Dicle Üniversitesi Rektörümüz Prof.Dr.Mehmet Karakoç’un genç ve dinamik bir bilim adamı olması, 25 yıllık hizmetini Dicle üniversitesinde yapması, bu kadim şehrin huyunu suyunu bilmesi, umarım yönetiminde attığı her adımda etkili olacaktır.
Allah mahcup etmesin.
En kısa zamanda üniversitemiz için bir SWOT analizi yaparak oluşan stratejik eylem planı çerçevesinde çalışmalarına başlamalarını bekliyoruz.
Dicle üniversitesinin Zayıf yanları, Güçlü Yanları, Fırsatları ve Tehditleri nerelerdir? Tespit ederek, bir beyin fırtınasıyla yaptıktan sonra; Zayıf yanlarını nasıl güçlendireceğini, Güçlü yanlarından nasıl faydalanacağını, Fırsatlarından nasıl yararlanacağını, Tehditlerini nasıl bertaraf edeceğini tespit edip; 6 aylık, iki yılık ve dört yıllık eylem planına dökerek emin adımlarla yoluna devam edeceğini, çalışmalarını kamuoyunun denetimine açık tutacağını umuyorum.
Üniversitemizde şimdiye kadar yönetimin etkisini sahaya yansıtan pek kimse olmadı. Çünkü bunu yapabilmek için sıra dışı, ezber bozucu, rutinin dışına çıkarak, cesaret ve güven üzerine bir yönetim tarzı ortaya konulmalıdır. Bu da sıradan insanların harcı değildir.
Mesela,
Rektörümüz, Rektörlük için müracaat eden tüm adayları kahvaltılı bir toplantıya davet ederek, gönüllü olan bu hocalarımızda bir danışma heyeti oluşturabilir.
Bir yandan, siz Rektör olsaydınız ne yapardınız? Sorusunu sorarak onların yönetim hayallerinden yararlanabilir? Diğer yandan rutin aralıklarla toplantılar yaparak üniversitenin gidişatı ve yöneyim tarzı hakkında bilgi edinebilir. Ve daha nice faydaları olur.
Fakülte Dekanları öğretim üyelerine seçtirerek, ilk üç üyeden birine görev verebilir. Ama sıra dışı bir gerekçe yoksa en çok oy alan hocamızı Dekan olarak görevlendirmelidir.
Üniversite Genel Sekreterimiz Fakültelerimizin sekreterleriyle iş birliği içinde olup Fakültelerde var olan sorunların çözümünde bir katalizör olabilir.
Rektör danışmanı her fakültenin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflarında birer öğrenci ile ara ara toplantılar yapıp yönetimin öğrenciler üzerindeki etkilerini öğrenme imkanı bulabilir.
Yönetim mekanizması içinde üniversiteler personel geçişinde yapılabilecek ne varsa seve seve yapar ve inanların hayatını kolaylaştırmaktan yana bir tutum sergileyebilirler.
Bir personel bir üniversiten diğerine geçiş yapabilmesi için bin dereden su getirip müsaade etmediklerine bizzat şahit olmuşum. Halbuki kamuya zararı yok, onay vericiye bir zararı yok, üniversitemize bir zararı yok, peki niye onay verilmiyor, insanlara iyilik yapmak çok mu zor? Bazıları da böyle küçük meseleleri Rektöre havale ediyorlar, o zaman da vay o üniversitenin haline derim. Eğer bir rektör bir personelin nakliyle uğraşıyorsa demek ki yönetim açısından eli kolu yaralıdır.
Genel Sekreter Doç.Dr. Ali Karakaş,
Danışman Doç.Dr. Oktay Bozan,
Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ahmet Tanyıldız,
Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Ezeli Azarkan,
Hepsi de A kalite şahsiyete sahip, gayretli insanlar olarak biliniyorlar.
Allah bu nitelikli ekibi nazardan, nisadan ve kasanın şerrinden muhafaza etsin. Amin demeniz dileğiyle.
Başarılı bir iş yapmak istiyorlarsa her gün, bu gün üniversitem için ne yaptım?
Bu gün öğrencilerin moral ve motivasyonu için ne yaptım?
Beni aradığı halde kendine dönmediğim öğretim üyesi odlumu acaba? Arayıp onlara geç dönükleri için özür beyan etsinler.
Bakın bakayım üniversitemizde ne de güzel şeyler olur?
Tabi olan biten hadiselerin haber değerini taşıyan ne varsa basına yansıtılması da lazım, yoksa basına dedikodular yansır.
Rektörümüz, "Dekanlar neden istifa ediyor, görevlerine devam etsinler" dediği halde, basına yansıyan ise "Rektör Dekanları istifaya zorluyor", al sana bir dert.
Ağustos'un 28'inde Rektörlük ile ilgili Güneydoğugüncel gazetesindeki köşemde 12 maddelik talep/tavsiyem olmuştu, dolayısıyla şimdilik bu kadarla yetinelim.
Haydi hayırlısı olsun