba din görevlisi olduğu için şafakla birlikte camide olması lazım malum, ama derdini dinleyen yok, derken babanın uyarıları psikolojik şiddet olarak eşi tarafından şikâyet konusu olup Sahip Çetkin hoca evden uzaklaştırılıyor.
Gelin bundan sonra çektiği sıkıntıları onun ağzından dinleyelim.
*Bir defa da yeminle konuşan bir erkeğin dediği doğru olsun olmaz mı?
“Eşim sırf çocuklara sırt çıkma bahanesiyle 6284 ü istismar ederek bana 2 ay uzaklaştırma aldırdı, bu süre içinde babamın evinde kaldım, uzaklaştırma bitince evime gittim. Bir daha polisi arayıp tekrar 2 ay uzaklaştırma aldırdı.
Sonradan kendisi itiraf etmiş, aynı blokta oturan boşanmış kadın ona ders vermiş. O kadında dost hayatı yaşadığı için komşular kavgayla, polis müdahalesiyle onu binadan kovmuşlar.
Ben ne yaptıysam eşimi bu kadından uzaklaştıramadım, bu süreç içerisinde karakola gidip geldiğim için polisler beni tanıyorlar, tiksindiğim için zaten kendim eve gitmiyordum. Uzaklaştırma cezam biter bitmez tekrar bana iftira atarak 6 ay daha uzaklaştırma aldırdı.
Allah şahittir benim haberim bile yoktu, polis beni çağırdı, karakola gittim, iftiraya dayalı uzaklaştırmayı duyunca çileden çıktım, polise sitem ettim dedim ki “yahu siz Müslüman değil misiniz, sizin zerre kadar imanını yok? mu ben dinimi, imanımı ne size nede karıma kurban edecek kadar geri zekâlı biri değilim, dinime imanıma ben değil evime o mahalleye bile gitmemişim, bir km. uzakta babam gildeyim” deyince polis bana dedi ki; “amca vallahi biz de biliyoruz, kadınların %90’ı gelip burada yalan söylüyorlar, biz de mecburen anlattıklarını yazıp savcılığa gönderiyoruz”, ifademi verdim, gittim babam evine olup bitenleri bilmeyen akrabalarla bu konuyu tartıştık, beni suçladılar üzerime çok gelince bunalıma girdim, zaten yuvam yıkılmış, gece sabahlara kadar uyuyamıyorum, iyice bunalıma girdim, orayı da terk ettim çarşıya gittim, akşam oldu çaresiz kaldım, gittim mağazadan battaniye falan aldım karakola yakın bir yerde arabada yattım.
Geceleri üşüdüğümde ısınmak için karakola gittim. Polis; “buyurun amca neye geldin?” dedi, ben de durumu izah ettim, polis dedi ki “amca burası ısınma yeri değil ki”, ben de dedim ki; “burası T. C. polis merkeziyse bende T. C. Vatandaşıysam, burası benimde evimdir, evime geldim” ve içeri gidip komisere durumu anlattım, bir iki saat oturdum yine arabamda yattım, bir kaç gün böyle devam ettim, basın fark etti benimle röportaj yapınca konu duyuldu, arkadaşlarım gelip beni otele yerleştirdiler sağ olsunlar.
Bu arada eşim de yaptığı rezaleti basından görünce rezil oldu, evi terk etti, komşular beni aradılar dediler eşin evi yüklüyor, bende polisi aradım uzaklaştırmam devam ettiği için gidemedim, anahtarı birsine vermişlerdi bende emniyetten yardım istedim, dediler muhtarla beraber git, kapıyı aç, tutanak tut ben de aynısını yaptım, gittim ki evimin yarısı yok, halen mahkemem devam ediyor, eşime akıl hocalığı yapanları kanunla beni mağdur edenleri Allah'a havale ediyorum.
Özetle yaşanmış trajik öykümüz bu. Anlatılacak çok şey var hepsini anlatmayacağım ama birini anlatayım.
Bir kızı Sağlık Yüksek okulunu bitirip bir yıl hemşirelik yapıyor, daha sonra istifa edip Bilgisayar mühendisliğini okuyor, ama ne hikmetse bu arada inancını kaybedip Deist oluyor, tabi bu arada evlenip boşanıyor da, güya şimdi Doçent olmuş, ikinci iş olarak da Anadolu’nun saf çocukların itikadi açıdan zehirliyor, vay yavrum vay! Malatya’nın yarısı senin olsa ne yazar?
İnancını kaybetti, babasını reddetti, evlendi orayı da beceremedi, zaten sonu da bunalım ve intihar olacak galiba, çünkü bu kadar günah daha büyük günahlara alt yapı hazırlar diye düşünüyorum.
Gel gelelim hak hukuk adına önümüze konulmuş 6284 numaralı yasaya, Allah aşkına yüzbinlerce aileyi dağıtan, erkeği değerden düşüren, kadını soksak kedisine dönüştüren bu sözde yasal metinin neresinde hukuk var? Hukuk dediğin topluma huzur verir, hayata kalite katar, vicdanları rahatlatır.
İstanbul Sözleşmesi gereği çıkarılan bu yasa metninin bir an evvel ıslah edilesi şarttır, elzemdir, vaciptir.
1-Kadının şikâyeti üzerine, kadına mukaddesatı üzerinde üç defa yemin ettirilecek, hadisenin yalan olduğu ortaya çıkarsa kadın cezalandırılacak,
2-Erkeğe 3-7 gün arası uzaklaştırma verilecek bu süre içinde ifadesi alınacak
3-Koca “kalacak yerim yok” derse bu tür durumlara tahsis edilmiş misafirhanede barındırılacak.
Bu üç değişiklik yapılırsa 6284 numaralı yasayı bir az hukuki bir çerçeveye getirmiş olur diye düşünüyorum.
TBMM’nin her üyesinin kulağı çınlasın, bu tür yasalı düzeltmeyip seyirci kalmaya çalışanların hazinden payıma düşen maaşları haram olsun.
Sahip Çetkin hocama da geçmiş olsun, bu hazin hadiseyi bizimle paylaştığı için kendisine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Her ay ödediği 1000 TL sürekli nafaka içinde tekrar geçmiş olsun.
Allah beterinden saklasın.