Bu asırda Suudi Arabistan yönetimi kadar İslam’a zarar veren başka bir yönetin olmadı desem inanın. Dünya Müslüman Alimler Birliğine karşı Suudi destekli kurulan Dünya İslam Birliği(DİB): “Siyasal İslam, din adı altında ülkelerin güvenliğini ve istikrarını hedef alıyor”, dedi. Galiba Hz. Peygamber zamanında “Mescidüddirar” neyse bu da öyle bir şey.
Oh ne ala Suudi ailesi Arabistan’ın üzerine çullamış, eleştiriye dahi tahammülü yok ve ümmetin rezervlerini batıya ve ABD’ye peşkeş çekiyor, birileri “bu nasıl iş arkadaş!” dediği zaman da çaresine bakılacak öyle mi? Haydi oradan!
Hani gördünüz Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı ne ibretle öldürdüler, bunlar zulümde sınır tanımayan Allah beni af etsin ama bence bunlar Beyinleri Yahudi, kalpleri Hıristiyan kimselerdir.Baksanıza paraları Hıristiyan bankalarında, Aldığı kararlarla da Yahudilere destek veriyorlar.
Malum Mekke ve Medine gibi mübarek şehirlerin yönetiminin Suudi ailesinde olması ve beyaz fistan giyerek yaşamaları avam halk nezdinde Müslüman olarak mübarek Müslüman olarak bilinmesine sebep oluyor. Halbuki bu yönetim kraliyet yönetimi olup, vatandaşlarına ağız payı vererek Suudi’nin Petrolunu yabancılara peşkeş çekiyor, dünyanın muhtelif yerlerinde insanlar açlıktan ölürken, 700 milyar dolar civarında paraları ABD bankalarında duruyor. Faizle artmaya devam ediyor.
İslam dünyasına en büyük zararı ise Hac ve Umre gibi ibadetlerin aslına uygun yerine getirilmesine engel olmalarıdır. Bu ibadet özgür olarak yapılamıyor, şanına uygun Cuma hutbelerinin okunmasına müsaade edilmiyor, istişare vasfından mahrum bırakılıyor, daha ne olsun!
İslam İş Birliği Teşkilatı 2014 Bağdat konferansında “Beytüllah Beytül emir değildir” diyerek Suudi kralına bir hatırlatmada bulundum ve dedim ki Hac gelirlerinin %10’u dünya fakirlerine, açlıkla mücadele eden insanlara verilmelidir. Dedim.
Ayrıca 2018 yılında da İstanbul’da Dünya İslam Formunda(DİF) Hilafet temalı bir tebliğim oldu, inanın Hilafete itiraz eden üç kişiden biri Suudi Arabistan delegesiydi.
Ben de dedim ki; “eğer Hilafet olsaydı, sizin yönetin tarzınız kraliyet olabilir miydi? Kabe’nin yanında o kırk katlı binalar dikilebilir miydiniz? Kim bilir o binalarda kim ne edepsizlikler yapılıyor? o mübarek yerlerde” diyerek adamı perişan ettim.
Traump’ın Suudi Arabistana ziyareti esnasında o 80 yaşındaki Kralın kılıç dansıyla nasıl o mel’unu karşıladığını hatırlayın, ayrıca Trump “12 milyar dolara size silah sattık, ama sizin için çerez parası” dedi ve onlarla bir anlamda alay etti.
Ben o zaman kahrolmuştum, eleştirel bir yazı yazdım ve dedim ki; “yazıklar olsun neredeyse “talelbedru aleyna… diyecektiniz”(Dolun ay üzerimizde doğdu), Hani teşbihte hata olmasın Hz. Peygamber hicret esnasında Medine’ye gidince Ensar bu şiiri okumuştu.
22 Arap devleti bir araya gelerek “Arap ligi”ni oluşursa olacağı budur, Arap olmayı İslam’ın önüne koyarlarsa sonuç ırkçılığa gider; ırkçılıkla, aşırı milliyetçilikle insanlık huzur bulamaz. İsrail dini kurallarla yönetilen tek ülke ve dünyaya nasıl meydan okuduğunu, BM’ye rağmen Filistin’de ne kadar haddini aştığını görüyoruz.
Dünya İslam Birliği(DİB) orijinal adıyla “Rabitetül alemil İslami” bu son açıklamasıyla dibe vurdu diyebilirim.
Bizim İslam Dünyasını bir araya getirebilmemiz için Suudi çetesini Arabistan’da devre dışı bırakmak durumundayız.
Irkçılık belasını İslam toplumunda devre dışı bırakmak zorundayız. Görüyorsunuz ülkemizde dahi vatan, millet, Sakarya denilerek ucuz bir politika ile nasıl da içi boş bir siyaset yapılabilmektedir.
Ya Allah deyip kalbi, kavli ve fiili dualarımızı bu istikamete hizmetkar edelim.
NOKTA!