Selamün aleyküm dostlar,
Kur’an ve Sünnetten anlaşılıyor ki, kıyamet gününde öncelikle aile efradı birbirinin yakaına yapışıyor, hesaplaşıyor.
Daha sonra komşu ve akraba..vs.
Malum yakın çevreyle olan hayat tarzında karşılıklı bir hukuk dairesinde münasebetlerimizi geliştirmek lazım, bu münasebetlerde hak hukuk çiğnenince de mağdur olan, ötelenen mahşer günü hakkını istiyor.
Anne babanın evlat üzerindeki hakkı,
Evladın anne baba üzerindedki hakkı,
Karı Koca arasındaki karşılıklı hukuki münasebetler,
Kardeşler arasındaki hak kukuk,
Komşuluk hukuku,
Akrabalar arasındaki hukuki münasebetler
Daha sonra da toplumsal hukuk tabi.
Dolayısıyla bu ilişki yoğunluğuna baktığınız zaman aile fertleri arasındaki münasebet yoğlunuktadır ve Kıyamet günü onlar arasındaki hesap sorunu ağırlıklı olur.
Başta anne baba evladını yetiştirecek, daha sonra evlat anne babayı sahipnecek, bu aşamalarda kim vazifesini ihmal ederse ona göre diğeri hakkını ondan talep edecek.
Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam “7 yaşına kadar çocuklarınızı sevin, 7-14 yaş arası onları eğitin, ondan sonra da onlarla danışın, fikirlerine önem verin” hadisi gereği anne baba sorumluyken, “anne babanız yanınızda yaşlanıp takatten düşmüş durumdayken onlara karşı tevazu kollarını indirin, onlara “öf” bile demeyin, onları mahrum etmeyin , onlara güzel söz söyleyin” ayeti kerimesi icabı evlat valideyne hesap vercek.
“Kadınlar erkeklere Allah’ın emanetidir” hasdisi gereği ve “karı koca birbirlerine birer elbisedir” ayeti icabı birbirini sahiplenmede ne derece sadık ve samimi oldukları kıyamet günü tabir yerindeyse masaya yatırılacak.
Kadın kocasının müsaadesi dışında çarşı pazar dolaşıp namahrem ortamlarda dolaşıyorsa, erkek sabah çıkıp akşam geç vakitte eve dönüyorsa biri diğeriyle hesaplaşacak.
Biri diğerini özlemiyor ve önemsemiyorsa, hele ki akıllarında başka başka kimseler varsa, ikisi bir arada olduğu halde akıllarında başkaları varsa, koca dışarıdayken hatununu özlemiyor, hatun evdeyken kocasının eve gelişini dört gözle beklemiyorsa, eve giriş ve çıkışta selam ve dua hayata huzur katmıyorsa… işte kıyamet günü bunlar bir bir karşımıza çıkıyor ve ihmali olan hesap veriyor, önce Allah’a hesap veriliyor tabi sonrada aile efradı hakkını aradıkça arıyor.
“Büyük kardeşin hakkı küçük kardeş üzerinde babanın çocuğu üzerindeki hakkı gibidir” hadisi icabı büyük kardeşin küçük kardeşe nasıl baktığı, küçük kardeşin büyüğüne gösterdiği saygı ilgi düzey o gün tek tek karşımıza çıkıyor.
Ondan sonra yakın ve uzak komşu, daha sonra sılayı rahim kavramı dahilinde akraba hukuku ve toplumsal hukuk…
İşte görüyorsunuz sevgili dostlar, asıl mesele aile efradı içinde cereyan ediyor, Allah’ın her günü bir arada yaşayan bu insaların karşılıklı huku daha çok oluşuyor.
Ne mutlu aile hukuna sahip çıkana,
Ne mutlu çoluk çocuğunu islami bir dairede yetiştirene,
Ne mutlu birbirini mutlu etmek için çalışma ve çaba içinde olan eşlere,
Ne mutlu Anne Babasının duasını alana,
Ne mutlu toplumda özlenen, sevilen kişilerden olabilene…
Doğrusu Allah rızasını arayan bir kimse için bu mutlulukltan pay almak hiç de zor değildir.
Bu muhabbetin anahtarı öncelikle selamda saklıdır, içten bir selam ve ardındaki dua bu kusurların örtülmesine en önemli vesiledir. Bu iki kavramın davemında elbetteki “güzel söz” gelir.
Ne mutlu güzel yüzle, güzel sözle insanarla muamele edene.
Vesselam.