Etrafınızda işe yarayan insanları sayısı hayli az, eğer fazla olsalardı bir şekilde hayra vesile olsun diye dile getirdiğimiz düşüncelerimiz de size ulaşacaktı.
İlginçtir 47 kişilik Adalet Hukuk Komisyonu aralarında bir muhterem hoca seçip Külliyeden sizinle görüşmek için randevu talep ediyorlar, o hocamız bile size ulaşamadı, haberiniz olsun. Yani seçkinlerin seçkini kapınızdan geri çevrildi. Gerekçesi daha ilginç “Cumhurbaşkanına ne diyeceksiniz?” sorusunu cevaplamadığı için.
Kanaatim o ki yakınızda BİR seveniniz varsa uzağınızda BİN seveniniz var. Sakın ola sevenlerinizi üzmeyin, onlara selam gönderin. Onlardan biri de bilinen şahsiyetlerden Abdurrahman Dilipak’tır, ama benim gibi kavli, kalbi, fiili olarak yaptığınız hayırlı işlere dua eden, yanlışlarınıza şerh koyan hakiki dava adamları da vardır.
Dilipak için yaptığınız kınama Ak Parti tabanında birçok değerli şahsiyeti üzdü, bunu bizzat müşahede edenlerden biriyim, gelen telefonlardan, sosyal medyada yapılan yorumlardan biliyorum.
Mesela geçenlerde Diyarbakır’a gelip sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir değerlendirme yapan birkaç danışmanlarınız olmuştu. Toplantıyı Ayhan Ogan idare ediyordu. Konuşmalarında, yazılarında sizi 3.Ömer olarak değerlendiren İş adamı, Siyasetçi Mahmut Şimşek’e konuşmasından dolayı saygısızlık yattı, bir de duyduk ki o da sizin başdanışmanınız olmuş, işte sizi yanlış bilgilendiren bu zevat bizleri üzüyor.
Görünen o ki, her geçen gün etrafınızdan yol arkadaşlarınız sağa sola kayıyor, şaka bir yana her ne kadar kendimizi bir şekilde teselli etsek de parti olarak siyaset arenasında işimiz zorlaşıyor.Anadolu insanın 6.hissi devreye girse iktidarınızı sarsabilir.
O ağzında sigara, tırnaklarında oje, dudaklarında ruj ve yüzlerinde makyaj eksik olmayan bayanlarla Anadolu’da siyaset yapılmaz. Onlar var olan Ak parti potansiyelini her geçen gün yavaş, yazaş eritiyorlar. İnsanın sorası geliyor; bu kadınlar neyin muhafazakarlarıdır acaba? Anneleri mi böyleydi? Neneleri mi? Bunlar Feminist akımın gizli hayranlarıdır.
Ak Partinin Cumhur ittifakını kurmak için MHP’ye yanaşmak durumunda kalması düşündürücü değil mi? Ne yazık ki yılların emeği heba oluyor.
Tabi HDP’nin düzensiz vurdum duymaz siyaseti de işimizi zorlaştırdı. Terör destekli siyaset yapılamayacağını anladılar ama iş işten geçti.
KADEM’in yönetimi ve üyeleri partimizi her geçen gün bir az daha sıkıntıya düşmesine sebep oluyorlar.
Oraya gidenlerin bir kısmı KADEM’in nüfuzundan faydalanarak; Bakan, Vekil ya da Danışman hayalleriyle yaşıyorlar. Taşradaki temsilcileri dahi oradan medet bekliyorlar.
Ben bir Ak Partili olarak onlara hakkımı helal etmem, çünkü zamanımın bir kısmı onlara gelen eleştirileri cevaplamakla geçiyor.
Siyasette, bürokraside, çalışma alanında kadın çokluğu bu ülkeye pek fayda sağlamaz, varsa bir imkan erkeklerimize fırsat vererek evlenmelerine, aile kurmalarına destek verin derim.
Bir kadın bir süreliğine işe git gel yaparak, hava cıvadan hoşlansa da asıl aradığı mutluluğu anne olmada, huzurlu bir yuva kurmada bulur diye düşünüyorum. İstanbul Sözleşmesi birilerine cazip gelse de “ben Anadolu kadınıyım” diyen hiçbiri bu sinsi sözleşmeye “evet” diyemez. Vatan partisine bağlı Olgun kadın hareketi başkanının ifadesiyle bu sözleşme “şekere enjekte edilmiş zehirdir.” Gel gör ki Ak Partide siyaset yapıp bu sözleşmenin arkasında duran bayanlar var.
Gözü kadının parasında olan erkeğin vay haline. Kadının değeri para ile ölçülmez. Parayla annelik yapılmaz.
Yapabiliyorsanız Ev hanımlığı sigortalı meslek haline getirin ve çocuk başına annelere kayda değer ödeme yapın, O eli öpülesi anneler çocuklarını yetiştirirken maddi sıkıntı çekmesin. Yetiştirdiği evlat vatandaş olarak bu millete beşeri sermayedir, hepimiz o annelere borçluyuz.
Bazı dünya ülkelerinde evlenenlere mütevazi bir ev, çocuk sayısı 5-6 olanlara sadece çocuklarına bakmaları şartıyla maaşlarını verip ailelerine bakmak için bir imkan sağlanıyor.
Kadınlara parttaym, esnek çalışma imkanı verilebilir, çocukları büyüyen bir anne isterse uygun bir dernek, vakıf ya da kurumda çalışabilir. Kadın eve sıkı bağlı kalsın demiyorum, ama çocuklarımızı anne hasretiyle kreşin gölgesinde yetiştirmeyelim.
“Kadın işe, erkek işe çocuk kreşe” tarzından bir hayat bu topluma huzur kazandırmaz. Karı koca çalışıyorsa belki çocuklarına bir lokma yerine iki lokma verirler, ama çocuğun ruhu aç kalır.
Böyle giderse anne başına üç evlat hayal olur ve yakın zamanda yaşlı nüfus sahibi devletlerin kategorisine girmiş olacağız.
Aile akademileriyle belli bir plan dahilinde Kadın Erkek tüm eşleri bilgilendirelim.
Gençlik akademileriyle tüm gençlerimizle selamlaşalım. Bu projeleri yaparken Abdurrahman Dilipak, Ali Erkan Kavaklı, Ahmet Şimşirgil… gibi değerlerimizden faydalanalım.
Hele bu kapasitede KIRK yazarı bir araya getirip onları dinleyin, ne oluyor ne bitiyor bir de onların fikirlerinden faydalanın.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Üyeleri ve Başdanışmanlarınız parayla çalıştıkları için sizinle tartışmayı göze alamıyorlar. Hep madalyonun ön yüzünü size gösteriyorlar, bir de bunun arka yüzü var.
Şimdilik bu kadar, bir şeyler anlatabilmişsem ne mutlu bana, yoksa arada bir size selam vermeye devam edeceğim, yine olmazsa ahrette kesinlikle görüşeceğiz.
Birincisi bu işin iç yüzünü öğrenmek isteyeceğim,
İkincisi bunları yazdığımı dillendireceğim ki şu andaki durumdan mesul olmayayım.
Allah(c.c.) mahşer meydanında mahcup etmesin gerisi üç günlük dünya işleri.
“Her şey Allah rızası için” sloganını içselleştirirsek inşallah yükümüz hafif olur.
Selam ve selametle kalın.