İslam toplumunu beşeri sistemlerle yöneterek huzur ve başarı elde etmek mümkün değildir.
Çünkü İslam toplumunun her ferdi Allah’a karşı sorumludur.
Dolayısıyla dünyası mamur da olsa Allah’a karşı vazifesini yerine getiremiyorsa huzur bulamaz.
9 Kasım günü Dicle Üniversitesinde “Milli Mücadele Yıllarında Diyarbakır” temalı bir sempozyum yapıldı.O süreçte Diyarbakır’ın çok aktif ve hareketli olduğu dile getirildi. Yapılan mitingler, ilgililere gönderilen telgrafların metni okununca hem duygulandık hem de iftihar ettik.
İlginçtir o süreçte “müdafaay-ı vatan” adında bir cemiyet sadece Diyarbakır’da kurulmuş ve duyarlı vatandaşlarımızı bir araya getirerek Milli Mücadele çalışmalarına katkı vermiştir.
Ben gün boyu sempozyumu izledim. Birinci oturumda bir soru sorma ihtiyacını hissettim ve dedim ki;
“Milli Mücadele ruhundan bahs ediyoruz, ama o ruhun dayandığı değerler daha sonra getirilen sistemle yerle bir oldu, acaba Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tekrar Milli mücadele ruhu ile barışmak gerekmiyor mu? Keza İstiklal Marşının özü ve Veda Hutbesinin teması ile barışmamız lazım gelmez mi?.Bizim kimse ile bir kavgamız yok, ama bu hayat da böyle gitmez.”
Bunu yaptığımız zaman bir çok sorunumuz kendiliğinden hal olacak diye düşünüyorum.
1-Faiz, kumar, İçki ve zina belasında kurtuluruz,
Faiz fakiri daha fakir zengini daha zengin yapıyor. Kumar kişiyi hayalperest yapıp, “el emeği, göz nuru” dediğimiz helal lokmayı unutturuyor, İçki tüm kötülüklerin anası ve bin bir belaya davetiye gönderiyor, zina insanlığın yüz karası ve onur kırıcı bir fiil… bunların yasak olmasına karşı direnen hangi kirli ruh sahibi, adi kimseler varsa ortaya çıkması lazım.
2-vatandaşlarımız kendini güvende hissedecek,
Vatandaş inanç ve kültürel değerleriyle barışık bir sistem ile yönetilirse kendini huzur ve güven içinde hisseder ve mutlu olur. Hem kim ne hakla “Devlet Laiktir bu değerleri tanımamalı” diyorsa halk tarafından tanınması lazım.
3-Evlilik teşvik edilip, kolaylaştırılacak,
Peygamberimiz(sav): “Evlenin çoğalın kıyamet günü çokluğunuzla iftihar edeyim” buyuruyor. Evlenmeden amaç bir aile kurmak, çoluk çocuk sahibi olmak ve nitelikli bir neslin yetişmesine katkıda bulunmaktır. Başka bir ifade ile evlenmek vatan, millet için bir hizmettir. Dolayısıyla evliliği kolaylaştırmak, evlenen çiftlere yardımcı olmak hem toplum nezdinde hem devlet ajandasında olması gereken bir vazifedir.
4-Sosyal devlet anlayışının kapsamı genişletilecek,
Sosyal devlet anlayışına gelince bir ülkede tek bir vatandaş dahi aç ve açıkta kalmamalı, malum şu hayatta en büyük sorun açlık sorunudur, aç olan insana “hele az sabırlı ol, sana yardımcı oluruz” diyemezsin, ayrıca açıkta kalmak da sorundur. Öyleyse bu iki konuda da devletiyle milletiyle dez avantajlı vatandaşlarımızın yanında olmamaız lazım.
5-Kürt meselesi hal olacak,
Öyle ya da böyle Kürtler kendi özvatanlarında itilip kakıldırlar bazı gavur itler tarafından, neyse ki bu süreçte bazı iyileşmeler oldu bu defa da “siz de Türk olarak yaşayın” safsatası çıktı karşımıza, yahu ne dengesiz insanlar var, bir ırk yasa ve anayasalarla başka bir ırka mensup olabilir mi? Adalet ve huzur içinde, ülke bütünlüğü dahilinde yaşamak varken bu sorunu böyle örtbas eden kimselere ben adam demem.
6-Talim Terbiyemiz müfredat açısından resetlenecek,
Talim terbiyemiz Dilimizle, Dinimizle, Tarih ve Kültürümüzle barışık değil ama gel gör ki bu işin sorumlularının umurunda değil. Kim kimden korkuyor o da belli değil. Yahu müfredatını niye düzeltmiyorsunuz diye soran olunca da “hele az daha sabır” diyorlar.
7-Bu halk Din,Dil, Tarih ve Kürtürüyle barışık yaşayacaktır, sistemde bu değerlere uygun hale getirilecek.
Bu madde aslında hayatın mayasını oluşturmaktadır, zaten bu madde hayata geçerse diğer maddeler kendiliğinden tezahür ederler. Kemalist sistem bu maddeleri ihmal ettiği için akla hayale gelmeyen sıkıntılar bu diyarlarda yaşatılmıştır.
*15 Temmuz kıyamı gıdasını ezan, sala, tekbir, bayrak ve vatan gibi değerlerden aldı, ama hala anlamazlıktan gelen var.
Şimdi soruyorum neden bu iyileştirmeler yapılmıyor/yapılamıyor?
Ya da neden vatandaşlarımızın her ferdi benim gibi bu hakikatleri dert edip dillendirmiyor?
Bu kadar sıkıntılar karşısında el pençe durup bir çalışma ve çaba göstermeyen bir hükümet gerçekten hükumet midir?
İktidardan çok muhalefetin bu konuda sesini yükseltmesi gerekmiyor mu?
Bu ülkeye, bu millete yazık değil mi?
Milli Mücadele ruhu ile barışmak isteyen varsa buyur bu değerlerin etrafında kenetlenelim derim.
Müsaade edin büyük devlet olalım.
Vesselam