Bir toplum özünü kaybederse düşeceği hal budur. Onun için dünyanın en kötü insanları mürted insanlar olduğu söyleniyor. Çünkü İslam’dan dönen kimse özünü kaybediyor, üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle bozulmuş tereyağı gibi artık çöpe atılmaktan başka bir işe yaramaz hale geliyorlar.
İşte bunlardan biri Eray Çakın, parkta oturan kadına kıyafetinden dolayı laf atıyor, yetmiyor birde kafasına sert bir cisimle vuruyor. İnsan olduğum için, erkek olduğum için utandım desem inanın. Çünkü bu iki değer böyle bir yanlışı yapmaya müsaade etmiyor.
Bu durum ne küfürle, ne nifakla, ne fısk ile izah edilebiliyor, bu anormal davranış dünyanın en kötü insanları olup işleri güçleri İslam’a saldırmak olan mürted kavramıyla ancak izah edebildim.
Aslında;
Kadın erkeği gördüğü anda kendini güvende hissetmeli,
Mahrem bir yerleri açıktaysa toparlamalı,
Kadının olduğu ortamda erkek ses tununa ve kullandığı sözlere dikkat etmeli,
Söylemek durumunda olan bir “argo” kelime kullanacaksa da kadından özür dileyerek konuşmalıdır..vs.
İnsanlık bunu gerektirirken bu mahluk kadını kıyafetinden dolayı azarlıyor ve başka bir yaşama adresini ona göstererek seyahat özgürlüğünü kısıtlıyor, bundan daha ayıp, daha anormal bir durum olabilir mi? Hele ki fiziki müdahalesi cezai müeyyide gerektiren bir durum olması gerekirken, bir de mahkeme onu salı veriyor.
Bu kararı veren hakime soruyorum, bu kendini bilmez vatandaş 3 gün nezarette kalsaydı adalete daha uygun olmaz mıydı? Bu kadarlık takdir hakkınız vardı herhalde.
Ona bu ayrıcalığı kazandıran ne oldu?
Partneri zamazingosuz kalacak diye bu kararı vermediniz herhalde?
Milyonlarca vatandaşlarımızı rahatsız eden bu kararın hangi yönü adalete uygundur?
Yasalarımız sadece göbeği dışarıda olan kızları/kadınları mı koruyor?
Namussuz’a namussuz, hırsız’a hırsız, adi’ye adi, zalim’e zalim, kafir’e kafir diyen dertli kimseler ceza alsınlar diye mi yasalar çıkmış?
Olmuyor arkadaş olmuyor!
Mahkemelerimiz adaletin tecelli etmesi için bazen yeterli karar almıyor/ alamıyorlar.
Galiba birileri duyarlı vatandaşlardan bir infial bekliyor, tongalaya gelecek yaşı geçtik, birileri varsın “kahırlarıyla ölsünler”, vatandaşlarımız artık uyanmış asayiş bozucu bir hal ve davranışta bulunup birilerinin ekmeğine yağ süremeyiz.
Bu ülke bize Nene Hatunların, Şalcı Bacıların, Kara Fatmaların, Sütçü İmamların, Şahin Beylerin, Halit Beg-i Cibranların, Kazim Karabekirlerin emanetidir.
Sadece bizim köyümüzden(Diyarbakır-Hazro-Kırmataş köyü) 80 delikanlı sefere gitmiş bunlardan sadece biri sağ dönmüş, onun da bir gözü kör vaziytte ve babası da 93 harbinde şehit düşenlerdendir. Ben şehit/gazi torunuyum acaba bu saygısız, defolu, bayana el kaldıra bilecek kadar adi, kadınları oyuna getiren feministler kimlerin torunları?
Bu ülke bizim, tapusu şehit kanıyla alınmış, böyle zibidi insanların da yaşamaya hakkı var, ama bu kadar saygısızlık ve zulüm yapmaya hakları yok.
Ayıp ayıp insanlığı nerde kaybettiniz?
Anne babalarınızın, kardeşlerinizin, yakınlarınızın, komşularınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Yoksa sizin mahallede kadın erkek herkes “ayol” deyip konuşmaya mı başlıyor?
Herkes işini yapsın, ben de bu yazıyı vatandaşlık görevim olduğu için yazıyorum. Yoksa ne onu tanırım, ne bunu! Ama insanlık açıdan sakat giden bir şeyler var!
Böyle gitmez!