19 Nisan günü kanal 24’te yayınlanan Esra Elönü’nin sunduğu “Arafta sorular” programına katılan Abdurrahman Kurt, açık yüreklilikle konuşması, sorulan sorulara cevap vermesi sağduyu sahibi insanlarının beğenisini kazandı.
Programdan etkilenerek “Arafta bir Arif vardı” başlıklı bir yazı yazmıştım, bir çok muhterem zzattan ilk defa takdir aldım desem inanın. Kimisi beni telefonla aradı, kimisi de mesaj gönderdi yazdığım bu yazdan dolayı.
Peki Abdurrahman bey nasıl bir duruş sergiledi ki insanların beğenisini bu derce kazandı?
*Birincisi Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı tramvayı hayatından paylaştığı örneklerle herhangi bir ajitasyon ve mübalağaya yer vermeden anlattı.
*İkincisi 1924 sonrası ülkemizde devlet -millet yabancılaşma sürecine yer yer vurgu yaptı,
*Üçüncüsü Ak parti iktidarında ola gelen olumlu gelişmeleri anlattı ve buna karşı sözde Kürt partisi olan HDP’nin bu olumlu gelişmenin önünde nasıl da bir takoz olduğunu örnekler vererek ortaya koydu.
Tabi programını tamamını anlatmak bir yazıya sığmaz, ama birkaç örnek vermekte fayda var,
Herhalde en ilginci Diyarbakır’da trafik lambalarının mavi, sarı, kırmızı olması en ibretli örnekti.
Bir zamanlar Kürtçe konuşma yasağının gelmesi devlet için kaba bir kusurdur.
Sınıfta tahtaya Kürtçe yazılan “Bijî yekê gülan ê” (yaşasın bir Mayıs) yazısını sadece okuduğu için cezalandırıldığının ne kadar ibret verici olduğunu herhalde her izleyici/dinleyici anlamıştır.
Bu meseleyi, bu haksızlığı, bu zulmü fark eden Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi bu sorunun çözülmesi gereken bir sorun olduğuna karar verdiler; aslında ondan önce Özal, Demirel, Yılmaz, Erbakan hocamız da soruna dikkat çekiyordu. Ama karanlık bir akıl bu sorunun devamından yana taraftı, müsaade etmiyordu, tabir yerindeyse dokunan yanıyordu.
Bu konuda Ak parti döneminde çok önemli gelişmeler kat edildi, ancak buna karşılık HDP kanadı her gelişmeyi tabir yerindeyse dudak bükerek karşıladı ve en son Erdoğan’ı “sen misin bu sorunu çözecek adam” dercesine var güçleriyle iktidardan düşürmeyi siyasetin odağına koyup, eleştirdiler. “seni başkan yaptırmayacağız” sloganı ile siyaset yaptılar.
Yanlış üzerine yanlış yapan HDP şimdi varlığı tartışıyor. Bazı insanların “HDP’nin kapatılmasını siyaseten doğru bulmuyoruz” demesine de bir anlam vermek çok zor.
Bir ülkenin yarım asırlık sorunun çözümünü engelleyen bir parti ne derce siyasi partidir?
Kimin adına bu ülkede bu militarist siyaset yapıyor?
Kürt vatandaşlarımızı asli değerlerinden koparıp seküler bir mecraya çekmekle ne yapmak istediğine bir anlam verebilen var mı?
*Marjinal kalmış, kendini yenilemeyen, parti programında birçok sakıncalı maddelerin olduğu, Kandil’den gelen işretle kalkıp oturan bir parti durumunda düştü HDP.
Onun için Abdurrahman Kurt’un” HDP ile yol yürünmez “, şeklinde bir değerlendirmeyi yapması ben önemli buldum.
“Arafta sorular” programı belki en önemli programlarından birini gerçekleştirdi, Kürt meselesini, ülkenin sorunlarını böyle orijinal Kürtlerden dinleyeceksiniz. Yoksa bir masanın etrafında oturmuş Kürt olmayan başka başka vatandaşlarımızın Kürt sorununu tartışmasından bir çözüm elde etmek çok zor, hele ki bazı Türkçülerin piyasada kendini bir şey sandığı bu süreçte. Sizi Jön Türklerin torunları sizi, Sultan Abdulhamidi tahttan indirdiniz, şimdi sıra Erdoğan’da mı? Haydi oradan!
Kürt melesine ihanet eden, ancak sorunu siyaseten ustaca kullanan bir HDP’lilerden de Kürt sorunu dinlemek çare değildir.
Bu ülkede ne Türkçüye ne de Kürtçüye ihtiyacımız var. Vatandaşlık temelinde hak ve adalete, huzur ve mutluluğa, selam ve duaya ihtiyacımız var. Bunu da eski devletin beslendiği karanlık aklın esaretinden kurtularak, İlahi öğretinin ışında yolumuza devam etmekle elde edebiliriz diye düşünüyorum.
Abdurrahman beyi de Esra hanımı da bu güzel programdan dolayı tebrik ediyorum.
Bana kalırsa bu yılın programı olmaya adaydır. Çünkü ülkemizin önemli sorunlarından biri olan Kürt meselesini ve çözüm yolunu orijinal bir Kürdün gözüyle ele alınıp, değerlendirildiği bir program oldu.
Haydi hayırlısı diyelim.