Engelliler, pozitif ayrımcılığı Allah katında bile alan kimseler olmasına rağmen biz insan halimizle onlara gereken ilgili göstererek bunu bir türlü başaramadık.
Hani Abdullah İbn-i Mektum adında âma bir sahabe vardı, Peygamber bir anlık onu ihmal edince hakkında birkaç ayet dahi nazil oldu, üstelik bu ayetlerde Hz.Muhammed aleyhisselat u vesselam uyarılıyordu!
Yine Peygamberimiz bir engelli sahabeyi namazda imam etmişti, buyurun adını da siz bulun. Bunlar bizim için ibret verici olsa gerek. Gel gör ki biz onlara Allah’ın selamını vermekten aciziz, kimimiz de kapımızı onlara kapatmışız, üstelik devlet adamı olmamıza rağmen.
Kimi İnsan Hakları Aktivistleri birçok konuda sesini yükseltiyorlar ama engellilerin hakları hakkında sus pus vaziyetteler. Engelli haklarını hiç yüksek sesle savunduklarını görmedim, duymadım.
Çünkü bunlar edep ehli insanlardır, onlarda ne ahlaksızlık var, ne de kozmetik sanayinin müşterisi olurlar. Hayasız dünya ne diye onlarla ilgilensin, değil mi?
Ülkemizde 8-10 milyon engelli vatandaşlarımız var, her geçen gün onların lehine yasal düzelmeler de yapılıyor, ama bu yasal iyileştirmeyi zihniyet olarak içselleştiremedik.
Mesela elde ettiğim bilgilere göre bazı engelli dernekleri, hatta 17 dernekten müteşekkil Engelsiz Bileşenler Federasyonu bile şimdiye kadar talepte bulunduğu halde İl Emniyet Müdürlüğünden bir randevu alamadılar, sözüm ona yoğunmuşlar kendileri, mazeret bu.
Ben de diyorum ki; “Ey emniyet müdürüm, siz niye şimdiye kadar engelli derneklerinden bir kaçını ziyaret etmediniz? öyle gelir gelmez Ali Gaffar Okan’ın anıtını ziyaret ederek onun gibi olacağına dair bir nevi izlenim verdiniz, tarzınız bu mu olmalıydı?”
*Aslında Gaffar Okkan’ın da bilinmeyen ikinci bir yüzü vardı, ama madem bu iyi yönüyle ön plana çıktı, haline bırakalım öyle bilinsin.
Birkaç gün önce üç tekerlekli motosikletine binen bir engelli vatandaşımız polisler tarafından,” kaskı yoktur” diye motoru ondan alındı, üstelik 1300 küsur lira kendisine ceza verildi ve adeta psikolojik bir şiddete maruz bırakıldı, bu mudur egeliyle bakış açınız?
Vazifeniz bu şehrin vatandaşlarının sorunlarını dinlemek değil mi?
öyleyse engelli vatandaşlarımıza neden randevu vermiyorsunuz?
Sıraya bırakılsa dahi engelli vatandaşlarımızın önünde hangi kesim olabilir?
Ayrıca Kayapınar İlçe Emniyeti, Yenişehir İlçe Emniyeti bünyesinde muvazzaf bazı yetkililer de mahiyetindekileri personeli iyi idare edemiyorlar, sıkıntıları kulağımıza geliyor, bundan da haberiniz var mı?
Ben bunları duyuyorum da valimiz de duymuyor mu acaba?
Valimiz yoğunluktan duymadıysa danışmanları ne işe yarıyor? Bu sorunları niye kendileriyle paylaşmıyorlar? Danışmanlık orada burada protokollerde boy göstermek için midir?
Görme engellilerimiz için otoban mahiyetinde olan “sarı çizgiler” yeni yapılan bazı kaldırımlarda yokmuş, bir görme engelli vatandaşımız bir yetkiliye söylüyor: “keşke yeni kaldırımların sarı çizgileri olsaydı” malum yetkili diyor ki; “sanki var olan sarı çizgileri kullanıyorsunuz da, burada da olsun istiyorsunuz” Allah aşkına bir görme engelliye verilemesi gereken cevap bu mu olmalıdır?
Engellilerimizin kalbimizin derinliklerinde yerleri var, engelliye gösterilen iyi muamele bizi mutlu ederken, onlara yapılan yanlış da kalbimize sızı veriyor, bu böyle biline.
Tüm vatandaşlarımızın devletinden memnun olması tabi ki arzumuzdur, buna yol açmak, zemin hazırlamak da devlet kurumlarımızın vazifesidir. Kurum çalışanları, hizmetlisinden en üst müdürüne, kaymakamdan valisine kadar bu mutluluğu, huzuru vatandaşlarımıza yaşatmakla mükelleftirler.
Bu konuda ne kadar başarılı olurlarsa aldıkları maaş o kadar helal olur, hayata sıkıntı veriyorlarsa da halkın dualarından mahrum kalırlar benden söylemesi.
Evet valilik kendi ölçülerinde bir çalışma ve çaba içindedir, ama bildiğini okumakla halkı mutlu etmek hayli zor gözüküyor.
Öyle gözüküyor ki, “Diyarbakır’da engelli olmak zor iş!” keşke bu başlıkla bir yazı yazmak durumunda kalmasaydım.
Üç günlük dünyadır sorumluluk dairesine giren vatandaşların duasını alanlara ne mutlu? Gerisi laf-ı güzaftır!
vesselam