İmanla müşerref olan ABD’li Yazar Nejla Kepler’e program sunucusu diyor ki; “Biz güller içinde olduğumuz için gülleri pek fark etmiyoruz, siz dışarıdan gülleri fark ettiniz, bu yeni hayat tarzını nasıl buluyorsunuz?” Nejla hanım verdiği cevap çok düşündürücü; “siz gülleri fark etmediğiniz gibi, bir de güllere basıyorsunuz, böyle giderse Batı gibi batacaksınız”
Allah iksinden de razı olsun, herhalde şu anda düştüğümüz gaflet halini bundan daha iyi anlatan örnek olamaz.
Çanakkale ruhu ile müdafaa edilen, şehitler kanı ile sulanıp hayat bulan bu memlekette gül avına çıkmışız, nerede bir gül varsa ayaklar altına almayı marifet bilmişiz, sistemimizi laiklik adı altında tüm İslami değerlerden soyutlamışız, şu günlerde konuşulan anayasa değişikliğine dahi “Devlet din esaslarına dayalı yönetilemez” ifadesini açıktan açığa söyliyenlerimiz var. Yazıklar olsun, kim kimden korkuyor, kim kime kendini beğendirmek için çaba sarf ediyor anlamakta zorlanıyoruz.
Bakalım ne güllere basmışız?
Fakiri daha fakir, zengini daha da zengin eden Faize devam ruhsatı vermişiz, bir gülü basın gitsin,
Alın teri, ele emeğini değerden düşüren, aileleri dağıtan, cinnet ve cinayetlere neden olan kumara devam, bir gülü daha basın gitsin.
Kötülüklerin annesi olan içkiyi içmeye devam, garantisi devletten, bir gülü daha basın gitsin,
İnsanın değerini iki kuruş eden ve kadının onurunu yerle bir eden zinaya devam, bir gülü daha basın gitsin,
Adam öldüren katili ceza evine koy besle, kısasa gerek yok, bir gülü daha basın gitsin.
İslam yalan söyleyen kimselere yazıklar olsun! dediği halde yalanı normal konuşmanın arasına kattınız.
İsrafta aşırılığa kaçtık, anne, baba, akraba ve komşuluk hakkını unuttuk, insanlığa, diğer canlılara ve genel olarak çevreye karşı olan vazifelerimizi unuttuk, kısacası İslam bahçesinde nerede bir gül bulduysak bastık, unutmayın böyle giderse biz de Batı gibi batacaksınız.
İnsanoğlu sosyal bir varlıktır, isterse iki kere düşünür, tövbe istiğfar eder, kendine gelir, bahçedeki gülleri bakıma tabi tutar, Rabbı ile barışık bir hayata merhaba diyebilir.
Biz kötülükte zirve yaptık, tüm günahların işlemesini özgürlük kavramı içine alıp kişilerin günah işleme hakkını yasal güvence altına aldık, bundan daha büyük bir felaket olur mu?
103 yıl önce kurulan bu cumhuriyet Mollalar, Şeyhler ve Dervişlerin katkılarıyla İslam Cumhuriyeti olarak kuruldu, ancak zaman içinde alafıranga menşeli yasalarla İslam bahçesinin güllerini basan bir sistem kuruldu, bir de bu sistemin tarzına uygun nesiller yetiştirdik, derken biz biz olmaktan çıktık.
Durum bu, isterseniz böyle devam edin, isterseniz aslınıza dönün. Bir gerçek var ki hepimiz öleceğiz, 124 bin peygamber, 313 Resul ve 5 ulülazm peygamberin, o sadık insanların haber verdiği bir mahşer günü olacak ve biz yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz.
Tercih bizim, Allah sonumuzu hayr eylesin, amin demeniz dileğiyle.