Bu akımın asıl hedefi kadını evden dışarıya çıkarmaktır. Bu hal tek başına kaba bir musibet, kendibaşına bir beladır.Uzun erimli olarak kadınlar için bir felakettir.
Kadını şartsız şursuz iş hayatına çekmek üremeyi azaltır, ailenin dengesini bozar. Bunun için de karanlık bir akıl kadını sokağa çakmek için bir çalışma ve caba içindedirler. Avrupanın ruhsuz hayat sistemini bize monte etmek istiyorlar. Vicdanları sızlamadan partner yasasını ülkemizde aile fertlerine uyguluyorlar.
Tabi partner kavramı literatörümüzde yok, çünkü 18 yaşını dolduran bir bay ve bayayın nikahsız bir arada yaşamalarına verilen addır.
Aslında bu yönüyle aile düşmanlığını yapıyorlar ve bir nevi insanlık adına suç işliyorlar.
Erkek işe, kadın işe gitse bu ev kime kalacak? Her ne kadar 2 ya da 3 çocuk yapsalar da anne baba şefkatını onlara yeterince gösterebilirler mi? Unutmayalım anne başına düşen çocuk sayısı 2.8’ın altına düşen bir toplum yaşlanma moduna girmiştir demektir.
Çocuk anne hasretiyle yaşayacak, başka bir kadının elinde büyüyecek, akıllı biri demiyor ki müsaade edin bu kadın evladına baksın.Geleceğimiz için evlat yetştiriyor diye işini kolaylaştıralım.
Neymiş efendim bir gün baba, bir gün anne çocuğa bakacak,
Vay efendim kadınların kendine özgü maaşı yokmuş, kredi kartı yokmuş, para tasarrufu yokmuş, kocasının eline bakıyormuş.Bilmiyorlar ki koca ailesinin geçimini sağlamakla yükümlüdür, inancımıza göre.
O kadar hayattan kopuk hale geldiler ki evin erkeğinin maaşını olduğu gibi hanımına bıraktığını da bilmiyorlar, bu sokak danaları. Anne olma vasfını kayb etmiş aiseler.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kavramı İstanbul sözleşmesinnde neden defalarca geçiyor? kadın ile erkeği karkışarşıya getirecek bu madde niye bu kadar önemlidir? gelin beraber bir analiz edelim.
Bu madde açık ifadeyle kadın erkek cinsiyet açısından eşittir, ancak toplum kadına kadınsı kodlar yüklüyor, erkeğe erkeksi kodlar yüklüyor ve belli bir yaşytan sonra kadın ve erkek diye iki farklı şahsiyet ortaya çıkıyormuş.
Kısacası insan fıtratıyla kavgalı bir akım ve tehlikeli, bizim bu tür yabancı menşeli müeyyidelere ihtiyacımız yok, biz öz değerlerimizle mutlu yaşayabiliriz.
Mesela öğrtemen kız çocuğuna “kızım” deme hakına sahip değil, belki ilerine erkeksi bir durumda kendini hisedecek, oğlunuza da “oğlum” diyemeyecek belki oğlan ilerine kendini kadın gibi görecek.
Yani kadın erkek diye bir fark yoktur, cins olarak eşittirler guya biz insanlar onları o role sokuyormuşuz.
Bir baba ve bir anne kız çocuğuna bebek oyuncak, erkek çocuğuna silah oyuncak alamaz, kız çocuğuna pembe elbise, erkek çocuğuna koyu renkli kıyafet alamaz/almamalı. Allah aşkına isnsalığın sorunu kala kala bu mu kaldı?
Hele bakın kimler bu kavrama/akıma sahip çıkıyor? Unutmayalım bunların hepsi bir yerlerden para alıyorlar. Bir AB projesinin kabulü için TCE akımına bakış açısı bir önemli bir rol oynuyor.
"Toplumsal cinsiyet", kadın ve erkek için toplum tarafından uygun görülen ve sosyal olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylemler ve nitelikler anlamına gelir.
Bu tanım İstanbul Sözleşmesinden alıntıdır.
Kadın niye ev temizliğini yapıyor?
Kadın niye mutfak işlerine bakıyor?
Kadın neden evladına bakıyor, altını temizliyor?
Bir defa bunların zihniyetinde,
Allah rızası yok!
Annenin değeri yok!
Babanın sorumluluğu yok!
Çünkü bu zihniyette Aile mefhumu yok!
Şu anda bu konuyla ilgili bir program dinleyerek yazıyorum, iki kadın Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin sırıta sırıta anlatıyorlar, seslerinden şaytan yatıyor sanki.Biri de yabancı, ülkemiz hakkında rapor tutuyor, vay beee! Memleketin geldiği hale bakın.
Bunların anlattığı aynen şu;
Sanki bütün erkeler ve kadınlar çalışıyorlar da kadın eve geldiği zaman bir de evin işine bakıyor, bu haksızlık değil mi? Diyorlar.
Bu tür konulara vakit ayıran kimselerin çoğu da bir işe girince boşanmış, ipini koparmış, ailesinde ve çevresinde bir değer olarak yaşama fırsatını elden kaçırınca, sözüm ona Avrupa kadınları gibi sokak danaları olmuş maalesef!
Yahu bu toplumsal cinsiyet eşitliği belasının yüzünden kimlikten kadın erkek kavramı çıkarıldı. Daha nasıl anlatalım? Kadın erkek ortadan kalkınca da eşcinsellik devamında gelir.
Hele bakın kimler bunlara destek veriyor?
Tabipler birliği,
Belediyeler birliği,
Barolar birliği,
İnsan Hakları Derneği,
Kamu Emekçileri Sendikaları(KESK),
Feminist Örgütler,
Eşcinsel Dernekleri ..vs gibi örgütler
Siyasi Partiler olarak,
CHP/İYİ P/DEVA P./GELECEK.P/HDP… İstanbul sözleşmesini geri istiyorlar.
Dikatli olalalım bunlara göre bu halkın inanç ve değerleri yok olmaya yüz tutmuş artık bir gavurun hayata bakış açısıyla yaşamanın zamanı geldi diyorlar.
Ey benim insanım İman, edep ve marifetini mi muhafaza edeceksin yoksa bu gafil kimselerin önüne koyduğu bu sapkın yolda mı yürüyeceksin?
Tercih senin!