Bazı kendini bilmez kimseler Abdurrahman Dilipak’ı kendince sahipsiz sanıyor. Unutmayın Anadolu insanı onu bağrına basıyor, ona dua ediyor. Öyle mutlu/muzır azınlığın yaptığı gibi bağırıp çağırmaya da gerek duymuyor.
Dilipak Anadolu’nun ruhunu taşıyor, Anadolu bir ses verse bazı ırz ve namus düşmanları araksına bakmadan kaçacak delik arayacaklar.
Bu ülke bizim, bazı adi insanlar ileri geri konuşsa da bir şey yapamazlar, Anadolu insanı 12 Eylül darbesini, 28 Şubat zulmünü, 27 Nisan e muhtırasını ve en son 15 Temmuz işgal hareketini yaşamış/bertaraf etmiş bir millettir. Sıkıysa buyur 15 Temmuz gazilerine gidin İstanbul sözleşmesini sorun, o zaman gerek cevabı alırınız.
Bundan bir ay önce Alman Dalgası(DW) televizyonu özelde İstanbul Sözleşmesi üzerinde, genelde Aile fertleri arasındaki ilişki konusunda benimle 30 dakikalık bir röportaj yaptı. Daha sonra açık havada Dağkapı meydanında 7 ayrı masaya giderek bu sözleşmeye bakış açılarını sordu, tamamı bu sözleşmeye karşı olduğunu söylediler, bir Diyarbakırlı olarak hemşerilerimle iftihar ettim.
Şu anda bu konuda dile getirilen en kaba/pembe yalan şu; İstanbul Sözleşmesi kadın erkek eşitliğini sağlıyor, aile içi şiddeti önlüyor. İster inan ister inanmayın bu iki mevzu ile bir alakası yoktur. Bir defa bu sözleşmenin aileyle alakası yok, bir arada kalmaya karar veren partnerler için hazırlanmış bir sözleşmedir. Biz utancından çeviri yaparken buna aile demişiz.
Bu sözleşme,
Eşcinsel evliliklere kapı aralıyor: erkek erkeğe, kadın kadına, hem erkeğe hem kadına sulanan kimselerin evliliğine yasal bir zemin arıyor.
Cinsel eğilimle anlatmakta haya ettiğimiz belalı meselelere kapı aralıyor. Çocuğa sulanmayı, hayvana sulanmayı, ölüye sulanmayı dahi bir hak görüyor.
Gel de bu zihniyeti savunan insanlara fahişe deme, yahu bunlar biz fahişeyiz, bir ibneyiz diyorlar, birilerine ne oluyor ki, yok yok siz öyle değilsiniz diyorlar.
Abdurrahman Dilipak LGBT mensupları için fahişe, destekçileri için de türevleri dedi, hala bazıları utanmadan “Dilipak, İstanbul Sözleşmesine destek verenlere fahişe demiş” diyorlar, külliyen yalan, ama siz bu fahişeleri desteklerseniz şu atasözü gelir sizi de bulur, bu sınıfın içine çeker, “rızayı kabahat aynı kabahattir” atasözü boşuna denilmemiş, dolayıyla siz de onlardan olmuş olursunuz.
Kur’anı kerimde geçen kısada da yüce Allah bil fiil livata fühuşatı içinde olan azınlık kimseler ile livataya sesiz kalanlar arasında bir ayırım yapmamış ve tamamını helak etmiştir, sadece bu muzır fiilden şikayetçi olup, Lut peygamberin yanında yer alanlar kurtulmuştur. Sakın ola Lut kavramını livata ile karıştırmayalım! Lut bir Peygamber ismi Livata ise o melanetli fiildir.
Bu LGBT grubunda yer almaması gereken mağdur bir insan tipi var ki bunlar kendini Trans(T) olarak ifade ediyorlar, bunlara her türlü desteği vermek, psikolojik, ekonomik ve sağlık açısında ne gerekiyorsa yardımcı olmak lazımdır, bunlar fıkıhta “hunsa müşkül” olarak tanımlanan çift organlı yaratılan kimselerdir. Bu tip insanların bir an evvel bunlardan ayrılmaları lazım.
Bazıları utanmadan edepsizliğin daniskası olan Lezbiyenleri, Geyleri ve Bi seksvelleri de Translar gibi tanıtmak istiyor ve “ne yapsın Allah öyle yaratmış” diyorlar. Bu oyuna da dikkat edelim.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti linçe maruz kalmış Abdurrahman Diipak’ı bu dar günde sahiplenmesi gerekirken, gel gör ki aynı ezber ve haksız bahaneyle onu Cemiyetten ihraç ediyor, demek ki onların da ağababalarına karşı bir sorumlulukları varmış.
Sözcü gazetesi ise bu haberi verirken şu ifadeleri kullanıyor “Abdurrahman Dilipak İstanbul Sözleşmesi için kullandığı o rezil ifadeler yüzünden Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden ihraç edildi.” Vay yavrum vay! Vurun abalıyı, bakalım ne olacak?
Aslında aile ve ırz düşmanı kimseler Dilipak’ın bu durumunu bıyık altında gülerek bu haksızlığı onaylayanlardır.
Şimdi soruyorum;
Erkek erkeğe evli komşu ister misiniz?
Kadın kadınla evli komşu iter misiniz?
Eve geldiniz bir yabancı erkek evinizde, sesinizi yükselttiniz ve eşinizin şikayeti üzerine polis gelip sizi evden uzaklaştırsın ister misiniz?
Saat gecenin 12’si, kızınız kapıya geldi yanında yabancı bir erkek, siz de fıtrat gereği uyardınız ve şikayet etti, polis gelip sizi evden uzaklaştırsın ister misiniz?
Cevabınız bu tür hallere karşı evetse zaten farkına varmadan siz de LGBT taifesi olmuşsunuz bile, değilse Abdurrahman Dilapak’ın bu haklı çıkışına destek vermeniz gerekmez mi?
Abdurrahman Dilipak haklıdır, bu özleşme ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında kadın ve erkek arasında bir sürtüşme ve sıkıntı çıkarılmak isteniyor ki bu ülke çeyrek asır daha gerilesin. Biz Türkiye Aile Meclisi olarak 3 BİN paydaş dernekleriyle birlikte buna müsaade etmeyeceğiz inşaallah.
Barolar birliği, Tabipler birliği, Belediyeler birliği, Feminist gruplar, kimi seküler iş dünyasının oda ve dernekleri bu projenin bir parçasıdır.
Bunlar güçlüdür diye biz sessiz mi kalacağız? Ayrıca güçlü olan biziz, çünkü biz namuslu insanlarız, karşıtlarımız hangi grup insanlar olsa da bizi alakadar etmez!
Yok arkadaş yok, biz Lut peygamberle birlikte hareket edenlerden olmak istiyoruz bu namussuzluğa eyvallah diyemeyiz. Velev ki canımız da gitse.
Bence siz de namus ve şeref tarafını tercih edin, unutmayın insanım diyen kimselere de bu yakışır.
Allah sonumuzu hayreylesin.
Eyüphan Kaya
Türkiye Aile meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı