Geçen hafta HAK inisiyatifi Diyarbakır şubesi Baro’ya ait Tahir Elçi konferans salonunda bir panel düzenledi.
“Barışı Yeniden Konuşmak” temalı bu panelde yararlı paylaşımlar oldu, Sivil insanlar olarak devlete, hükümete yol göstermek için haktan, doğrudan yana sesimizi yükseltmemiz lazım dendi.
HAK inisiyatifi sözcüsü Reha Ruhavioğlu’nun konuşmasıyla panel başladı.
Ruhavioğlu, Hulfun fudul ile başlayıp Medine sözleşmesi ile devam eden, Veda hutbesi ile olgunlaşan insan hakları, Magna Carta ve benzeri evrensel İnsan Hakları normlarını da dikkate alarak HAK inisiyatifi çalışmalarını sürdürmektedir. Bu paneli de bu çerçevede yapmayı bir vazife biliyoruz dedi,
Dört panelistin konuşmacı olarak katkı verdiği bu panelde Kadınların bu yeni süreçte seslerini duyurmaları gerekliliği üzerinde duruldu. "Kürt Çatışmasının Çözümünde STK'ların Yeri", "Akil İnsanlar Deneyimine Bugünden Bakmak", "Dünya Deneyimleri Bize Ne söylüyor" konu başlıkları altında düzenlenen panelde, Akademisyenler Ayşe Betül Çelik ve Cuma Çiçek, Diyarbakır İnsan Hakları Okulu Üyesi Ümran Duran Yalın, Batman Eski vekili Mehmet Emin Ekmen 63 akil adamlardan biri olması hasebiyle o süreçte nelerin olup bittiği hakkında doyurucu bir verdi.
Yüz civarında nitelikli bir katılımcı kitlesinin katıldığı bu panel yeni bir başlangıç yapma adına kayda değer bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim.
Çözüm sürecinde muhafazakâr / mütedeyyin kesimin çalışmaları yeterince dile gelmeyince ben söz alıp bu konuda bir paylaşımda bulundum.
Özetle şöyle bir katkı yaptım;
“Hazirunu saygıyla selamlıyorum,
Ben yedi yıl çözüm sürecinde çalışan isimsiz bir vatandaşım. Mütedeyyin vatandaşlarımızın yaptığı onlarca çalışmadan dördünü paylaşmak isterim.
*2015 yılı 10 Ocak günü 724 dernek ve 56 alimin imzaladığı Lizüz otelde kamuoyuyla paylaşılan 18 maddelik beyanat,
*Aynı yılın Mart ayında 25 ilden 3500 derneğin 600 delege seçerek iki günlük çalışma sonucu ortaya koydukları 28 maddelik deklarasyon,
*2011 yılı Doğu Batı Kardeşlik Platformunun 51 ilden üçer delege ile 180 kişin katılımıyla Ankara-Pursuk Çalışma Bakanlığının Sosyal Tesislerinde iki günlük çalışma sonucu ortak kanaat ile oluşan ve “Ankara Buluşması” olarak adlandırılan 13 Maddelik sonuç belgesi,
*2012 yılı Mazlumder’in 12 maddelik İznik çalışmasının iki günlük çalıştay neticesi ile ortaya çıkan talepler.
Bu çalışmaların sadece birine dahi kulak verilseydi sonuç başka olurdu. Üstelik bu çalışmaların ürünleri hala elimizde duruyor, ama sesimizi istediğimiz düzeyde Devlete/Hükümete ulaştıramadık.
2013 yılı Mart 1-2-3 günleri arasında Türkiye küçük Millet Meclisleri(TkMM) olarak “Barış üçgeni” adı altında sırasıyla İzmir-Diyarbakır ve İstanbul’da bir çalışma yaptık.
Ben 5 dakika konuşmak için İzmir’e konuşmacı olarak gittim. Yararlı bazı sözleri kullanmak için çok düşündüm. Sonra dedim ki “biz muhasebesiz ve müzakeresiz bir süreç istiyoruz,
İş muhasebeye kalsa devletin işlediği binlerce suç var, hangi birinden özür diyecek?
Müzakereye gelince kim benim hakkımı benimle müzakere etme hakkına sahiptir, verin bana bir A4 kağıdı 7 maddelik talebim var, yasal ve anayasal düzeyde tanıyın bitti gitti.”
Yani kimse mütedeyyin vatandaşlarımızın çalışmalarını görmezlikten gelmesin fazlasıyla gayret ettiler. Ama devlet ile Örgüt arasında oluşan süreç bozuldu, zaten olmayacağı da kesin gibi gözüküyordu.
Çünkü bu barışta İlahi öğreti tanınmıyordu, İslam toplumunda seküler, ladini yaklaşımlarla huzur gelmez. Yani yabancı deneyimlerle bu ülkeye kalıcı bir barış gelmez. Bizim değerlerimiz huzurlu bir hayat yaşamamıza yeter de artar bence.
Ne dersiniz?
Eyüphan KAYA