Yetkili, etkili kimselere sesleniyorum!
Kürt vatandaşlarımızın gönlünü almak istiyorsanız, atalarınıza saygı duyun, dua edin. Bunu da yakın tarihinizin bilinen hali ile değil, iç yüzü ile yüzleşerek yapabilirsiniz.
Yakın zamana kadar okutulan inkılap tarihi, gençlerimizi biribine düşman etti. 1924 anayayasına ve sonrasındaki gelişmeşere karşı başkaldıran(kıyam eden) Şeyh Sait ve arkadaşlarını birileri hain ilan etti. Acaba bu doğru muydu? Şimdiye kadar okutulan inkılap tarihi kitabının yazarı kimdi bu kadar hakikati tersyüz etmişti?
Senin alfaben gitti, hilafet gibi İslam dünyasının başı konumunda olan bir nüfuzun gitti, zamanla Allah lafzı Anayasa ve yasalardan çıktı, Allah’ın yasakladıkları herşey serbest, emr ettikleri baskı altına alındı, bir ibret gibi dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş tarzda islamın şiarı olan Ezan 1932’den 1950’ye kadar 18 yıl Türkçe okutuldu.
Kadınlarımızdan tuman çıkarıldı, etekler diz üstüne çekildi, bu ülkede camiler satıldı, yakışmayan tarzda kullanıldı, ne işe yaradığını bilemediğimiz şapka milletin başına bela edildi. Ne hikmetse bu kadar zulme pes demeleri lazım gelen birileri bu haksızlığa “hayır!” diyen Şeyh Sait ve arkadaşlarını suçluyorlar, hey dünya hey!
Malumunuz 23 Nisan 1920’de bir Cuma günü Hacı Bayram-ı veli camisinde yapılan dualarla açılan TBMM 23 maddelik 1921 ana yasasını hazırladı. Halkın özü ile barışık olan bu Anayasa 2 yıl gibi kısa bir zamandan sonra hemen değiştirildi ve her geçen gün işler kötüye doğru gitti.
Bunu gören Anadolu insanı Ankara’nın bu yanlışına bir uyarı olarak hareketlendi, çükü çanakkale ruhu zedeleniyordu.Düşmanın cephede elde etmeyi başaramadığı masada bir bir kazanıyordu.
Ne yazık ki hadise Şeyh Sait ve arkadaşlarına mal edilerek bir de ihanet ve ingiliz işbirliği yanlalarıyla süslendirip, bir düşman cephe oluşturdular ve o gün bu gündür bu memleket rahat yüzü görmedi.
Hiç yalan dolanla huzur ve başarıya ulaşılabilir mi? Demem o ki bir an evvel bu yanlıştan dönülmeli ve tarihin asıl relitesiyle barışık hareket edilmelidir.
Malum Diyarbekir’de Karayolları bahçesinde devasa bir cami yapılmaktadır, bu caminin adı Şeyh Sait camisi olmalıdır. Cumhurbaşkanımız açılışına bütün siyasi lidrleri davet etmeli ve dualarla açılışı yapıldıktan sonra oradan Dağkapı Meydanına(Qada Şehy Sait)’e kadar vakar içinde yaya yürülmeldir.
Buraya varınca da Şeyh Sait ve 46 arkadaşlarının medfun olduğunu tahmin ettiğimiz yerde bir şehitlik abidesi yapma emri verilmeli ve ruhlarına fatihalar gönderilmelidir.
1383 yıl önce 639 yılında Peygamberimizin vefatndan sadece 7 yıl sonra İslam ile müşerref olan Diyarbekir’den göz göre göre düşmen intikam alıyordu. Bu zulme, bu haksızlığa bir babayiğit dur demelidir, o da bana göre Recep Tayyip Erdoğan’a yakışır.
Böyle bir davranış Kürtler ile Türkler arasında fevkel ade bir ülfete sebebiyet verir kanaatini taşıyorum.
Hem zaten artık daha fazla inkılap tarihinin bu yalanlarına dayanamayız, mesela herkes öğrendi ki 639 yılında Diyarbakır’ın fethiyle bölgede yaşayan Kürtler islam ile müşerref olmuşlar, bunu 9.snıf ders kitaplarıa koyan aklı Allah korusun, aslında o kitabı yazan komisyonu da bu önemli etkinliğe davet etmek lazım, ayrıca ondan hemen sonra Türkiye geneli bir hutbe irad ederek Şey Sait ve arkadaşlarının kıyam nedenini izah edip haklılığını anadolu insanına anlatmak lazımdır diye düşünüyorum. Allah aşkına doğruları dile getirmek çok mu zordur?
İşin aslını bilen bizim gibi vatandaşların her fırsatta yazılı veya sözlü olarak bu hakikati haykırmaları lazımdır, elzemdir.
Bu ülke bizim, huzurumuzu kaçıran ne varsa el birliği iş birliği içinde ona karşı durmak vazifemizdir.
Kimse kusura bakmasın ben inkılap tarihinde anlatılan yalanlara kanacak kadar ucuz bir vatandaş değilim.Bu hakikati hep haykımaya devam edeceğim, birileri duyar duymaz onların bileceği şeydir.
Malum çözüm sürecinde doğu ile batı arasında bir çok ziyaretler gerçekleşti, söz sırası bana geldiğinde diyordum ki; “benim de tek bir talebim var, Allah aşkına şu İnkılap tarihi kitabını hakkaniyet ölçüsünde yazıp genlerimize doğpruları anlatalım. Bu kadar hakikatler ters yüz edilerek hazırlanmış, bu yakın tarihi gençlerimize anlaratak bu ülkyey huzur getiremeyiz.” Şeklinde derdimi dile getiiryordum.
Bu gün de aynı şeyi söylüyorum, inşaallah yarın da aynı şey söyleyceğim. Doğru doğrudur, doğruyu inkar eden, ya da çarpıtan dünyada da ahrette de mahcup olur.
Fırsat istiyorsanız alsana fırsat.
Vesselam.