Erkekler daha düne kadar hayatın bin bir türlü meşakkatine katlanarak çoluk çocuğunun rızkı için çalışıyordu; çift sürenler, amelelik yapanlar, başkasına rençperlik yapanlar… Doğrusu o günün kadını da evine barkına bağlıydı, çoluk çocuğuna bakıyordu. Evet zahmet çektiler ama bizim gibi şerefli, edepli, merhametli, onları sırtında taşıyabilecek evlatlar yetiştirdiler. Ne mutlu onlara
Şeytanı bir akıl kadınları sokağa çekmeye çalıştı, bunu yaparken sözüm ona özgürlük, eşitlik dediler, ama aslında moda ve kozmetik ürünlerle sırtında para kazanmak için bunu yaptılar. Sokağa çıkmayan bir bayan ne diye para harcasın moda diye bir derdi, kozmetik ürünleri almak için bir hayali olsun?
Moda diye önce kadınları mini eteklerle alttan açtılar, eteği yukarıya çeke çeke dört parmaklık ettiler, yetmedi üstünü açtılar, her geçen gün göğsünü teşhir ediyorlar, yetmedi göbeğini açtılar, şimdi de memelerinin etrafında dolaşıyorlar, “ben kadınım” diyen birisi bu kadar başkansının oyuncağı olur mu? Bu kadınlar aslında hal ve davranışlarıyla daima erkekleri taciz ediyorlar. Bunları hepsi de suç işliyor, daima günah kazanıyor!
Yetti mi yetmedi, kozmetik ürünler kadının yakasına yapıştı, makyaj, ruj, oje, manikür, pedikür. Bunu yapanlar var ya aslında kendine güvenmeyen kompleksli kimselerdir.
Böyle yaşayanlara bakın ya laik olduğunu söylüyor ki bu küfürdür, ya komünist olduğunu söylüyor o da küfürdür, ya da feminist olduğunu söylüyor o da yumuşak bir küfürdür. Bir Müslüman kadın bu kadar ucuz olamaz!
Bütün bunlar Allah’a isyanın ta kendileridir. Yüce Allah “cahiliye adetlerini adet edinmeyin” diye apaçık emir buyuruyor.
Yetmedi sözleşmelerle, yasalarla bu alandaki kadının özgürlüğünü dokunulmaz ettiler.
İstanbul sözleşmesi gereği, kadını uyaramazsınız, parasız bırakamazsınız, isterseniz de istediğiniz zaman eşinizi sevemezsiniz, eve yabancı bir erkek getirse dahi ona bağırıp çağıramazsınız, fiziki şiddete zaten sıra gelmeden sizi sokağa mahkum ederler! İşte kadın düşmanı kimseleri arıyorsanız bu sözleşmenin mimarlarına bakın, asıl karanlık akıl bunlar, bir de aval aval bakarak bu sözleşmeye imza atanlar kadını kadın olmaktan çıkardılar. Milyonu aşkın kadın erkeğiyle kavgalı, bir tarafı eksik yaşıyor.
Kadının mutfağındaki çalışması angarya, başkasının iş yerinde paspasçı olmayı hak saydılar,
Çocuklarının elbisesini yıkamayı bir haksızlık, patronun masasını silmesini marifet sandılar,
Kocasıyla helalinden yemek yemeyi kıskananlar, yabancı erkeleri sofrasında meze olmasına özgürlük dediler,
Anne olarak baş tacı olan anne birden fazla kimselerle yaşamasına yasak aşk dediler,
Kısacası sokaktaki hayvandan, ormandaki maymundan beter değersiz bir duruma düşürdüler.
Ne yazık ki kadınlar hala bunun farkında değildirler.
Kadının evinden dışarı çıkmaya teşvik eden ne kadar yol yöntem varsa hepsi de hayatın dengesini bozuyor, her geçen gün insanı cehenneme yaklaştırıyor, küfre götürüyor.
Bir defa bunların ajandasında İslam yok, iman yok, edep yok, haya yok… Ey kadınlar Allah aşkına ne zaman bunun farkına varacaksınız?
Hani biz Müslüman’dık?
Allah’ımız vardı, peygamberimiz vardı,
Kitabımız Kur’anı Kerimdi,
Biz Çanakkale’de şehit düşen Mehmet ile Memonun torunlarıydık, hangi gerekçeyle İngiliz maskarası olduk/oluyoruz? Yazık günah değil mi?
Unutmayın ebedi hayat var,
Hesap var, kitap var,
Cennet var, cehennem var
İnsanoğlu bu dünyaya öylesine gönderilmemiş,
Kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır, nikah akdi ile aile olur, insan gibi edep ve iffet ölçüleri içinde yaşarlar, binde bir ayrılmak durumunda kalsalar da yüce Mevlam o yolu da kapatmamıştır. Ama ayrılsalar da birbirine düşman olmazlar/olmamalıdırlar.
Nokta!