Elbetteki devletin var olan tüm kurumları vatandaşa hizmet için vardır, ancak bir kurum var ki vatandaş her sorununu ona arz edebilir, o kurum Belediyedir, onun içindir ki Belediye başkanına eskiden “Şehremini” deniliyormuş. “Ben yaptım oldu” diyen olsa da Başkan kavramı “Şehremini” kavramının yerini dolduracak bir ifade değildir. Bu ismi değiştirmenin asıl sebebi belediye için emin bir insan bulamadıklarından olsa gerek, başkan olsun da emin olur mu? olmaz mı? pek sorun değil, birlerine göre.
Belediye devletin diğer kurumlara göre epey özerk bir kurumdur.
İşin su-i istimale açık tarafı birilerini belediyede işe alarak yararlı bir iş yaptığına inanan Başkanlar/kimseler var,
*Bu beceriksiz Başkanların işidir.
*Plan projesi olmayan yöneticileri tarzıdır,
*Ufku kıt olan kimselere yakışan bir haldır.
İşe aldığın kişi şehrin ehalisine gelen paydan maaş alır, personel sayısı arttıkça belediyenin bütçesi zayıf düşer.
Belediye, yönetim sahasında yaşayan herkese eşit mesafede olmalı, ancak;
*Fakirler ve işsizler için pozitif ayrımcılık yapmalı,
*Evlenmek isteyen kimselere katkı vermeli,
*Zabıta aracılığıyla şehri huzurlu ve güvenli bir hale getirmek için emek sarf etmelidir.
Bir şehrin park ve bahçelerinde birileri dudak dudağa öpüşüyorsa sorumluların başında Belediye gelir. Ahlaksızlığın alanen işlendiği bir ortamda aile nasıl oturabilir, kendini güvende hissedip huzur bulabilir?
Bunun dışında şehrin ihtiyacına cevap verecek projelere imza atmalıdır.
Mesela bir kaçını sıralayalım;
1-Pratik dil okullarını açarak ilgi duyan, kabiliyetleri elverişli kimseleri bu okullara kaydederek, kısa zamanda yüzlerce kimselerin kendini ifade edecek kadar yabancı dil öğrenmelerine, hatta birden fazla yabancı dil öğrenmelerine imkan sağlayabilir.
İlginçtir, Turizm danışma bürolarında çalışan kimseler dahi herhangi bir yabancı dil bilmiyor, biz şehrimizin tanıtımını nasıl yapacağız?
*Böyle bir okul için tecrübeli bir dil hocası ve bir hizmet elemanı yeter de artar.Bu okulun içine adımını atanlar aralarında o dili konuşacaklar, İngilizce, Rus’ça, Fars’ça, Kürtçe… vs.
2-İş yoğunluğunun fazla olduğu illerle irtibata girip, ihtiyaç alanına göre eleman yetiştirip nitelikli göç vasıtasıyla hayata katkı verebilir.
İlginçtir, İş-Kur il müdürlüğünde 10’larca iş danışmanı var, 7 ilçede büro açıp halk ile irtibatlarını sağmaları gerekirken hepsi il müdürlüğünde sözde hizmet veriyorlar.Gel de kahrolma!? Bu da ayrı bir dert.
Mesela birkaç yıl önce Gaziantep Ticaret Odası Başkanı bir açıklama yaptı, dedi ki; “Gelecek yıl tahminen 70 BİN işçiye ihtiyacımız var, ama 7 BİN işçi dahi yok gibi, iş var işçi yok” demişti. Ben bir “ah!” çekmiştim keşke imkanımız olsaydı da 5 BİN tanesini Diyarbakır’dan gönderebilseydik ama “ne iş olsa yaparım” demenin zamanı değildir, meslek erbabı lazım, bunu yetiştirmek de Belediye ve İş-Kur işidir.
3-40 kişilik “doğruya doğru, yanlışa yanlış” diyebilecek bir istişare heyeti kurulup onlarla aylık istişare ederek, alınan kararları kamuoyuyla paylaşabilir.
*O kırk kişi bir ay zarfında en az 40 kişi ile görüşebilecek kadar hal/halk adamı olmalıdır.
4-Tüm liselerin sınıf başkanlarıyla belli bir eylem planı dahilinde bir araya gelip hasbi hal edip, fikirlerinden yararlanılabilir. Bu şekilde genç nesillere bir moral ve motivasyon verilir.
5-Belediye personeline motivasyon seminerlerini verilip, işinin önemini anlatıp, mesaisini daha verimli hale getirilebilir.Gerekirse maaşlarına zam yapılır, yapılmasa da nedenini anlatılır.
6-Muhtarlara haftanın bir saatini belirler o gün gelen muhtarlarımızla hem hal olup, varsa sorun sıkıntıları çözmek için çaba harcanır.
7-Haftanın bir saatini de Sivil Toplum Kuruluşları temsilcilerine verilebilir, o saatte gelen STK yetkililerini karşılar onlarla fikir alışverişinde bulunulabilir.
İşte Sivil Aklın istekleri bunlar, elbetteki daha çok talep var ama yazı uzamasın diye bu kadarıyla yetinelim, tabi bunu resmi akılla kabullenmek bir az zor, ama dikkate almakta fayda var.
Muhterem Valimiz Ali İhsan Su bir plan dahilinde güzel çalışmalara imza atıyor, ama bu dile getirdiklerim de yabana atılacak çalışmalar olmasa gerek.
Unutmayalım daima iyinin daha iyisi var, mükemellikte sınır yok, ama hayatta %100 başarı da yok, herkes kabiliyeti ölçüsünde sorumluluk alanındaki yetkisi kadar çalışabilir,
Kanaatim o ki bu çalışmalar bir belediyenin çalışma alanının dahilindedir.
Çünkü beşikten mezara kadar belediye vatandaşla haşir neşir olmakla, ilgilenmekle yükümlüdür.
Aslıda bu çalışmalar için bir çalıştay yapılsa bence daha güzel fikirler dile gelir diye düşünüyorum.
Bence zaman “Ortak Akıl” ile hareket ekme zamanıdır, siz ne dersiniz?
Selam ve selametle kalın