Sevgili dostlar yıllardır köşe yazıyorum, ülkenin dört bir yanında yazılarıma ev sahipliği yapıp sesimi kamuoyuna ulaşmaya vesile olan yirmiden fazla internet sitesine teşekkür ederim, tabi zaman zaman bizzat bana dönüş yayıp beni tebrik eden, bana moral ve motivasyon veren bir çok okurum da oluyor.
Geçende Diyarbakır’da Heci Tahir Zana adında bir büyüğümüz gazeteyi ayıyor ve genel yayın yönetmenine diyor ki, “evladım bu yazarınızı görmeden ölsem gözüm arkada kalır, ben yaşlıyım gazeteye gelemem ama muhakkak sizi bekliyorum.”
Gittik iki ay önce yazdığım yazıyı koltuğuna almış, kendisi bizzat yazıyı bir daha bana okudu, hem de duygulanarak ve bana dedi ki; “evladım Allah senin gibi gayretli, cesaretli düşünce insanları muhafaza etsin” çok az kişi bu hakikatleri yazıyor.
Tahir amca ki, 1980 öncesi Siyasal Bilgileri okumuş, 129 dünya ülkelerini gezmiş, Nelson Mandela’ya misafir olmuş bir adam.
Bu aktif takipçilerimden bir de Diyarbakır Eşraflarında biri olan Bahri İleri adında insanlığın derdi ile dertlenen bir iş adamıdır. Kendisi öyle şuraya buraya yazıp, demeç falan da vermez, ama samimiyetine inandığı yazar çizerleri de takip ettiğini biliyorum. Beni de bu gruptan saydığı için kendisine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Diyebilirim tüm yazılarımı analiz düzeyinde okuyor, varsa bir yanlışım telefon açıp uyarıyor, çoğu zaman da beni tebrik ediyor.
Bu son yazımı sokağa çıkma yasağının açıklanmasıyla fırınlara saldıran vatandaşlarla ilgili yazmıştım. Sağ olsun bana destek, moral mahiyetinde bir şeyler konuşurken özel bir sohbetini yakaladım, sizinle paylaşmak istiyorum.
Bahri ileri konuşuyor:
Allah dünyaya müdahale etti mi böyle müdahale eder. Şu Korona virüsün biyolojik bir senaryonun ürünü olduğu yavaş yavaş ağırlık kazanıyor. Ama senaryo çok ilginç sonuçlar doğurdu, haddini aşan insanlık bin bir açıdan uyarı aldı.
*Ezan ve sala sesleri dünyada yankılandı, Kur’an-ı Kerim ABD’nin temsilciler Meclisinde okununca ABD başkanı eşini uyararak; “ayağını indir Kur’an okuyor” dedi.
*Yüce Allah Mekke ve Medine’yi Müslümanlara kapattı…
Artık öyle olmuştu yılda bir nerdeyse çoluk çocuk Umreye gidiyordu, ama aç sefil olan komşusunun halini soran yoktu, üstelin gidiş gelişini havalı havalı anlatıyorlar, sanki Bodrom, Kuşadası tatilinden dönmüş.
Peki bu dinimize uygun mudur? Bu şeytanın bir oyunu değil mi?
Adam sılayı rahim etmez, yakın uzak, fakir fukaranın halini sormaz Diyarbakırlıların deyimiyle “komu külfet” Umreye gider.
Allah uyardı mı böyle uyarır, “haydi oradan” der gibisine Umrenin yolunu Müslümanlara kapattı, erkeksen git bakayım. Üstelik görünmeyen bir askerle.
*Müslümanlara camileri yasakladı…
Hele biraz hafızamızı yoklayalım Müslüman’ın camiye girişi çıkışı ve sosyal ve ekonomik halleri üzerinde bir düşünelim. Nerdeyse caminin müezzini cemaatten önce kendini dışarı atıyordu.
Cemaat camiden çıkar çıkmaz gıybet, dedikodu, gaflete aynen devam ediyordu, kimi adamların vadeli hesap banka cüzdanları ceplerinde, o faiz ki gönül rızası içinde faizle iştigal eden Allah ve Resulüne savaş açmıştır diyor yüce Allah.
Yüce Mevlam dedi ki “haydi defolun evimden”, bu şekilde evime gelmeyin dercesine, tabi anlayana.
*En önemli temas aracı olan tokalaşmayı dahi men etti…
Malum selamlaşmanın, hal hatır sormanın ilk adımı müsafahadır üstelik müsafaha sünnettir. Gel gör ki toplum o hale gelmişti ki, güya adam sizin elinizi tutuyor, yüzü başka tarafa bakıyor, sağda solda kimse olayınca da havaya bakıyordu.
Yüce Allah “bu ne samimiyetsizlik” dercesine tokalaşmayı da yasakladı.
Mesele budur arkadaş, bunu fark edip kendine gelebilenlere, tövbe istiğfarda bulunanlara ne mutlu. Bunu anlamayanlara da milyon kere yazıklar olsun.
Kürtçe bir laf var, “Kerê me çu seferê, hat dîsa kerê berê” (eşeğimiz sefere gitti dönünce yine aynı eşek)yani adam eşek kafalı ise bu musibetten de ders alacağı yoktur.
Kardeşim dünya ezan ile sala ile dua ile Kur’an ile hem hal oluşsa bizde bazı dangalaklar küfrüne devam etse ne yazar.
O yüce Allah ki “bu kitabı muhakkak ben indirdim, onu yine ben muhafaza edeceğim” diyor ve işte böyle muhafaza ediyor, insanlığın gündemine sokuyor.
*Bir tokatta günahkarlara tabi, işte görüyorsunuz, kötülüğün işlendiği yerler tamamen kapandı; zina, kumar, şarap içilecek yerlere kilit vuruldu. Yüce Allah daha ne yapsın, insanlı nasıl uyarsın? arkadaş.
Bunun üzerine tüm insanlığı İslam’a davet ediyorum, ne mutlu Müslüman olana diyorum, görüyorsunuz yüce Allah İnsanlığa ayar veriyor, Allah Rabbülalemindir, Rebbülmüslimin değildir. Dedi
Bu samimi sohbetten dolayı Bahri beye teşekkür etmeyi borç bilirken, bu manidar sohbeti özetle sizinle de paylaşmak istedim.
Ben de diyorum ki zaman kendine gelme, özeleştiri yapma ve ruhunu tedavi etme zamanı, ister bunu yap manen olgunlaş, istersen gaflete devam et, orası kişinin bileceğiniz iştir.
Allah iyilerimizi daha iyi etsin, fasıklarımıza da tövbe istiğfar nasip etsin diyor, amin demenizi diliyorum.
Selam ve selametle kalın.