Yahudiler Hz.Musa’da, Hıristiyanlar Hz.İsa’da dursalar da, alem şehittir ki 124 bin Nebi ve 313 Resulün sonuncusu Hz. Mahammed (SAV)’ dir. Bunun en büyük delili Allah’ın kendisine gönderdiği Kur’an’dır.
Ne mutlu Müslümanlara ki tüm peygamberlere saat ve selam getirerek onlara karşı muhabbet besliyorlar. Bu şekilde hem ilahi ilme itimat ederek hem de Muhammed(SAV)’a itaat ederek noksansız bir imana sahiptirler. Allah imanı amellerine de müyesser kılsın.
Veyl o kimselere ki Allah’ın Peygamberlerinden bir kısmını reddedip, onları tanımazlar. Hatta inatları uğruna kendi dinlerini dahi tahrif ederler. Bu gün yedi milyar insanın en az altı milyarı Allah’a inanıyor, ama hayat biçimlerinde bir tuhaflık, bir düzensizlik var.
Hz. Muhammed(SAV) İnsanlığa;
Cesareti, Mertliği, Merhameti, Adaleti, İbadeti getirdi. Bu din vicdanlara hapis edilecek bir din değildir. İslam dini, hayatın her alanında varlığı hissedilen bir hayat nizamıdır.
Peygamber olmadan önce dahi “Emin” lakabıyla anılan Hz. Muhammed peygamberliğiyle birlikte ahlakların en güzeli ile hayata katkı verdi, ayetin ifadesi ile eksik olan güzel ahlakı tamamladı, yaşama değer kattı.
Yukarıda zikrettiğim beş vasfı örneklerle açıklamaya çalışacağım.
*Hani hicret esnasında azgın müşrikler tarafından takip edildiğini bildiği halde Hira mağarasına Ebubekir(ra) ile birlikte tedbir gereği saklanınca “ya Ebubekir uykum var” diyecek kadar cesaretliydi, endişeli olan Ebubekr’e “korkma Allah bizimledir” demişti, düşünün azgın düşman, yüzlerce azgın süvarilerle arkanızda olacak ve siz uyuyacaksınız işte bu müthiş bir cesaret örneğidir.
*Fakir olduğunu söyleyen bir kişi, bir salkım özümü Allah rızası ile üç defa Hz.Mahmmed’den almış ve ona satmıştır. O yine nezaketini bozmamış üçüncüsünde gülümseyerek;“ya adam sen fakir misin? tüccar mısın? anlayamadım.” Demiş.
*Ona binbir türlü sıkıntı veren Mekkelileri Fetih günü af etmiş, hatta onu öldürmeye gelen kimseyi dahi yakaladığında; “Ey adam sen beni esir alsaydın ne yapardın?” deyince, adam “seni paramparça ederdim” diyor ama o adamı af ediyor, bu asil davranış karşısında adam iman ediyor.
Yanında büyüttüğü Hz. Enes’i bir defa dahi dövmemiş, öyle ki Enes (ra)’nun babası, amcası onu buldukları halde tercihi ona bırakınca Hz. Enes Peygamberimizin yanında kalmayı tercih etmiştir.
Kızı Fatıma’ya “babasının annesi” diyerek iltifat etmiş, Hasan ve Hüseyin’e gösterdiği ilgi dillere desten.
*Bir gün bir gayri Müslim “madem sen Allah’ın peygamberisin, hak hukuk peşindesin, buyur işte Ebucehil benim malımı benden almış, o zaman bana yardımcı ol” demiş. Hz. Muhammed bir an dahi tereddüt etmeden ilgili şahısla Ebucehil’in kapısına kadar gitmiş ve peygamberin celallenmesinden korkan Ebucehil adamın malını geri vermiştir, adam bunun karşısında iman etmiş elhamdülillah. Üstelik ümmetine “mazlumun dini sorulmaz” gibi adalet için bir değer bırakmıştır.
*İbadetini en güzel tarzda yerine getirir, hayatını ibadetinin gölgesinde şekillendirirdi.
*Bir namaz, eğer insanı günahlardan ve çirkin işlerden alıkoyamıyorsa o Namaz kişiyi Allah’tan uzaklaştırır, derdi.
*Savaş halinde dahi namazlarını cemaatle kılardı. Bir defasında düşman ateşkes kuralına uymayınca ikindi namazını kaçırmış ve bundan dolayı düşmana beddua ederek “bırakmadılar namazımızı kılalım Allah belalarını versin” demişti.
*Eğer oruçluyken günahlarla aranıza mesafe koymaz, oruç ibadetinin zarafetine/maneviyatına uygun yaşamazsanız, sizin susuzluktan ve açlıktan başka o oruçtan bir payınız olmaz, olsa olsa farz üzerinizden gider o kadar, derdi.
Hac ve Zekat konusunda fazla bir şey dediğini bilmiyorum, çünkü kendisi sadece bir defa Hac etmiş, Zekat nisabı kadar malı olmuş mu olmamış mı orasını da bilmiyorum.
Şefkati, merhameti, duayı ondan öğreniyoruz.
İyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir komşu olmayı ondan öğreniyoruz.
Kanaati, sabrı, dostluğu, dürüstlüğü ondan öğreniyoruz.
Her türlü ırkçılığı ayaklarının altına alan, hanımlara ilahi bir emanet gibi muamele etmeyi emreden odur,
Kan davasını, faizi ortadan kaldıran odur… vs.
Dünyada da, ülkemizde de, bölgemizde de var olan sorunların asıl nedeni Peygamberin getirdiği “İlahi öğretiye” uymamamızdan kaynaklanmıyor mu?
Hz. Muhammed(SAV) Sahabelerini ait olduğu halklarının ismiyle çağırmasının sebebi buna gösterilmesi gereken ehemmiyetten kaynaklanıyor.
Selmanı Farisi, Bilal-i Habeşi, Cabanı Kürdi demesinde büyük hikmetler vardır. Ülkemizde bu aidiyet bir zamanlar kabul edilmediği için kör bir kavga yaşanmadı mı? Hz. Peygamberin ümmeti bu hataya düşmeli miydi?
Yetmiyor bir de portrelerden uzaman kuyruklara, sözüm ona ilkelere çocuklarımız yüzünü sürtüyorlar, daha başımıza ne belalar gelecek, orası da karanlık.
Birileri kendini görevlendiren Sultan Vahdettin’i İstanbul’dan sepetledi, ama biz bu ülkenin asıl sahipleri olarak hala birilerini Selanik’e göndermeyi beceremedik.
Hz. Mahammed (SAV) “Hatemül Enbiyadır.” Yahudiler ve Hıristiyanlar kendilerini bir şeylerle avutsalar da aslında Hz. Musa da, Hz. İsa da Allah’ın hak peygamberleri ve peygamberimizin müjdecileridir, onlardan önceki peygamberlerin onların geleceklerini müjdeledikleri gibi.
Peygambersiz bir din arayan dinsiz kalır, çünkü kerameti kendinde arar. Peygamberi doğru dürüst tanıyıp, arkasında yürüyen bir kimsenin sırtı yere gelmez. Bundan dolayı Siyerünnebi ve Kur’an’ı Kerim derslerinin okullara tercihli ders olarak girmesi çok önemlidir. Aslında Müslüman çocuklarına bu dersler zorunlu olması gerekiyor bence. Her Müslüman evladı Kitabını okumasını bilmeli, Peygamberini tanımalıdır.
Allah bizi Hz. Mahammed (SAV)’nin yolundan ayırmasın. Tıpkı bir güneş gibi hayatı aydınlatan Ahir zaman Peygamberi Muhammed’e salat ve selam olsun.
Amin demeniz dileğiyle.
Eyüphan KAYA