Mali(meta), Bedeni(can) ve Ruhi(Din) olmak üzere üç çeşit kazanımımız var. Bizi biz yapan değer ruh, beden ise ruhun insan görünümündeki maketi, mal ise bu maketi besleyen enerji kaynağıdır. Tabi bu üçlünün en önemli değeri ruhtur ve dinden/inançtan gıdasını almaktadır.
Esas olan şu ki; mal canı muhafaza ederken, ruh ise enerjisini dinden alıyor.
Unutmayalım malını, canını nasıl kullandın? sorusu ruha soruluyor, Ruh da dini değerlere karşı mesuldur. Din derken ilahi dinlerin mükemmeli olan İslam dininden bahsediyorum.
Her ne kadar sözüm ona Yahudiler ve Hiristiyanlar da bir dine mensup olduklarını iddia etseler de aslında şu haliyle bunlar sadece müşriktirler. Onları Hahamları ve Papalarının yaptığı gibi aldatamayız. Kesinlikle bilmeleri lazımdır ki; Ne Hz.Musa(as) şu anda yaşamakta olan bir Yahudiyi, ne Hz.İsa(as) bir hiristiyanı sever. Çünkü onlar peygamberlerine ihanet etmişler. Çünkü din ancak İslamdır, zaten Allah celle ve ala bunu tahkik dercesinde “muhakkak din Allah katında ancak İslamdir” ayeti ile beyan ediyor. Nazil son hükmi ayette; “müslüman olsanız Allah sizden razı olur” buyurmaktadır.
Sahih rivayetlere göre bu dünyaya 124 Bin peygamber, 313 Resul ve 5 ululazım gelmişse elbetteki etbaı olduğunu söyleyen Hz.Musa(as), Hz.İsa(as), Hz.Muhammed(sav) olduğu bir hakikattir. Bir defa bu hakikakate vurgu yapalım, ama Yahudilerin de Hiristiyanların da bu haliyle sınıfta kaldığı da ortadadır.
Neyse yazının temasına dönersek; o zaman malımızı canımız için, canımızı da Dinimiz için yani Allah için sarf etmekle yükümlü olduğumuzu unutmalayım!
Ne yazık ki 3 Mart 1924 yılında Hilafeti yani İslam’ın başını bizim ülkemizde aldılar, sözde o unvanı Meclisimize verdiler ama üstelik cebren ve hile ile hem de Meclisin eliyle İslam’ın temelini kazarak devleti ladini bir hale getirenler.
Bu gün en çok sesleri çıkan ve ileri geri konuşanlar da bu kesimdir. Bu hain kimseleri, dünyanın karanlık aklının azı dişleri olan bu piyonları iyi tanıyıp ona göre muamele etmek lazım. Ben, bunları asalım keselim demiyorum, ama ait olduğu yeri de bilelim. Bakın bakayım bunlardan biri ülkemizden kaçınca kimler onları sahipleniyor?
Papa huzurunda el pençe durup; “İslam halifesi olmasın” diyenler aslında yüzüne tükürülmesi gereken kimselerdir.Tabi bu gün eski yönetim tarzında olduğu gibi tek kişiden halife olmaz, bir ehil, uzman bir heyet olur, şura ile, yani oy çokluğu ile alınan kararları da bir sözcü/temsilci uygular, takip eder.
2018 yılında Dünya İslam Formunda Hilafetin geri gelmesi gerektiğini savunan bir tebliğ verdim.
Bana gelen itirazlar karşısında şunları dile getirdim.
*Hilafet olsaydı Suudi Arabistan Beytüllahın karşısına 40 katlı bina dikilebilir miydi?
*Kumar kurumunun başına milli kavramı konulabilir miydi?
*Kürt meselesi diye bir mesela olabilir miydi?...sv
Hilafet kaldırılınca vahametini fark edip kıyam eden Şeyh Said ve dava arkadaşları bu uğurda şehadet şerbetini içtiler.
Bir yandan mal, can, din ilişkisi nasıl olurmuş örnek bir insandan bahsederken, diğer yandan bu günü de anıp ısrarla Hilafetin bir an evvel gelmesi gerektiğine vurgu yapmak isterim.
Şey Said rehimehullah 400 medresesi, 500 tekkesi ve 6 bin büyük küçük baş hayvanı vardı, malını da canını da bu uğurda verdi.
O da bazı Şeyhler gibi olup biten olaylar karşısında sessiz kalabilirdi, değil mi? Ama O teslim olmadı, malını da verdi, canını da verdi ve dini ile Allah huzuruna Reisüşşüheda olarak gitti.Eğer onlar o gün o haksızlığa karşı mücadele etmeselerdi biz şimdi kimi rol/model alacak, hayırla yad edecektik?
Eğer biri, aman malıma zarar gelmesin dinimden taviz vereyim, aman canıma zarar gelmesin değerlerimden vaz geçeyim derse bir gün iman da onu terk edebilir, bilmek lazım.
İman hak edenlerle yaşar, onları alır emin ellere teslim eder, ebedi hayatta meleklerin himmetine layık hale getirir.
Çünkü Allah(cc), "cennet iman edip ameli salih işleyen kimselere hazırlamış" buyuruyor, işte mal ve canın hak uğruna sarf edilmesi, amel-i salıh dinin değerlerine inanmak ve hesaba katmakla olur.
Belki bir az yazının teması dağıldı ama malımızla canımızı, canımızla da dinimizi korumaya çalışmak bir mümine yakışır. Bakın bakayım bütün Peygamberler, Evliyalar, Allah'ın salıh kulları hep böyle yapmamışlar mı?
Allah bizi dininden taviz vermeyen, vakar sahibi, kaliteli müminlerden eylesin, amin demeni dileğiyle.
Selam ve selametle kalın.