Uzun zaman ülkemizde sağ-sol muhalefeti yapıldı. Vatandaşın gözü açılınca bu defa “bu tarz para etmez” diye siyaseti çeşitlendirdiler.
Muhafazakar demokrat dediler, Milliyetçi dediler vs. oradan da nerdeyse Kemalist sistemle barışık hale getirecek bir siyaset türedi. Anıtkabire selam durmayı normal bir davranış olarak kabul etme peşindeler galiba.
Kimse kusura bakmasın bu anıtkabir protokollerinin Kemalizm ile dahi alakası yoktur. Bu iç ve dış düşmanın Türkiye Müslümanlarına verdiği bir gözdağıdır, kabul edilemez. Dünyada benzeri olmayan bir çağ dışılıktır.
Nasıl olur da bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı mozoleye selam durmak durumunda bırakılıyor? Hele o Pandemi hastalığının getirdiği yasaklı günlerde dahi 23 Nisan bayramı münasebetiyle anıtkabire çıkmak akıl karı değildi.
83 Milyon vatandaşın Devlet Reisi ne zaman kadar ölmüş bir insana selam duracak?
Yeter artık, bu anıtkabiri müze haline getirme zamanı gelmedi mi?
Diye sormamak elde değildir.
Gelelim asıl meseleye Rahmetli Erbakan ile canlanan İslami uyanış her geçen gün olgunlaşıp gelişirken, bir karanlık el oraya da musallat oldu, gayri hukuki bir şekilde o ruh dağıtıldı, kısa zamanda Ak Parti olarak meyvesini verdi ama orayı da rahat bırakmıyorlar.
Baksanıza aynı yolun yolcuları; Ak Parti, Saadet partisi, Yeniden Refah partisi, Gelecek Parti, DEVA partisi… say da say birbirlerinin yakasına yapışmış vaziyette siyaset yapıyorlar.
Bir oyun dahi değerli olduğu bu yeni sistemde Muhafazakar parti olarak bilinen Ak parti ırkçılıktan beslenen partilere muhtaç edildi, daha da zayıflatmak için etrafında dolaşıyorlar.
Yetmiyor bir de insaf sınırı aşacak tarzda muhalefet yapıp birbirini kemiriyorlar.
Hatırlarsanız Erbakan hocamızın başbakan olmasının nedeni solda Deniz Baykal-Ecevit çekişmesi, sağda Tansu Çiller-Mesut Yılmaz çekişmesi sebep olmuştu, tabi iyi ki de olmuştu ama Müslüman kimselerin başında olduğu partiler aralarında çekişmeye girerse başka bir ittifakın Cumhurbaşkanı çıkarması muhtemeldir.
Üstat Bediüzzaman ne diyor? İki pehlivan kavga ederse bir geda dahi onları dövebilir. İstanbul seçimlerinde, Ankara seçimlerinde siyasi dengelerin nasıl değiştiğini hep birlikte gördük, şahit olduk. Bu çekişme böyle devam ederse ülke yönetiminde de böyle bir musibet başımıza gelebilir haberiniz olsun!
Buna meydan vermemek için;
Dikkatli bir muhalefet lazım,
İktidar partisinin dengeli hareket etmesi lazım,
Kurtulmuş ve Soylu gibi doğrularını Ak Partiye kabul ettirerek; İki yanlışı düzeltip, iki doğruyu siyasete kazandırarak birliktelik için bir yol aramak lazım.
Bu ülke hepimizin bu halk da öyle yada böyle kahır ekseriyeti Müslüman’dır, milleti hayal kırıklığına uğratmamak lazım.
Bu devletin eski karanlık ruhunu tamamen ortadan kaldırmak için müşterek doğrular üzerinde ittifak edip daha güçlü ittifaklar oluşturmak lazım. Kemalizm ve laikliğin defterini tamamen kapatmak lazım.
Bakınız bu zengin ve güzel yarım adada yaşamamıza rağmen günün şartlarına uygun bir huzuru yakalayamıyoruz, çünkü halk Müslüman İdareciler 70 yıl boyunca Hıristiyan ve Yahudi aklıyla hareket ettiler, dış güdümlü ülke idare edildi, yazık günah değil mi?
Zaman keyfi hareket etme zamanı değildir,
Zaman zulüm ve haksızlığı yaşatma zamanı değildir,
Zaman sorunlarımızı öteleme zamanı değildir,
Hele ki lüks ve israfın zamanı hiç hiç değildir.
Kürdüyle, Türküyle sair kökene mensup tüm vatandaşlarımızla birlik berberlik içinde daha adil ve standartları yüksek insanı ve İslami değerlerle yaşama zamanıdır.
Benim kanaatim budur siz ne düşünüyorsunuz?