Bu ülkenin cefakar halkı olan Kürtleri hala sağa sola itip kakanlar var. Bir zamanlar zındık bir karanlık komite tarafından hırpalanmaya çalışılan Kürtler, Ak Parti iktidarıyla varlıkları bir derece hissedildi, umutlandık bu ülkeye artık huzur gelecek derken, bakıyoruz bazı acemi emniyet mensupları yine faul hareket etmeye başladılar.
Geçenlerde,
*Hazro’da bir siyasi parti ilçe başkanının evi basıldı, kapısı kırılarak evine girildi. İç işleri bakanının bizzat mezkur şahsı arayarak yapılan yanlış adına geçmiş olsun dileğinde bulunması da bir erdemdi. Benzer bir hadise şehir merkezinde de yaşandı,
*Prof.Dr.Kadri Yıldırım’ın vefatında da Kürdistan bayrağı tabuta sarmaya çalışan oldu, Irak Kürdistan bayrağına tahammül edilmedi ve “Siz cenazeye ancak Türk bayrağını sarabilirsiniz” denildi.
Kimse demiyor ki arkadaş bu ülkenin adı Türkiye, bu Bayrak niye Türk bayrağı oluyor?
Merhum Kadri Yıldırım ülkenin barış ve huzuru için gayet düzeyli bir katkısı olan barışçıl bir ilim/bilim adamı, İngilizce, Arapça, Farsça bilen ve bu düzeyde kitap okuyup, araştırma sahibi olan bir filozoftu, bir dönem Siirt Milletvekilliğini de yapmasına rağmen cenaze defni için devleti/kurumları temsilen gelen olmadı galiba.
Mecliste Devlet Bahçeli ile konuşurken çekilen fotoğraf merhum Yıldırım’ın hayat ve umut dolu bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılıyor.(foto ektedir)
İl valisi cenazede olabilirdi,
Başta Ak parti olmak üzere diğer partilerin temsilcileri olabilirdi,
Bir asayiş sorunu yokken neden sağa sola polisler dikilmişti anlayamadık, üstelik bu cenaze töreninin HDPKK ile bir irtibatı da yoktu, “sen yoluna, ben yoluna” misali merhum Kadri hoca onlardan ayrılmıştı, herkes işine bakıyordu.
Cenazede ilmi seviyesi büyük-küçük onlarca Mele vardı.
Kadri hoca bir akademisyendi,
Yönetim düzeyinde Artuklu Üniversitesinden Rektör yardımcısı ve bir grup akademisyen arkadaşları gelmişti, eyvallah,
TRT-Kürdi’de nice programlar yapmıştı, tabir yerindeyse ilk açıldığında TRT-6 kanalını besleyen temel dinamiklerden birisiydi, TRT bölge müdürlüğünden kimseyi orada göremedim,
Bir dönem Siirt Millet vekilliğini yapmıştı, Meclisten bir Meclis başkan vekilini görmedim,
Hükümet cenahından kimseyi göremedim,
Bağlar Belediye başkanı medrese kökenli bir hoca olması, mezaristan bağlarda olmasına rağmen onu da görmedim,
Peki böyle saygın bir insan vefat etmiş ve bu kadar ilgisiz bırakılıyorsa bu boşluğu birileri doldurmaz mı?
Mesele budur arkadaş, gelin insanımızın değerini bilelim, Kürt-Türk ayırımını yapmayalım, Irak Kürdistan Federe Yönetimine saygı duyalım, böyle günler bizim birlikteliğimiz için bir vesile olsun.
Şimdi Kürdistan bayrağını tabutun üstünden kaldıran polis kendini bir kahraman bibi görüyor belki, öyle değil, öyle değil, unutmayın kahramanlık oradaki nitelikli vatandaşın, anlayışlı insanların hakkıdır.
Ak partili bir vatandaş olarak, hasbel kadar bir ilim erbabı ve bir basın mensubu olarak orada bulunmak benim insani ve İslami vazifemdi, selam ve dua ile cenazemizi defin etmenin gayreti vardı, ama gerek Kürdistan bayrağının tabuta sarılması ve gerekse kaldırma şekli iki durum da hiç yakışmadı. Aslını sorsanız bırakılmamalıydı, bırakıldıysa da kaldırılmamalıydı.
Ama vatandaşların vakarlı duruşu, bir sıkıntıya sebebiyet vermediği için de mutluyum.
Şunu da Allah rızası için söyleyeyim; Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünya devletleri Irak Kürdistan bölgesini devletleştirme, İran ve Suriye Kürtlerine güçlü bir federatif yapı ve Türkiye Kürtlerine anayasal hak ve özgürlüklerini vermeyi ajandasına almıştır, buna hazırlıklı olmak lazımdır diye düşünüyorum, ülkemizi seviyorsak buna katkı vermemiz, katalizör olmamız lazımdır.
Kürtleri hor göreceğine onlarla selamlaşıp rahat edin, yoksa birileri HDPKK gibi parti ve örgütleri başımıza bela eder, 40 yıldır olduğu gibi tekrar patinaj ederiz ve huzurumuz kaçar.
HDPKK’lileri bize güldürmeyin!
Benden söylemesi
Allah sonumuzu hayreylesin!