Soyut bir kavram olan devlet, kurum ve kuruluşlarıyla ete kemiğe bürünür, kurum ve kuruluşların ruhu da çalışanları üzerinde tecelli eder/ediyor.
Tersinden gidersek devletin görünen yüzü memurlarıdır. Amir ve memurların ehliyeti devletin hanesine artı(+) puan olarak yazılır.
Daha çık bir ifade ile devletin kalitesi çalışanlarının kalitesiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla Kamu personeli olarak çalışmak ekstradan bir sorumluluk getirir, devletin kurumu memurun babasının çiftliği değil! Çünkü memur hizmet verdiği kimsenin çalışanıdır.
Onun için vatandaşa hizmet edecek kadar sabır, kabiliyet ve metanet sizde yoksa lütfen bu meslekten ayrılın, bir üstünüze sesleniyorum! bir memur bu şuuru taşımıyor ve kuruma giren çıkana huzur vereceğine sıkıntı veriyorsa, ya geri hizmete alın ya da ikna edip kurumdan ayırın.
Devletin iki çeşit memurları var; sivil giyimli ve üniformalı memurlar.
Sivil giyimli olanlar ancak görevinin başında tanınırken, üniformalı memurlar yürüyen devlet gibi, görülen her yerde devleti andırıyor, temsil ediyorlar.
Sivil memurlar çalıştıkları kurumda kurumun disiplin anlayışı dahilinde vatandaşın işini görmekle yükümlü olup hiçbir vatandaşa üstten bakma gibi bir ayrıcalıkları olamaz. Devletten aldığı maaş vatandaşa hizmet etmek içindir.
Sen gel hem devletten maaş al, hem de keyfi davranarak devlete kusur getir, vatandaşa yük ol, devletin hanesine negatif(-) bir puan bırak, böyle bir tezat dünyanın neresinde görülmüş?
Öğretmenseniz, elin çocuğundan bana ne? diyorsan,
İmam-Hatipseniz, ben namazımı kılar giderim, bana ne başkasının irşad ve ıslahından? diyorsan,
Doktorsan vatandaşı ikinci sınıf insan olarak görüyorsan,
Maliye memuru isen ilk fırsatta vatandaşa binlerce ceza kesip hayatı çekilmez hale getiriyorsan,
Aile ve Sosyal politikalarda çalıştığın halde garip gurebanın işini görmemek, hakkını vermemek için elli dereden su getiriyorsanız, vay halinize! Senin aldığım maaş haramdır, sen devlet ile millet arasında bir kara kedisin!
Peki ya üniformalı memura ne demeli?
Bu tür vazifelilerin daha dikkatli olması lazımdır diye düşünüyorum.
Hırsızı arsızı yakalamak görevin olduğu halde onlarla selamlaşıyorsan,
Emniyetini sağlamakla yükümlü olduğun vatandaşa kendin sıkıntı veriyorsan,
Namusunu koruman gereken komşunun namusuna göz dikmiş, taciz ediyorsan vay hali demek yetmiyor, yüzüne tüküreyim senin!
Eğer çalıştığın kurumun disiplin anlayışı size ağır geliyorsa ayrıl oradan arkadaş, benim devletime yük olma, senin işlediğin kabahat devlete mal oluyor, senin yüzünden devlete gelen eleştirilere cevap vermek durumunda kalıyorum.
Valilik açıklama yapıyor “aşırı sarhoşmuş” özrü kabahatinden büyük, nasıl olur da bir asker aşırı sarhoş olur? sen buna “aşırı şerefsiz” desene!
Ey devlet memurları, amirleri, müstesna il memurları ve mülki amirleri işlenen suçları rakı ile örtbas etmeyin, siz bu derce zil zurna olacak kadar rakı içiyorsanız bu vazifelerden hiç birine ehil değilsiniz, düşün devletin yakasından düşün! Gidin o zaman sabahlara kadar rakı için size bir şey diyen mi var, ama suç işlerseniz rakı suçunuzu hafifletmez, tam tersine cezanızı daha arttırır/arttırmalıdır diye düşünüyorum.
Ne devlet eski devlet, ne vatandaş eski vatandaştır. Hak ve adalet açısından nerde bir haksızlık varsa karşısına dikileceğiz. Ben devletime defolu personel istemem arkadaş!
Devlet, memurlarıyla kaimdir. Öyleyse devlet adamı sorumluluğunu taşıyan ve vatandaşa seve seve hizmet eden adam bana lazım, tüm memurların bu özelliğe sahip olması gerekir diye düşünüyorum.
Gayretli, edepli, fedakar kamu çalışanlarına selam olsun.