Bilmem oralara gittiniz mi? Şırnak’ın Uludere ilçesinde yaşanan bu talihsiz vakanın 17.günüydü, 10 ilden, 10 ayrı Vakıf ve Dernek adına 35 kişilik insan hakları aktivistleri olarak Roboski’yi ziyaret ederek, taziyelerimizi bildirmeye gitmiştik.
Akşam namazı sorası camide ölenlerin yakınlarına taziyelerimizi sunduk. Taziye sahipleri diyorum da sadece birer tane orada olsa 34 kişi olacaklardı büyük ihtimalle o kadar bile yoklardı camide.
Daha sonra mezaristanı ziyaret ettik, dualarımızı edip camiye döndükten sonra olaydan kurtulan birisinden saldırı günü olayın meydana geliş tarzını dinledik, yakınlarının acılarını paylaştık.
Roboski öyle bir derttir ki bir tutam vicdanı olan hiç kimsenin unutması mümkün değildir.
Evet zamanın Başbakanı eşini oraya göndermesi bir derece bir teselli olduysa da olayın büyüklüğü karşısında yaranın acısını yeterince hafifletmedi.
Devlet bir miktar parayı öldürülenlerin yakınlarının hesabına yatırdı ama onunla birlikte devlet tarafında özür gelmeyince, soruşturma seyri gevşek gidince ölenlerin yakınları o parayı almadılar.
Bunlar parayı almayınca, biz çocuklarımızın katillerini istiyoruz diye direnince bir dengesiz Binbaşı utanmadan “çocuklarınızı ben öldürdüm, var mı diyeceğiniz” deme cesaretinde bulundu, işte bu tür defolu askerler yüzünden devlet buralara kendini sevdiremiyor.
Bu olay unutulamaz, bu olayın aydınlatılması lazım.
Bu olayı siyasi bir yem olarak HDP’nin önüne attılar ve olayı siyasileştirdiler, HDP de Encü ailesine bir vekil kontenjanı vererek olayı gündemden çıkardı, maalesef!
Bu elim olay tıpkı 33 askerimizin silahsız, müdafaasız teröre teslim edildiği katliam gibi, Başbağlar katliamı gibi, unutulması mümkün değildir.
Eh işte eskiden gücü sivillere yeten, paldır küldür bir devletimiz vardı. Bizim o karanlık devletin kabahati ile vakit öldürecek halımız yok, ama bu belalar da örtbas edilecek tipten değildir.
Başbağlar da, 33 Askerin öldürülme olayı da devletin kaba kusurları vardır. Orada dolaylı bir ihmal var, ama Roboski’de direk fail ordunun emir komuta zinciridir.
Devlet özür dilemesini bir türlü beceremedi, ama insan hakları aktivistleri olarak bunu unutamayız.
Bir slogan dillendirmiştik “Roboski cinayetini unutanların kalbi kurusun”
Bir sonraki yıl Roboski nöbetini bir ay tuttuk,
34 Kişinin yaşam hikayelerini devletin etkili, yetkili zevatına gönderdik.
Öldürülenlerin taşınırken, yan yana dizilirken, o ani canlandıran resim sergisi açtık.
Bütün bu gayretlerimize rağmen devlet sağır sultan rolünü oynadı. Fakat bilsin ki İnsan hakları aktivistleri sağduyulu vatandaşlar bu olayı unutamaz/unutmamalı.
Acaba böyle bir olayda 34 Milletvekili ölseydi, ya da 34 General ölseydi veya 34 Genel müdür ölseydi böyle kolay unutulabilecek miydi? Kimse diyebilir mi ki bu öldürülen 34 masum vatandaşlarımız bunlardan daha değersizdir.
Olmuyor olmuyor kimse bu olayın üstünü kapatmaya çalışmasın.
Devlet adına vatandaştan özür dileyin. Belki vicdan ehli kimselerin duasını alırsınız.
Bize daha cesur devlet lazım,
Vatandaşının yasını tutmasını bilen devlet lazım,
Kamuoyunun duygu ve beklentilerini okumasını bilen devlet lazım.
Bu ülkenin en masum vatandaşları olan Kürtler hakkında ileri geri konuşa konuşa kimi vatandaşlarımızın Kürtler hakkında ön yargılı hale getirdiler. Bundan dolayı ülkenin batısı bu haksızlığa karşı pasif kaldı. Neymiş efendim kaçakçıymışlar, kimse demiyor ki bin bir türlü zahmetle yaptıkları basit, rutin bir sınır ticareti yapıyorlardı.
Allah o karanlık günleri bir daha göstermesin.
Tüm yetkili etkili kimselere sesleniyorum; Bu olayın karanlıkta kalmasına müsaade etmeyin, çocuklarımızın yüzüne bakacak halımız olsun.
Kalanlara selam olsun.
Eyüphan KAYA