Adı, Mele Şirin kanser, prostat, hemoroid hastalıkların bitkisel hekimi.Hekim olma hikayesini anlatıyor.
2000’li yıllarda bir akşam vakti eve doğru giderken yabancı biri soruyor:
–Buralarda otel yok mu?
Kendisi diyor ki:
-Arkama düş seni otele götüreyim,
Kısa bir süre sonra eve varınca delikanlı mahcup bir sesle:
-Abi eve gerek yoktu, zahmet ettiniz, der.
Akşam yemeği sonrası Mele Şirin soruyor;
-Evet kardaş şimdi anlat bakayım kimsin?, nereden gelmişsin? senin için ne yapabilirim?
Genç diyor ki;
-Ben Kahramanmaraş’lıyım, Adıyaman’lı bir asker arkadaşım vardı, bir gün bize geldi, bir sürü küçükbaş hayvan komşularımdan aldı ve dedi ki;
-15 gün sonra paranızı ödeyeceğim,ben de kefil oldum, tam üç yıl oldu milletin parasını vermiyor, gelen giden benim yakama yapışıyor.
Mele Şirin soruyor;
-Kardeş Adiyaman’lı diyorsunuz peki Diyarabakır’a niye geldiniz?
Genç diyor ki,
-Bu adam ticaret yapıyor, ben de onun olduğu şehre gidip arkasına düşüyorum, inanın şimdiye kadar 70 milyar(eski para) param da yollarda geçmiş. Duydum ki buradan kavun karpuz alıp Erzurum’a götürüyor, onun için buraya geldim.
Mele Şirin soruyor,
-Peki şu anda Diyarbekir'de mi, Yerini biliyor musun?
Genç;
-Evet buradadır, der.
Sabah oluyor Mele Şirin 5-6 genci de yanına alıp gidiyor, gençlere diyor ki;
-ben işaret verdiğim zaman hemen onu yakalayın ve arabaya bindirin.
Gencin verdiği adrese gidiyorlar,
Mele Şirin adam diyor ki;
-Sen bu adamı tanıyor musun?
Adam;
-Evet, ne olmuş ?diyor pişkin, pişkin,
Mele Şirin;
- Bunun bu kadar parası sende var mı?
Adam;
-Evet diyor,
Mele Şirin;
-Peki parasını niye vermiyorsun,
Adam;
-vereceğim, ne olmuş? Der.
Mele Şirin amelelere diyor ki;
-Siz yüklemeyi bırakın, yevmiyenizi ben vereceğim, onlar duruyor.
Adama diyor ki;
-Sen bu adamın parasını şu anda veriyor musun vermiyor musun? sen onu söyle,
Adam bakıyor iş ciddi,
-Vereceğim falan diyor, ama Mele Şirin yakasını bırakmıyor.
-Sen bu parayı şu anda nasıl vereceğini ikna edici bir şekilde izah etmezsen ben seni bırakmam ona göre,
Derken komisyoncu araya giriyor, aralarında konuşuyorlar en son komisyoncu diyor ki;
-Üç gün kadar paranızı verecek, ben kefilim.
İkna oluyorlar, bu genç üç gün Mele Şirine misafir kalıyor.
Üçüncü gün komisyoncu hem parasını, hem de bu üç yılda cebinden masraf edip peşinde gezdiği miktarı ödüyor.
Tabi ondan sonra bu Karhamanmaraş'lı bu aile ile Mele Şirin arasında telefon diyaloğu devam ediyor, her defasında onu Kahramanmaraşa davet ediyorlar, o da bir gün gelirim inşaallah diyor.
Arada birkaç yıl geçiyor, Mele Şirin hastalanıyor ve kanser olduğu anlaşılıyor, her geçen gün zayıflıyor, yatalak duruma düşmüş, bir gün yine Kahramanmaraş’lı genç arıyor hal hatır soruyor.
Mele Şirin,
-Ben kanser oldum, bana dua edin diyor, genç o anda telefonda gülerek;
-Kanser mi hiç sorun değil, geçer diyor. O anada Mele Şirin bir tuhaf oluyor.
Gencin babası telefonu alıyor ve diyor ki:
-Ben sana üç şişe şifalı su gönderiyorum, şu şu şekilde kullan sen iyileşeceksin.
Mele şirin, o tarife uygun suları kullanıyor, üçüncü günde yataktan kalkıyor, birkaç gün sonra doktora gidiyor, doktor onun bu sağlıklı haline hayret ediyor.
Derken Mele Şirin artık Kaharamanmaraş’a gitmek durumunda kalıyor, gidip bir teşekkür borcumu ödüyeyim bari.
Civar köylerden dahi duyulmuş, Diyarbekir’li kahraman geldi diye.
Gencin babası soruyor;
-Oğlum sana oteli sordu, sen niye onu eve götürdün?
Mele şirin;
-O anda içimden öyle geldi, der.
Adam soruyor;
-Peki sen niye bizim için kendini tehlikeye attın?
Mele Şirin diyor ki:
-Ben sizi tanımam etmem, ama Allah için o zulme sessiz kalamadım ve öyle davrandım.
Adam da diyor ki;
-Madem sen böyle bir delikanlısın, ben de kanser vb. hastalıklar konusundaki hekimlik bilgimin tamamını sana vereceğim.
Ve kanser, prostat, hemoroit gibi hastalıkların hem de çeşitlerine göre formülünü kendisine yazılı olarak veriyor.
O gün bu gündür Mele Şirin bu hastalıkların hekimi olmuş ve diyor ki, ama Allah’ım ben senin için bir delikanlılık yaptım, sen beni hem kanserden kurtardın hem de hekim yaptım, sen nelere kadirsin Allah’ım deyip Allah’a şükrediyor.
İşte Diyarbekir’li bir delikanlının hadisesi budur.
Umarım keyifle okumuşsunuz?
“İyiler daima kazanır”
*Mele Şirin'in Ahmet adında bir oğlu benim liseden öğrencimdir, bazen çaylarını içmeye gidiyorum.