Boşuna dememişler; “her şeyin başı sağlık”, çünkü sağlık olmadığı zaman siz bir varlık gösteremiyorsunuz.
Yemeğiniz var; yiyemiyorsunuz,
Arabanız var; binemiyorsunuz,
İmanınız var; gereğini yapamıyorsunuz,
Şükür ve hamd ederek Allah’tan şifa bekliyorsunuz, o kadar.
İşte böyle bir musibetle baş başa kaldığınız sürece size yapılan bir ziyaret, gönderilen bir selam ve özellikle sağlık sektöründe çalışan personelin ilgisi ve devletin verdiği imkan insana bir moral, hayata bağlılıkta bir vesile oluyor.
Babam 89 yaşında muhterem bir zat, covid hastalığına yakalandı, Dicle Üniversitesi aciline götürdük, teşhis sonrası yoğun bakıma alındı.
Benim daha önce planlanmış il dışı bir görevim vardı, ikinci gün sabah namazından sonra onu ziyaret edip, yola çıktık. Hayat bu, hastanız olsa da hayatın çarkı dönüyor.
Tabi aklım babamda kaldı, üç gün sonra gece şafakla geldik sabah namazı sonrası birkaç saat yattım ve alelacele hastaneye vardım, özür dileyerek mazeretimi babama arz ettim, sağ olsun anlayışlı bir insandır, makul karşıladı ve ben bir “oh” çektim.
Babamın o günkü nöbetçi doktoru Hazal hanım adında bir hanim efendiydi, saat 12 sularında kemal-i edeple bir o kadar da samimiyetle hastamın durumu hakkında beni aydınlattı, bir süre babamın başında durdum, ben hem hastalık geçirmiştim, hem de iki aşı olmuştum dolayısıyla dikkatli olmam şartıyla müsaade edilmişti, yoğun bakım personeli hevesle, ilgiyle hastalara bakıyor, hizmette kusur etmiyorlardı.
Hastanın bir ara terlendiğini söyledim, iki orta yaşlı personel hastaya moral de vererek hemen müdahale ettiler, hemen nevresimleri değiştirdiler, birinin ismini sordum Hacı Ali dedi, diğerini soramadım ama hastama olan ilgisi beni ziyadesiyle memnun etti, bir yanda hastaya hizmet ederken, diğer açıdan da konuşarak hastaya moral veriyorlardı.
Servisin diğer elemanları da öyle, bir şey sorduğunuz zaman ikna edici cevap veriyor, hasta için varsa bir isteğiniz hemen yerine getiriyorlardı.
Sonradan hastanın durumunda düzelme oldu, kliniğe aldık, oradaki orta yaşlı bir hemşire öyle ilgi gösterdi ki benim moralim hit yaptı.
Hasta taşıcıya dedi ki; “sen niye hastayı yatağıyla birlikte getirmedin, sedyeye aldığınızda yaşlı amca şimdi rahatsız olmuştur” ayrıca hasta babama dokunarak “şeker dedem, iyisin iyi “ demez mi?
İkinci gün babamı yoğun bakıma ilk gün kabul eden doktor geldi; “Abdurrahman amca, bak nasıl durumun düzeldi, ilk geldiğinde durumun kötüydü, ama şimdi iyi” bunun üzeri babam ona dua etti ve helâllik istedi.
Malum korona hastalığı için kardiyoloji de yer ayırmışlar, temizliği, personelin iletişimi, tedavi tarzı her açıdan “beşer olma itibariyle” o kadar olur. Başarılarının devamını diliyorum.
Ayrıca sağlık alanındaki bu hizmet imkanından dolayı devlete-hükümete de teşekkürlerimi sunuyorum.
Keşke devletin diğer kurumları da sağlık sektörü gibi çalışsalardı.
Bu ara bir sorunun da farkına vardık; Taşeron işçilerinin durumunda muğlaklık var, ücret açısından mağduriyet yaşıyorlar, aynı işi yaptıkları halde hemen hemen iki bin lira maaş farkı varmış, bu haksızlığın da bir an evvel giderilmesinde fayda var.
Bir ara aynı işi yapan işçi ve memur arasında maaş açısında bir sıkıntı yaşanıyordu, şimdi de tam tersi memur daha fazla alıyor, bu dengesizliğin giderilmesini de bekliyoruz.
O günleri de görmek dileğiyle, her kademedeki sağlık personelini tebrik ediyor, teşekkür ve dualarımı iletiyorum.
Sağlık çalışanlarının hakkı parayla ödenmez, kendilerine de sağlık sıhhat diliyorum.
Vesselam.