Sultan Abdülhamid’i tahtan indiren Jön Türkler, İttihat ve Teraki Partisinin öncülüğünde bu güne kadar Türkçülüğün arkasına sığınarak bu milletin bu memleketin başına neler getirdiklerini düşünün ve kendinize gelin! gelin ki bu oyunu beraber bozalım, ben bir sıkıntı hissediyorum! Baksanıza çağımızın Abdulhamidi olan Cumhurbaşkanımız etrafında nasıl da dolanıyorlar.
Türkiye cumhuriyetinin birinci Meclisi, hürriyet ve huzura endeksli olarak dualarla açılmış, Anadolu’nun kahraman ruhu, inanç, kültür ve değerleri de meclise yansımıştı, 1921 anayasasının birleştirici özelliği de vekillerin babayiğitliğinden kaynaklanıyordu. Ne yazık ki haksız yere ve usulsüz dağıtılan meclis, yeniden oluşunca 180 derecelik bir dönüşle insanımızın huzur ve mutluluğu, inanç ve kültürü, dinini görmezlikten geldi, bunu yaparken de Türk ve Türkçülük kavramı ile Türk vatandaşlarımızı yanına çekerek yaptılar.
Neymiş efendim;
Bir Türk dünyaya bedeldir,
Ne mutlu Türküm diyene,
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur(Kimse demedi ki 1071’de Malazgirt meydan muharebesinden beri bizimle kol kola olan Kürtler var),
Her Türk asker doğar…
Ne ayıp, ne ayıp! bu tür sloganlar kompleksli kimselere aittir.
Ondan sonra 10 yılda bir darbe, askeri müdahalede bulunup, meclise, hükümete ayar verildi. İşin kötü tarafı bu “zındıka komitesin” ateş idare merkezi hep ülke dışında olduğunu görüyoruz.
Öz vatanlarında Kürt vatandaşlarımıza ve mütedeyyin insanlarımıza envai türlü sıkıntılar yaşatıldı.Öz vatanımızda yetim kalmıştık, özellikle milli şef/tek partili dönemde. Devletin tüm kademeleri küfrün değerleriyle motive ettiler, öyle oldu ki bir devlet memurunun namaz kılması dahi insanı hayrete düşürüyordu.
Devleti öyle yapılandırdılar ki, milletin mayasını öyle bozdular ki, Merhum Uğur Mumcunun ifadesiyle,
Türk ne demektir, Türk vatandaşı Kimdir?sorusuna şu cevap verilmek durumuna geldi;
Türk vatandaşı;
*İsviçre medeni kanununa göre evlenen,
*İtalya ceza yasasına göre cezalandırılan,
*Alman ceza muhakemesi usulüne göre yargılanan,
*Fransız idare hukukuna göre idare edilen
*İslam hukukuna göre gömülen kişidir.
Ey vatandaşlarım siz ne zamana kadar bu zulme karşı sessiz kalacaksınız? Böyle yaşayan bir Türk varsa ne yazar, yoksa ne yazar. Çünkü bu nitelikteki kişi artık Türk değildir, hele hele Kürt hiç değildir. Olsa olsa üçün kalite bir gavurdur.
Hele bir düşünün Anadolu kırsalında yetişen o kınalı koçlar olmasa bu memleket uğruna kim şahadeti göze alır?
Devleti keyfi bir idare tarzına göre, şekillendirip halka üstten bakan bu zihniyet, yeri geldi;
*Adnan Menderes ve arkadaşlarını idam etti, bu vesile ile halka gözdağı verildi,
*1980 darbesini yaptı ve sonrası oluşturulan anayasa hala başımıza bela,
*28 Şubat müdahalesiyle Türkiye Cumhuriyeti Başbakan 9 saat esir alındı,
*Yeminle söylüyorum Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülke yönetimine bir ayar verilmeseydi, bu ülke çoktan bölünmüştü. Hep birlikte rezil olacaktık. Üç beş zibidi dışında hepimiz dizimize vuracaktık, yanı başımızdaki Suriye’nin durumunu görüyorsunuz.
Demem o ki gelin el birliği iş birliği ile ülkemize sahip çıkalım, yeni bir ana yasa yapalım, bu anayasayı Türk kavramına değil, Türkiye kavramına ve vatandaşlık kavramına endeksli hazırlayalım. Ecdadımız boşuna adını Türkiye Cumhuriyeti koymamışlar.
Mesela hiç sordunuz mu? Kim ne hakla “anayasanın ilk dört maddesi değişikliği teklif dahi edilemez”, diye maddeler koyuyor? Değişmesi gerekeni var, değişmeyeni var, hem onlar kim oluyor ki milleti zapt u rapt altına alma görevini kendinde buluyorlar.
Yeni anayasamızda;
Devletimiz İslam dinini kanunen tanısın, tıpkı birinci meclis gibi, Hele bir düşünün devlet bizim din bizim, devletimiz niye dinimize sırt çevirmiş?
Kur’an-ı Kerime aykırı yasalarımız olmasın; Kumarın, Zinanın, Faizin kime faydası olmuş %3-5 zengin dışında. Hem yatırım varken parayı faize yatırmak akıl karı değildir.
Kemalist sistemin sıkıntılarından tamamen kurtulalım,
Mili Bayramlarda heykellerin önünde yapılan törenlere, selam duruşlara son verilsin,
Anıtkabir müze olarak kalsın, ama devlet erkanı belli günlerde resmi görev icabı mozeleye tekmil vermesin.
Avrupa ve BM sözleşmelerinden bir an evvel kurtulalım diye düşünüyorum. Hele ki özellikle İstanbul sözleşmesi. Bu sözleşme Aile yapımızı zedeliyor, Anne Baba rolünü tanımıyor, Baba evlat arasını açıyor, eş cinselliği şemsiye altına alıyor, kadın erkeği karşı karşıya getiriyor, İnanç ve Kültürümüzü tanımıyor, hayata verdiği sıkıntılar saymakla bitmez.
Maalesef latince alfabeyi artık bırakamayız, ama Osmanlıcayı da çocuklarımıza öğretelim, öyle ki yeni nesil tarihini yabancılardan öğrenmesin.
Birileri Laiklik ve Kemalist sistemin arkasına sığınarak bu ülkede sıkıntı oluşturuyor, artık bu zındıka komitesinden kurtulalım.
Şimdi tutturmuşlar yine Türkçülük ve Atatürkçülük üzerinde yine bu ülkenin huzurunu kaçırmaya çalışıyorlar, bunlara ancak Türk vatandaşlarımız dur diyebilir. Bir hakikatte şu ki bunların kahır ekseriyeti Türk değildir. Gelin Kürdüyle Türküyle diğer unsurları içeren vatandaşlarımızla kol kola girelim ve ülkemizin huzurunu kaçıran, başkasının hesabına hava atan vatan hainlerine ve insanlık düşmanı kimselere “dur” diyelim.
Covid-19’dan sonra böyle radikal bir hamle yapmazsak, yeni Corona virüsler bizi bekliyor, o da laf mı cehennem bizi bekliyor olacak!
Allah bu memleketim bu milletin sonunu hayreylesin!