Bir insan dışarıda sıkıntılı olsa da evinde, yuvasında, biricik eşinin yanında oturduğunda mutluysa hayatın sıkıntıları o insan için gelip geçicidir.
Bu sıkıntılı süreçte Asiye Dilipak hanımefendinin eşinin yanında durması takdire şayandır, hele ki yüce Allah’a hak adına kendilerine yapılan haksızlıkları arz etme yüzünün olması manen güçlü ve dimdik ayakta olmasının işaretidir.
Tekasür suresinde “Çokluk sizi helake götürmüş…” ayeti sağımızda solumuzda birçok insanı göz göre göre helak ediyor, ne yazık ki kendileri üzerine almıyorlar.
Mal çokluğu, makam çokluğu, bazen o denizden damla misali olan sözüm ona bilgi çokluğu, bazen de güç kuvvet, nüfuz çokluğu insanın ayağını kaydırabiliyor.
Kimisinde kibir, kimisini çevresinden kopma, kimisini ibadetten soğutma.. Olarak tezahür ediyor. Unutmayalım iman aynen oruç ibadeti gibidir, nasıl ki akşam ezanına 10 dakika kala bir şey yer, içerseniz orucunuz bozuluyorsa, aynen öyle de sekerat anına 10 dakika kala maazallah imanınız gidebilir.
Eğer hayatınızın birçok noktasında Allah’ı unutursanız iman üzeri ölmeniz çok zordur, çünkü nasıl yaşıyorsanız öyle de öleceksiniz.
Bu gün İstanbul Sözleşmesini alkışlarsanız sekerat anında da şeytanlar sizi alkışlar, unutmayın!
Asiye Dilipak Ablanın Abdurrahman Abimizin arkasında durması önemli bir tavırdır, yükünü yarı yarıya hafifletir diye düşünüyorum. Kendi başına bir dünya olan Dilipak psikolojik olarak etkilense de sonunda haklı olarak bu davadan galip çıkacağına inanıyorum. Çünkü “hak yücedir, hakkın üstüne çıkılamaz”, çıkmaya çalışanlar da bir gün tepetaklak olurlar.
Dilipak ne demişti?
Eşcinsellere fahişe, onların tarafında duranlara, destek veren kimseler de türevleri demişti. Birileri bunu sağa sola çekse de bu ifade yerinde bir vurguydu.
İstanbul Sözleşmesinin arkasında duranlara bir bakalım,
Laik, seküler, solcu bir kesim kimseler,
Feminist olarak kendini tanıtan aile düşmanları dernekler,
Eşcinseller ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kadın erkeği birbirine düşüren insanlık düşmanları,
Tabipler Birliği, Belediyeler Birliği, Barolar birliği, Kimi iş çevreleri, dikkat ediyor musunuz hiç alakası olmayan bu sözleşme etrafında nasıl da kenetleniyorlar.
Peki bu sözleşmeye bu hayranlık nerden geliyor?
İslami değerlere karşı olan hınçlarından geliyor,
Namus anlayışının kendilerine manevra alanlarını daralttığından geliyor,
Kur’anı Kerim’in hayatın edepsizliklerine müsaade etmediğinden geliyor,
Kimi AB fonundan gelen projelerin kabulü kolaylığından dolayı bu sapkın kimselerin arkasında duruyorlar.
Dilipakların derdi nedir peki?
Aile yapımız bozulmasın, özümüz kaybolmasın, millet olma özelliğimiz yaşasın istiyorlar,
Bir baba kızına, bir abi bacısına nasihat edebilsin istiyorlar,
Eşcinsel komşularımız olmasın, gelinimiz olmasın istiyorlar,
Kocası dışında başka bir erkeği eve alan bir kadını koruma adına polis gelip kocayı evden uzaklaştırıp “buyur eğlenmenize bakın” denmesin istiyorlar,
Kadın anne özelliğini kaybedip, üç kuruş kazanç için sokak kedisine dönüşmesin; evinin direği, eşinin yarı, evin yadigârı olsun istiyorlar,
Kadın erkek eş olarak aralarında bir sorun çıktıysa aile huzurunun tesisi için büyüklerin nasihatleri doğrultusunda sıkıntıları giderilsin istiyorlar,
İşte Dilipak’a dava açanlar galiba bundan rahatsız olacaklar ki 500 BİN gibi yüklü bir tazminat talebiyle dava açtılar, Ak Parti kadın kolları iktidar dönemlerinin en büyük kabahatini işlediler. Aktif bir Ak Partili olarak ben bunlara hakkımı helal etmem.
Unutmayın birileri adaletin sarsıldığını söyle de hala yargı mekanizmasında Hâkimler vardır.
Ayrıca Abdurrahman Dilipak’ın boyu uzundur, herkesin eli kulağına ulaşmaz.
Ona dua eden sessiz milyonlar var, bunların kahır ekseriyeti de Ak Partilidirler,
Tabi ki bu haklı durumda dahi bu kadar yüksek bir meblağ ile Dilipak hakkında dava açılması, muhterem eşi Asiye Dilipak hanım efendiyi üzmüştür, böyle bir durumda da insan haklı olarak dostlarından bir geçmiş olsun telefonu, ya da ziyaretini bekler.
Asiye Dilipak kimi eski dost ve ahbaplarından bir hal hatır somayı beklediği halde kimseden ses çıkmayınca bir mektupla yüce Allah’a arzu halde bulunası çok manidar.
Bu derce kendini Rabbına yakın hissetmesi de şahsı manevisinin yüceliğine işrettir.
Dolayısıyla Asiye Dilipak Ablayı tebrik ediyorum.
İşte ev hanımı, işte anne, işte Anadolu kadını diyorum.
Selam ve dua ile.