Herkesin müttefik olduğu bir mevzu şudur ki; Ak Parti birinci yarı ömründe şahsına muhasır özeliklere sahip bir partiyken, zaman içinde ensesi kalın kimselerin içine nüfuz etmesiyle AKP’leşti.
Köşe başlarını alan bu zevzek herifler, oturmuşlar AK Partinin kimi koltuklarında AK partilileri partiden uzaklaştırdıkları gibi her geçen gün partiyi tanınmaz hale getirdiler.
Diyarbakır İl Başkanlarından Abdurrahman Kurt için bir komisyon marifetiyle 15 maddelik bir çalışma tarzı hazırlayıp verdik, o zaman çoğunu bir bir uygularken, 2015-17 yılları arasında İl Başkan Danışmanlığını yaptığımda 10 maddelik bir çalışma usulümüz vardı, 2 yılda iki madde de patinaj yaptık, çalışmamıza fırsat verilmedi, ben tepki olarak Danışmanlıktan istifa ettim.
Ak Partinin getirdiği ilklerden birisi de Siyaset Akademisidir. Her yıl olmasa da zaman zaman açıp insan yetiştirmeye yönelik çalışmalar yapardı.Partili olsun olmasın yetişen nitelikli insan siyasete bir değer bir kazanımdı.
2008 yılında Diyarbakır’da yüzlerce kişi müracaat etmişti, 150 kişi belli kriterlere göre seçildi ve derslerimize gelen hocalardan çok faydalı bilgiler aldık. Ben sınıfın yarı dolu olduğunu dahi hatırlamıyorum. Devam nerdeyse %80-90’lar düzeyindeydi.
O zaman partinin kapanma durumu da vardı, bazıları sağa sola kaçma planı yaparken, biz Akademiye giderek partiye psikolojik, lojistik destek vermiştik. Birileri unutsa da ben çok önemsiyorum;11 kişilik anayasa mahkemesi üyelerinin beşi aleyh, beşi lehine oy kullanmış partinin kapaması bir oya bakıyordu o oy da mahkeme başkanıydı. AYM Başkanı Haşim Kılıç kapanmamasından yana oy kullandı ve ülkemizin önünü açtı.
Tabi o gün bu gündür bazen yılda bir, bazen iki dönem Siyaset Akademisi açılıyor, ama son yıllarda ilk yılların özelliğinden yoksun bir akademi olarak kağıt üzerinde açılıyor, Diyarbakır’da gördüğüm kadarıyla.
Ben 17.dönem Siyaset Akademisi Koordinatörü olarak görev yaptım. Kayıt süresi kapandı bizde sadece 35 kayıt var, sebebi de il-ilçe teşkilatları kayıt oluyoruz deyip kayda gelmemeleri olmuştu.
Ar-Ge Birim başkanı, açmayalım dedi, ben bunu açmamak bir kusurdur, ne edip edip bunu açmamız lazım dedim ve dışarıdan STK yönetimlerinden kayıt alarak bir ay gibi bir zarfta 120’i kaydı aldık.
Derseler başladı, toplamda 30 Hoca Genel Merkez tarafından görevlendirildi. Her biri diğerinden kaliteli kimselerdi.
Devam-Devamsızlık ayarını tutturamıyorduk. Yetkili etkili bir varsa salon doluyor, yoksa birinci dersin bitimine 10 dakika kala gelen, ikinci dersi de imzalayıp kaçan birçok teşkilat mensubu vardı. Ar-Ge Başkan ve Başkan yardımcısı başta olmak üzere 8-10 kişi de ücretsiz kayıt olmuş. Ayrıca bu ücretsiz kayıt olanlar derse de devam etmiyorlardı.
Sınav günü kitapçıklar dağıtıldıktan sonra binayı terk ettim, çünkü kopya çekileceğini biliyordum. Maalesef öyle de oldu, tabi 60 saatin 6 saatine bile gelmeyen kimi il yürütme kurulu üyeleri ve diğer teşkilat mensupları ne biliyorlar ki, sınavda ne cevap versinler?
Ankara’dan gelen Ar-Ge Başkan Yardımcısı da aynı kafadan maalesef.
Ben sorumluluğumu bilen bir eğitimci edasıyla derslere ful devam ederek tüm dersleri haberleştirip, 16 gün Ak Partiyi Diyarbakır Özgürhaber gazetesine manşet yaptım.Bu konuda seve seve bu imkanı bize veren gazetenin genel yayın yönetmeni Engin Öztürk’e teşekkür ederim.
Bir gün basına bir kahvaltı veriliyormuş, bir de ne göreyim 16 gün Ak Partinin Siyaset Akademisi çalışmasını manşete taşıyan gazetenin mensupları kahvaltıya davet edilmemiş, ne dolaplar dönüyor, gerisini siz düşünün.
O günün sorumlu/sorumsuz adamı birilerinin katkılarıyla ilçe başkanı oldu. Onun gittiği ilçede yetersiz başkanlık yapan, başarısız kişi de aynı kişinin desteğiyle il yönetim kurulu üyesi oldu.
Peki bu partiden ne beklersiniz, bu akademiden ne beklersiniz?
Öyle olmuş ki bazen alkol içen, ayran içene “Allah’tan kork” diyor.
Eskiden çoğu bilgi/yetiştirme niyetiyle Siyaset Akademisine gelirken, şimdi gelen, “Bu akademiye gelsem bana ne faydası var? Bu sertifika ne işe yarıyor?, benim 3-5 sertifikam var” Diyor.
Kısacası günah yerinde durmaz, işlendikçe büyür, büyüdükçe kokar bazıları o kokuya bulaşa bulaşa artık his etmez, ama temiz insanlar da o kokunun sağında solunda geçmezler/geçemezler.
Yani, biz Akademi açtık, bu kadar insan yetiştirdik, iddiaları eskidendi bununla kendimizi aldatamayalım, demek istediğim bu. Şunu da söylemeden edemiyorum, Ak partinin en büyük kırılma noktası 3 dönemden sonra görev almama kuralına bir “hileyi şeriyye” getirerek aynı adamlara kapıyı kapatmaması oldu galiba. Diyarbakır’da Ak Partiye sıkıntı veren kişi de o gruptandır.
Siyasete ihtiyacı kalmamış, prestij peşinde, benim dediğim olsun da başarı gelir gelmez umurunda değildir.
Kısacası ne Ak parti eski ak partidir, ne de Siyaset Akademisi eski kalitededir.
Telafisi var mı var? Onu da Genel merkez düşünsün. AKP’lilerin benim gibi insanlara ihtiyacı yok, çünkü biz farklı dünyanın insanlarıyız.
Ya Allah deyip kendimize gelme zamanıdır, bu ülkeye yazık oluyor. Pansuman tedbirlerle vakit öldürme gibi bir lüksümüz yok.
Selam ve selametle kalın.