Yarım asırdır Dilipak’ı yazdığı yazılardan, katıldığı canlı yayınlardan, verdiği konferanslardan hep onu hak adamı olarak gördük, duruşunu sevdik, alkışladık, onun o düzgün duruşu bize moral ve cesaret verdi.
Eskiden insanlar için kuşak farkı denilince 10 yıllık yaş aralığı akla gelirdi, şimdi ise galiba bu aralık 5’e düştü, gelişen iletişim imkanları ve ulaşım araçları bu aralığı daralttı. Ben bilirim diyen nesiller geldi. Bundan dolayıdır ki yaşı kırkın altında olan kimseler Dilipak’ı anlamakta zorluk çekiyor.
Bunlar emek üzeri hayatını yürüten kimseler değil, çoğu hak hukuk, vefa nedir bilmez. Bunlar amca, dayı, hala, teyze kavramını tanımadılar, varsa yoksa beyefendi hanımefendi. Bu da insanlar arasında yabancılaşmayı beraberinde getiriyor. Halbuki bizim ağabeyimizdi ve öyle de kalacak.
Abdurrahman Dilipak hak ve adalet adına, maneviyat adına insanlarımızın rahat yaşayabilmesi için 312 general ile dahi mahkemelik oldu. Hakkında nice nice haksız davalar açıldı. Onlar bu ülkenin değerleri ile barışık kimseler olmadığı için minneti yok dedik, ama Ak Parti kadın kollarının açtığı davayı nasıl değerlendireceğimizi bilemiyor, aktif bir Ak Partili olarak kahroluyorum.
Maalesef bir kesim vatandaşımız şeytani bir hayalin peşinde AB projeleri ile sarhoş olmuş; “biz ibneyiz, biz fahişeyiz, biz gayri meşru hamileyiz kime ne?” Diyor. Yetmedi eşcinselliği onurlu bir davranış olarak nerdeyse topluma kabul ettirecekler, kimsi de demokrasi ve hoşgörü adına her türlü melaneti özgürlük adı altında normal görmeye başladı, bunlar da sözüm ona muhafazakar, kıyafetine bakarsanız örtülü, mümin olduğunu iddia eden ucube bir insan tipi. İstanbul Sözleşmesini iki yalan ifade ile halka aldatıyorlar; birincisi kadın erkek eşitliği, ikincisi ise kadına yönelik şiddeti önlüyor yalanı.
Ne ilginçtir ki milli görüş geleneğinin bir meyvesi olarak ortaya çıkan Ak Partinin bu kadınları kendini dini bütün insanlar olarak tanıtırken Abdrurrahman Dilipak’ın haklı bir cümlesinden yola çıkarak, ifadeyi iftira düzeyinde çarpıtarak 81 il düzeyine Dilipak’a dava açtılar.
Allah Ak partiyi bu zihniyeti taşıyan kimselerden korusun, bunlara Ömerleri Ak partiden uzaklaştıran yezitlerdir desek herhalde doğru olur.
Ak Partinin Ak Yuvarlarına sesleniyorum? şimdi harekete geçme zamanı;
Bu parti aşırı milliyetçi dilden yara alıyor,
Bu parti yoz bir inanç tarzından nem kapıyor,
Bu parti hesbi değil hesabi kimselerin istila ettiği bir parti istikametine doğru yol alıyor, uyanın uyanın!
*Elin gavuru kimi oluşumlara üç kuruş para verdi diye siz bu ülkeyi cinsiyetsiz kimselere mi bırakacaksınız?
*Ebeveyn-1, ebeveyn-2 unvanlarıyla babasız çocuklar ile aile kurma hayallerinin peşinde olan zürriyetsiz, sapkın kimselere mi bırakacaksınız?
*Aileyi darmadağın yapan ve ülkeyi dolaylı bir tarzda esir alan sinsi kimseler mi bırakacaksınız?
*Babanın kızına nasihatini dahi yasaklayan İstanbul Sözleşmesi savunucularına mı bırakacaksınız?
*Cumhurbaşkanını bu mendebur insanlardan ne zaman kurtaracaksınız Ak Partinin Ak yuvarları.
Ben sen Ak Partiyi bin bir türlü zahmetle birinci ve ikinci dönemde destekleyip iyi bir düzeye getirdik, birileri partiyi yerde buldu, nimetlerine çökmüş kuduruyor.
Dilipak taksimde “biz ibneyiz, biz fahişeyiz” deyip sözüm ona onur yürüyüşü adıyla bağırıp çağıranlara fahişe/fahşa, onlara destek verelere de türevleri dedi diye size ne oldu, LGBT savunuculuğu size mi kaldı? Unutmayın Dilipak’ın duruşu bir zihniyeti, bir ekolu temsil ediyor, sanmayın ki Dilipak yalnızdır onun arkasında milyonlar var bunların %75’i de Ak partililerdir. 2002-2010 yılları arasında bu halkın oylarını alıp iki dönem umut ve heyecanla bu partiyi iktidara taşıyan Ak Partililerdi.
Ben geçende facebook hesabımda bir manşet astım, dedim ki “Ak Patiye adam lazımsa, 2008 yılı siyaset akademisine müracaat edin, orada bol bol adam göreceksiniz. Çünkü o zaman parti hakkında kapatma davası açılmıştı, onların çoğu partiye sahip çıkma adına akademiye katılmışlardı, ayrıca onlar belge, değil bilgi peşinde olan kimselerdi başka bir ifade ile onlar Ak Partililerdi.” Kanaatimce.
Şimdiki gibi Reisin emeğinin üzerine konan mirasyediler değillerdi. Tam tersine Reisin bu düzeyde hükümran olması için gece gündüz çalışan sessiz kahramanlardı.
Bunların başında da Andurrahman Dilipak gibi değerli şahsiyetler geliyor. Ne yazık ki birinci ve ikinci döneminde umut vaad eden Ak Parti üçüncü dönemde tökezledi.
Üç dönem vekil olanlar bile hiç yüzleri kızarmadan küçük bir ara oyunuyla tekrar vekil olmaya devam ettiler, yeme alıştılar, kenetlenmişler bir türlü kovamıyoruz. Millet bunlardan ilellah etmiş ama liste yöntemi vekil seçimi yüzünden halka rağmen vekil oluyorlar.
Eğer bu kimseler Ak Partili olsalardı, kesinlikle üçüncü defa dahi vekil olmamaları lazımdı, sahada halkın içinde insanımıza moral ve motivasyon vererek toplumu zinde tutacaklardı. Benim kanaatim budur.
Tabi bu mirasyedilerin başında Abdurllahman Dilipak’a dava açan zihniyet geliyor, umarın bu yeni dönemde Ak parti bu tür insanların çoğuna yol gösterilecek ve parti fabrika ayarlarına dönecek.
Bana sorsanız bir an evvel dava dilekçelerini geri çekmeleri lazım, Dilipak’tan da özür dilemeleri lazım, başka bir ifade ile müminseler tövbe istiğfar etmeleri lazımdır.
Bazı davaların Anayasandan dönmesi gösteriyor ki “yargıda Hakimler var” dolayısıyla kaybedebileceklerini de hesaba katmaları lazım.
O zaman 81 il kadın kollarının tamamı 24 saatte istifa etmeleri vacip olur, bilesiniz. Belki de Ak Partinin kurtuluşu böyle olacak kim bilir?
Nokta!