Diyanet İşleri Başkanımız Prof.Dr. Ali Erbaş hoca işine bakıyor, her ne kadar yolda yürürken kimi köpeklerin havlasına maruz kalsa da, kimi laikliği din olarak kabul eden kimselerin eleştrisine hedef olsa da, kimi radikal kimseler tarafında eleştirilse de onların seviyesine inip, muhatap kabul etmiyor, onlarla uğraşıp zamanını boşa harcamıyor, metanet içinde yoluna devam ediyor.
Benim gözlemlerime göre;
Mütevazidir,
Enerjik ve aktiftir,
Madeni cesareti var,
Polemik yapmıyor,
Söz ve davranışlarıyla İslam’a bir sıkıntı oluşturduğunu da duymadım/görmedim..
ÖNDER kurultayında da, Dicle üniversitesinde de, ASRİKA kongrelerinde de konuşunca icap ettiği gibi konuşuyor, bulunduğu ortama bir değer katıyor.
Eski Diyanet Reisimiz Prof.Dr.Mehmet Görmez hoca görevden ayrılınca doğrusu epey üzülmüştük, ama galiba Ali Erbaş hoca bu sürece daha uygun bir Başkan, aralarındaki farkı anlatır mısınız? derseniz doğrsu, Görmez hocanın merdese tahsili ve mizac farkı var, o kadar.
Erbaş hocamız İslam’ın temel değerlerinden taviz vermiyor, sulandırılmasına müsaade etmiyor.
Hakkı hakikatı dikleşmeden dik durarak anlatıyor,
İslam’a karşı olan hal ve davranışlar karşısında düzgün bir duruşu var,
Aile konusunda özel bir hassiyete sahibitir,
İslamın evrensel bir mesaj taşıdığına inadığı gibi, o şekilde de dillendiiryor.
23 Nisan 2020’de Ankara Haci Bayram-ı veli camisinde okuduğu hutbe ile İslam’ı özetlemişti, Türkiye Aile Meclisi olarak kendisine bir “Şükran Plaketi” vermeyi kararlaştırmıştık, Diyarbakır’da vermek nasip oldu.
Konfederal İslam Devleti çalışmalarına ciddi katkıları var,
Müslüman olarak asıl sorunumuzun İslamı yeterince yaşamamak olduğuna her fırsatta vurguda bulunuyor,
Ayrıca bu süreçte genelde içerik itibariyle hutbeler de dolu dolu maşaallah, Geçen sene Mayıs ayının son Cuma hutbesi Diyabakır’ın fethini işlediği halde bu sene sadece İstanbul fethinden bahsetmesi de bir eksiklikti, acaba bir önceki hutbeden dolayı kendisine ırıçı kesinden bir uyarı mı geldi, orasını bilemem.
Kısacası hangi açıdan baklılırsa iyi bir insan, iyi bir din adamı, iyi bir Diyanet Reisi olduğunu söyleyebilriz.
Yassıadada da, Ayasofyada da, Külliyede de protokolün en önünde olması ve yaptığı dualarla katılımcıların dikkatini çekmesi de ayrı bir güzellik arz eder. Buna güzel hale fırsat veren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da teşekkür etmek vacip olsa gerek. Hani yüce Allah buyuruyor “sizin dualarınız olmazsa Allah sizi ne yapsın” her halde duanın önemini bu ayetten daha veciz anlatmak mümkün olmasa gerek.
Anakara barosu hakkında suç duyurusu bulunduğu halde,
Ne Haci bayramı veli hutbesi için,
Ne ayasofya vazı için hadiseyi politize edecek bir beyanat vermedi, ama doğru olanı da yapmaya devam ediyor.
Ben tarzını tavrını beğeniyorum, Allah kendisinden razı olsun.Bu münasebetle Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş hocayı tebrik ediyor, başarısının devamını diliyorum.
Diyanet mensupları/din adamları kardeşlerimize sesleniyorum, ne olur Allah için her gün en az bir insanın iş yerine ya da evine konuk olun, İslamı tebliğ edin. Öyle ki belli bir süre sonra gitmediğiniz iş yeri, çalmadığınız kapı, tebliğ götürmediğiniz kimse kalmasın.
Tebliğinizi yaparken de “Fatiha” konulu bir sohbet edin yeter.
“Fatiha suresi bu kitabın anasıdır” diyerek Fatihanın önemine vurguda bulunan Resul-i ekremin hadis-i şerifi gereği fatihayı bilsek, okusak, namazlarımızı fatihalarla ihya etsek, hayatımızı fatihaya göre dengelesek gerisi kendiliğinden gelir, evelallah.
Vesselam.