Mümin olmak, Müslüman olarak yaşamak çok seçkin bir hayat tarzıdır. Yüce Allah Peygamberleri aracılığıyla “iman edip ameli salıh işleyen kullarını cennetle müjdelemişse” bunun bir ederi vardır.
Peki imanımız tanımak, tartmak ister miyiz? Buyur beraber bir yoklamadan geçirelim.
*Komşun komşuna zulüm ediyor ve mazlumdan yana bir duruş sergilemiyorsan, en azında kalben zalimden buğz etmiyorsanız,
*Komşunuzun aç ve açıkta kalması kişiyde bir dert oluşturmuyorsa,
*Mescidi Aksa Yahudi’nin esaretinde oluşu kişiyi endişelendirmiyorsa,
*Vatandaşı olduğu devlet “laiklilk” adı altında mensup oluğu dinin hukuki normlarını dikkate almıyorsa ve şahıs bu yanlıştan vaz geçilmesi için bir çaba saf etmiyorsa,
*Kadınlar moda adı altında sıradışı bir makyaj ve cezb edici şeffaf elbiselerle çarşı pazar dolaşması kişiye normal galiyorsa,
*Askeri ve mülki erkanın belli günlerde heykelin huuzurunda selam durması canınızı sıkmıyorsa,
*Ülkende Faiz, Kumar, Zina ve İçkinin serbest olması uykularını kaçırmıyorsa,
Bu kadar vurdum duymaz bir kişinin kalbinde hardal tanesi kadar dahi imanın yok bilesiniz.
Peygamberimiz buyuruyor ki; “kim bir kötülük görse eliyle ortadan kaldırsın, yapamıyorsa diliyle kaldırsın, ona da gücü yetmiyorsa kalben buğz etsin ki bu da en zayıf imandır, kalben de rahatsız olmayan birinin kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur”
Ben şimdiye kadar hiç kimsenin bu hadis hakkında zayıf hadis dediğini görmedim.
Yukarıda yedi madde yazdım her biri yerine göre diğerinden daha münker ve kişi umursamıyorsa bu müminin şanına yakışmıyor dostlar.
Bir an evvel tövbe ve istiğfarda bulunup iman dairesine girmek lazım, maazallah imansız ölme ihtimalımız da vardır.
Sen imanını gözden geçir ve Kur’anın ifadesiyle imanını tazele.Yüce Allah(cc) “ey iman edenler iman ediniz” demesi bunun için olsa gerek.
Değerli okuyucularım, dini diyaneti belli olmayan kimi insanlar ve oluşumlar haddinden çıkmış vaziyette hayata sıkıntı veriyorlar.
AB, ABD, BM gibi oluşumlar hiç biri ne Müslümanı ne de değerlerini kale alıyorlar. Bunlar yeryüzünde İlahi öğreti ile hak hukukun tecelli etmesi için birer manidirler.
Bunlar işleri güçleri çifte standart olup, adaletleri görecelidir. Yukarıda saydığım sıkıntıları da bize normalleştiren bunlardır. AİHM boş beleş kararlarla hayatı zehirliyor.
Ciddi anlamda İlahi öğreti ile idare edilen İslam devleti yoktur ki adaletini örnek verelim. Her devletin başına bir kukla örgüt konmuş Müslümanın kanını emiyor, canına okuyor, inanç ve kültürünü bastırıyor. Örgüte adını verip kutsal da gösteriyorlar, maalesef!
Ama biz Müslüman isek, mümin isek bizim yer yüzünde sorumluluğumuz kadar duruşumuzun da belli olması lazım.
Biz İslam birliğini kurmadığımız sürece yukarıda saydığımız anormallikler ve onun beş katı maddi manevi sıkıntılar varlığını devam ettirecektir.
İslam birliği dediğimiz aman birleri bıyık altında gülüyorsa bil ki o ihanet içindedir.
Kemalist sistemle Anadolu insanını sindirdiler, her türlü envaı zulüm yaptılar, daha yeni yeni kısmi bir özgürlüğe kavuşuyoruz. Erdoğan’ın sağlam duruşu bize bir az nefes aldırdı, ama hala da müşrik ve münafıkların sesi gür çıkıyor.
Bir insan kafir olabilir, kafir olmanın da bir değeri bir şerefi var zahiri yönüyle. Ama Kemalizm, Apoizm arkasına saklanan münafıklar bizi perişan ettiler. Kafir olduğunu dese vatandaş özgürce tercihini yapacak, minnetsizdir ama onu yapmıyor, münafıkça mücadele ediyorlar, dolayısıyla bunlarla mücadele etmemiz hayli zor.
Biz ancak mümin olarak gücümüz nisbetinde tarafımızı belirlemeliyiz. Bizim görevimiz bu.
vesselam