Kardeşim bizim ülkemizde kelimelerle kafalarımızı karıştırıyorlar. Yok efendim Demokratik düzen, İnsan Hakları, Özgürlük, Laiklik derken bir de bakıyoruz ki bu tür hilelerin sonunda Kemalist siteme tabi olmuşuz, dinimiz de dünyamız da murdar olmuş.
Demokrasi demokrasi diyorlar seçim sandığı dışında bize bir şey soran yok. Adına Cumhuriyet dedikleri Kemalist sistemi getirirken bu millete soran oldu mu?
Seçimden seçime önümüze gelen sandık İslam’ın temel prensibini tanıyan bir devlette yok mu? Elbette ki var, hem de alasıyla olur, ayrıca vekil seçilmenin de bir şartı şurtu olur; hırsız, arsız, edepsiz, amelsiz ve imansız kimseler vekil adayı bile olamazlar.
Devlet-i Aliyeyi Osmaniye yönetiminde bir kimsenin Mebus olabilmesi için 12 özelliğe sahip olması lazımdı. Ayrıca bir ilin Mebus sayınsının iki katı kadar vekil seçiliyordu, ilin istişare heyeti bu listeyi yarıya indiriyordu. Dolayısıyla Meclise giden kimseler adam gibi adam olurdu, bu günün vekillerinin bir kısmı gibi tatillerini hayasız mekanlarda geçirmezlerdi.Ayrıca onların cebini doldurma gibi ne bir imkanı ve böyle bir fikirleri vardı.
İster inanın ister inanmayın Norveç’te Kral olan kişinin Hiristiyan olması mecburidir. Biz de öyle mi acaba? maalesef çamaşır bezi kadar değeri olmayalar bile Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Bu ülkeyi demokrasi adına bu kadar değerden düşürdük!
Bu ülke ki;
*Tekbir sesleriyle savaşan Mehmetçiğin/memonun kanıyla müdafaa edildi,
*Nene hatunların mavzeriyle savunuldu,
*Şerife bacıların lojistik desteğiyle korundu,
* Sütçü imanın Tabancasından çıkan kurşun ile düşman Maraş’tan ve dahi diğer illerimizden kaçmak durumunda kaldı.
Bu gün bu başıboşlukla hepsine ihanet ediliyor, bir de bu memlekette neden huzur bulamıyoruz diye şikayet ediyoruz.
Din işi ayrı, devlet işi ayrı demek;
Deizm demektir, Allah göklerin hakimidir ama işimize karışmasın demektir, tanrı tanımazlıktır, layt küfrün bir tezahürüdür, laiklik kavramı buna kamufle ediliyor, kulağımızı bu zulme alıştırıyor.
Din işi ayrı, devlet işi ayrı demek;
Faiz serbest, Kumar Serbest, İçki Sermest, Zina serbest olsun demektir. Evliliğe ve aileye destek verseniz de olur vermeseniz de, ikinci evlilik yasak gayri meşru birliktelikte sorun yok, “sevgili” kavramıyla toplum alıştırılıyor.
Din işi ayrı devlet işi ayrı demek;
Benim işime, alış verişime Allah karışamaz, ben adam öldüreni istediğim tarzda cezalandırırım, kısas da neymiş? Ben hırsıza ne ceza vereceğime kendim karar veririm, ben içki içeni mükafatlandırırım, hatta sarhoş haliyle bir suç işlemişse cezasını hafifletirim, demektir.
Din işi ayrı devlet işi ayrı demek;
Din adamları devletin ve siyasetçilerin yanlışlarını eleştiremezler, cami ibadet etme yeriyle sınırlıdır, vatandaşı uyutma mekanlarıdır. Din birilerinin istediği kadar burada anlatılabilir, demektir.
Din işi ayrı devlet işi ayrı demek;
Allah çocuğumu nasıl yetiştireceğime karışamaz. Kimse Müslüman çocuklarına Peygamber hayatı, Kur’anı kerim öğretme mecburiyetini dayatma hakkına sahip değildir, çocuk ileride kendi inandığı yolu seçer, demektir.
Kısacası ben laikim demektir, bu da defolu müşrik, münafıklık, fasık demektir. Çünkü olduğu gibi görünmemek ile eşdeğerdir. Ben Kafir’im deyip halkın karşısına çıkmıyorlar, kelime oyunlarıyla milletin aklını çeldiriyorlar.
İnanmıyorsanız bu soruyu Diyanet İşleri Fetva Dairesine sorun “Allah dünya ile ilgili işlerime karışamaz” diyen birinin dinde yeri nedir? Diye.
Sadece bu örnekler dikkate alınırsa “Din işi ayrı, Devlet işi ayrı” diyen bir kimsenin İslam ile iman ile insanlık ile alakası olmadığı ayan beyan ortaya çıkıyor.
“Din işi ayrı, devlet işi ayrı” diyenler bunu CHP’nin 6 okundan biri olan laiklikle karşımıza çıkıyorlar.
Bunu sorgulamak lazım, bunlar İslam düşmanları iseler kendilerini beyan etsinler ve desinler ki “Biz İslam’a, Kur’ana inanmıyoruz” mertçe tarafını belirlesinler, yok eğer farkına varmadan bu tuzağa düşmüşlerse bir an evvel bu gaflet halinden uyansınlar.
Bakın bizim bir numaralı düşmanımız olan ABD talim terbiyemizi Fullbright antlaşmasıyla bir ahtapot gibi sarmış, materyalist/darvinist bir eğitim sistemiyle çoluk çocuğumuzu iman ve edepten mahrum yetiştiriyor, memleketin has evlatları Müslüman çocuğu olarak okula gidiyor, 12 yıl sonra inancı zedelenmiş, fatihasını bile bilmeyen, kelimeyi şahadeti telaffuz etmekten aciz bir garip insan olarak karşıma çıkıyor.
Bu haksız, içi boş ve zalim eğitim sitemden bir an evvel kurtulmamız gerekmiyor mu?
Bu haksızlığın tarafı olan varsa yüzlerine tükürmek lazım, bunların hain kimseler olduğunu ilan etmek gerek, artık yeter!
Bunlara kalsa insanımız daha da Allah’tan uzaklaşmalıdır. Çünkü ağababaları öyle istiyor. Bu zulme karşı sessiz kalmak er kişiye yakışmaz!
Ülkemiz için “ikinci yüz yıl, yeni yüzyıl” diyorsak bu haksız uygulamaları sorgulamamız lazım. Ne zamana kadar bu istilaya karşı sağır sultan rolünü oynayacağız?
Haksızsam söyleyin.