Bu gün yarın muassır medeniyetin ötesine çıktı çıkacak dediğimiz devlet bir de bakıyoruz ki polisiye hamlelerle gerisin geriye kayıyoruz.
FETÖ meselesinde FETÖ’nün bizzat vatandaşa çektirdiği zulmün kat katını kimi mağdur KHK’lılara çektirdik, yetmedi bu defa fırsatı bulan kimi polisiye güçleri terör estiriyor.
En son Adana’daki Furkan Eğitim Vakfı mensuplarına uygulanan şiddet biçimi polis selahiyetinin amacının ötesinde bir vakadır.
Birileri “Devlet benim, ben asarım keserim” dercesine vatandaşımızın huzurunu bozuyor.
*Bir ülkede suçlulardan başka polisten irkilen kimse varsa devletin mekanizmasında bir damar tıkanılkığı var demektir.
Polisin varlığı güveni andırmalı, vatndaşa huzuru kazandırmalıdır.
Sene 1990 ben Polatlı'da Top ve Füze Okulunda Yedek Subay Öğrenciyken hafta sonları Ankara’ya gelirdim. Ruhu şadolsun Eski Bakanlardan hem kendisi hem eşi akrabam olan Sabahattin Savcı’nın misafirliğine giderdim.
Bir gün bir Komiser Yardımcısı da ziyaretine gelmişti, bir ara birebir sohbet etme imkanımız oldu, şöyle bir ifade kullandı.
“benim zoruma giden şey polis olarak kendi güvenliğiden sorumlu olduğum vatandaşım beni görünce tedirgin oluyor, bu beni kahr ediyor, ne edip edip bu bakış açısını değiştirmemiz lazım” demişti,
Değişti mi evet epey değişti, 6-8 Eylül olaylarına kadar polis öyle bir olumlu mesafe kat etmişti ki vatandaş onu görünce huzur ve güven hisediyordu.İşkenceye sıfır tolerans sloganını hatırlayınız.
HDPKK’nin mezkur tarihteki vandallığı devletin yasal düzenlemeye gitmesine sebep oldu. FETÖ meselesiyle birlikte o gün bu gündür zaman zaman polisin salahiyetini aşan hadiselere şahit oluyoruz.
Polis, suçluyu kimseye zarar vermeycek tarzda yakalayıp, profeyonel bir tarzda ifadesini alıp, yargıya teslim etmekle muvazzaftır.
*Kaçan bir suçluya öldürücü ateş edemez,
*Eli boş tepki gösteren kimselere jopla mudahale edemez,
*Vatandaşa bağırıp, çağırıp galiz sözler sarf edemez,
Polislik budur, yapamıyorsan bırak bu mesleği arkadaş! Bu meslek sabır ister , metanet ister, fedakarlık ister.
Vatandşlarımızı devletine sahip çıkmaya davet ediyorum. Evet belki Furkan Eğitim Vakfı bize göre sıradışı bir cemaat gibi gelebilir, ben de onlara bir türlü ısınamıyorum, ama polisin bu şekilde onlara muamelesini kabul etmek vatandaş olarak, hele ki bir insan hakları aktivisti olarak kabul etmem, seyirci kalmam akıl karı değildir.
Bu olayın yasal çerçevede soruşturulması, şayet yasa bu salahiyeti polise veriyorsa igili yasaların değiştirilmesine gidilmesi elzemdir.
Birileri kalkıp ta bana İsrail polisini, Amerikan polisini örnek verip ders vermeye kalkışmasın sakın.10-15 yıldır devlet normalleşme moduna girrmiş müsaade edin de bu düzelme tirendini yükseltelim, üç günlük dünyada insanca yaşayalım, doğru olanı bu değil mi?
Zalim zalimdir, polis elbisesini de giyse, başında örtü de olsa zalimdir. Başta talimatı veren polis şefi olmak üzere bu haksızlığın gün yüzüne çıkması için, bir daha bu tür manzaralarla karşılaşmamız için bu olayın çok yönlü soruşturulması gerekir.
vesselam
Eyüphan Kaya
İnsan Hakları Cemiyeti Genel Sekreteri