Fi tarihte Fatih Sultan Mehmet Han bir kutunun içine kertenkele koyup bir kısım ulemayı imtihan etmek amacıyla Topkapı sarayına çağırır, zahiri ilme sahip kimseler kendimce akıl yürüterek muhtelif cevaplar verirler, Alim olduğu kadar Tasavvuf ehli de olan Aziz Mahmut Hudai diyor ki; “Hunkarım nasıl ki dışarıda vatandaşın odunsuz kaldığını bilmiyorsanız, ben de o kutuda ne olduğunu bilemem, ama kutuya bir at da sığar bir kertenkele de” kutu padişahın elinden düşer ve kertenkele içinden çıkar.
Kıssadan hisse olarak şu ders alınabilir; cumhurbaşkanımızdan bazı durumlar gizleniyor. Benim gibi onlarca/yüzlerce sağduyu sahibi vatandaşların sesi Külliyeye ulaşamıyor. Gidenlerin çoğu da ya boğazında konuşuyorlar ya da “evet efendim, evet efendim” diyerek Cumhurbaşkanına şirin görünmeye çalışıyorlar.
Açık bir örnek veriyorum Adalet Bakanlığının 47 kişilik seçkin ilim adamlarından oluşan bir heyeti var, bu heyet aralarında bir temsilci seçerek vekaleten cumhurbaşkanı ile görüşmesini isterler. Bu seçkin şahıs bir çok engeli aşarak son bir kişinin müsaadesine kalıyor ki o da izin verirse artık Cumhurbaşkanımızın huzuruna çıkacak.
Bu son kişi o muteber hocamıza soruyor; Cumhurbaşkanına ne diyeceksiniz?
O da diyor ki; ben seninle görüşmeye gelmedim ki, ne dersem kendisiyle paylaşırım.
Bunun üzerine görüşmesine müsaade edilmiyor. İşte bu tür insanlar Vatandaş ile Külliye arasında bir duvar örüyorlar, bunları oralardan kovmak lazım. Belki de Adalet Bakanlığının o 47 kişilik seçkin komisyoununu temsilen giden hocamız çok yararlı şeyler söyleyecekti ve ülke olarak, millet olarak bu gün onun rahatlığını yaşayacaktık.
Şimdi soruyorum bu hocamız hem kendisi hem temsil ettiği komisyom açısından Cumhurbaşkanı ile görüşmeye uygun değilse kim uygundur?
Bu yazımda yine kendi alanında öncü olan üç kişiden bahs edeceğim, belki Cumhurbaşkanımız üçüsüyle de görüşür de ülkemiz çok yönlü bir nefes alır.
Bunlardan bir İktisat Hareketi sözcüsü Yunus Ekşi’dir, söylecekleri ilk etatpta birilerine ekşi gelebilir, ama onu tanıdığım ve bildiğim kadarıyla paylaşacakları ülkenin iktisadi sorunlarının çözümüne katkı verceğine inanıyorum.
İkincisi Marmara Sanaiciler ve İş Adamları Deneği(MARSİAD) Başkanı Bahri Odabaş’tır. Yatırıma dönük makul bir projesi var; 5 Milyonluk istihdam vaadediyor, 200 Milyar ihracat.
Üçüncüsü de “Geleneksel Yöntemlerle Kürt Sorununu Çözme Hareketi Sözcüsü” Yahya Munis’tir.
Uzun zamandır bu alnda çalışmalarını yürütüyor ve bu konuda ciddi bir birikime sahiptir. 40’ı sulh ve selametten yana olan Aşiret reisi olmak üzere elinde 82 kişilik duyarlı bir liste var, sorunun çözümü için kayda değer bir mesafe almış.
Ona göre, “büyükler barışırsa küçükler edebinde durur” bu Kürt halkı arasında önemli bir değerdir.
Buyurun bu üç kişiyi aynı anda ya da farklı farklı zamanlarda kabul edin, ekonomik açıdan rahatlama, yatırım bakımından bu fırsatı değerlendirme ve Kürt meselesi bakımından sorunun çözümünü kolaylaştırıcı bir yol/yordam elimize geçer.
Bu gün; dosdoğru şeyler, amasız/fakarsız ifadeler, hakk olanı dillendirme günüdür.
Duyarlı bir vatandaş olarak yazdığım bu yazı bakalım bu defa nerelere takılacak?
Şu vatandaş ile külliye arasında engel oluşturan her kim varsa FETÖ’den daha tehlikeli insanlardır, benden söylemesi.
Haydi kolay gelsin.