“Her evlat İslam fıtratı üzerinde doğar, anne babası onu ya Müslüman, ya Yahudi, yada Hiristiyan yapar”(hadisi şerif)
Peygamberimizin bu hadisi talim terbiyenin önemine işaret etmektedir. Peki bizdeki eğitim öğretim bu ihtiyaca cevap veriyor mu? Buyur beraber bakalım.
Eğitimde Edep, Marifet ve Hikmete ihtiyacımız var;
Peşinen şunu söyleyebiliriz ki eğitim öğretim müfredatımız; İnanç, Kültür ve Tarihimizle, hatta dilimizle bile barışık değildir. Daha düne kadar bir Din Kültürü ve Ahlak dersi kitabında aile hayatını fotoğraflayan bir resimde örtülü bir anne bile yoktu.
Din insan hayatını disipline eden değerler bütünüdür,
İslam inancı pratikte karşılığı olmayan din, “kul ile Allah arasında bir duygusal bağdır” denirken, atalarımızın yaşam biçimi olan kültürümüzü yaşamaktan uzak duruyor, uzak ya da yakın tarihimizi de yalan dolan ve sahte kahramanlarla süslenmişti.
İnkılap Tarihi kitabı sahte kahramanlarla dolu;
Mesela kurtuluş savaşında Şeyh Said ve arkadaşlarının, Bediüzaman ve Talebelerininin, Halit begi Cibran ve askerlerinin can siperane savaştıklarını hiç duyunu mu? Duyamazsınız çünkü hilafet kaldırılınca bunlar kabul etmedi ve birileri bunları sakıncalı piyade yaptı ve insanımıza yanlış tanıttılar.
İnsanlık, sadakat, sefkat ve merhamet endeksli bir değerdir.
Eğer Türkiye'nin yeni yüzyılı deniyorsa eğitim öğretim müfredatı manevi değerlerimizle donatılmalıdır. İnsan sadakat, şefkat, mertlik ve iyilik severliğiyle insandır, kimse Fizik, Kimya, Biyolojiyi öğrenmekle adam olmamış, bu bilgi maddeye hizmet eder, mideyi besler bu böyle biline.
Öncelikle ve özellikle şu lise eğitimini mecburi olmaktan çıkarmak lazımdır,
1+4+4=9 yıllık vatandaşlık eğitimi yeter de artar. 4 yıl daha gençlerimizin ömründen almayalım, evlenirse iki çocuk sahibi olur, mesleğe yönelirse 4 yılda çıraklıktan halfeliğe, halfelikten ustalığa terfi eder. Halbuki 4 yıl mecburi liseye giden çocuklarımızın çoğu körelir, ahlaki yapısı bozulur, asi olur.
Homojen erkek, homojen kız okulları olmalıdır, isteyen çocuğunu karma eğitime de göndere bilmelidir.
Kız okulları erkek okulları ve karma olmak üzere üç çeşit okulumuz olmak durumundadır, şu karma eğitim gençlerimizin geleceğini karartıyor, şehvet duygularının kabarık olduğu lise yıllarında hayatı zehir edip bırakıyor, ateş ile barutu inadına bir arada tutmaya çalışan kimselerin aklına şaşarım.
Öğretmenler kendini yenilemelidir.
Öğretmenleri mesleki ve bıranş açısından yenilemek lazım, çocuklarımızın ahlaki yapısını ve inancını hedef edinen, deist, ateist ve ırkçı yetiştiren öğretmenlerin derhal vazife alanı değişmelidir.
Okul müdürleri belirlenirken en büyük puanını projesinden almalıdır.
Okul müdürlüğü çok önemli bir vazifedir, hatta ondan daha önemli bir müdürlük yoktur kanaatime göre, bu makama müdür seçerken konuşma tarzı, ahlakı ve duruşunun yanı sıra, kısa, orta ve uzun vadede okula yönelik eylem planı ondan istenmeli ve ona göre görev verilmelidir. SWOT analizini bilmeyen bir kimse kesinlikle okul müdürü yapılmamalıdır.
Müdür üstü üst yönetim okul müdürlerine katkıda bulunmalıdır.
İlçe ve il müdürlüklerinde çalışan şube müdürü ve üstü kimseler okula destek vermeli, idareci ve öğretmenleri motive etmelidir.
İnsanlığın başına bela olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve ve benzeri fasit fikirlerin okullarda verilmesine müsaade edilmemelidir.
Meslek, meslek, meslek!
Öğrencilerin %20 civarında akademik alana yönlendirilmeli diğerleri en az bir meslek sahibi olacak tarda yetiştirmelidir. Yetmiyor her öğrenci en az anadili dışında başka bir dil daha öğrenmelidir. Tüm öğrencilere cep harçlığı verilmelidir, öğrenci geleceğinden endişe etmemelidir. Okuduğu okul ona bir değer katmalıdır. Müzik, Beden Eğitimi ve Resim derslerini eğlenceli hale getirip öğrencilere sevdirilmelidir.
Haftada 30-40 saatlik ders pedagojik değildir.
Günlük/Haftalık ders saati çok yoğun,6/30 hayli sıkıcı oluyor. Hatta baı okullarda 40 saate kadar varıyor. Bunu azaltmak lazım, bir 4 bir gün 5 saat olsa daha iyi olur; bir Norveç deneyimim var, orada lisede hafta için 4 gün okula gidiliyor, günde 4,5 saat ders var, Çarşamba günü okul yok, sosyal ödev var. Buyur biz bunun daha iyisini yapalım.
Düşündürücü örnekler
Eski usulle 12 yıl medrese tahsili gören bir insan bir köyü, bazen de bir bölgeyi idare ederken, 12 yıl okula giden gençlerimizin çoğu kendini bile idare etmekte zorlanmaktadırlar.Bu nasıl Talim Terbiye?
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine keşfe giden bir Hakim şahitlerden bir hazır olmayınca kendince haziruna nasihat etmek maksadıyla eğitim öğretimin önemini anlatır, yaşı 70 aşkın bir dede diyor ki, “Hakim beg ben de konuşabilir miyim?” Hakim buyur amca diyor, amca diyor ki, “vala iki oğlumu okula gönderdim, biri dağda, diğeri hapiste, iyi ki üçüncüsünü göndermedim hiç olmazsa hayvanlarımızı güdüyor, bize bakıyor.”
İşte eğitim öğretim gençlerimizi bu hale sokuyor beyler.
Belki bazı okuyucularımıza inandırıcı gelmeyecek ama ne yazık ki PKK'nin evelliyati bile "Talebe hareketi" olarak başladı.Ben lisede öğrenciyken bir gün yaşlı bir dilenci bizim avlluya girdi, ben de "nene biz talebeyiz, bizde para ne gezer" dedim, baktım nene bir irkildi ve dedi ki "Talebe mi? aman Allah'ım, desene yanlış eve gelmişim" ben neneyi teskin etmekte epey zorlanmıştım. İşte böyle okullarımızda bize kurşun sıkan kimseler yetiştirdik, Allah o günleri bir daha göstermesin.
Demek istediğim lise üniversite insanın ruhununu okşayacak, gönlüne huzur verecek bir şey öğrencimize vermiyor. Asıl sorun burada. Şükürler olsun son yıllarda her fırsatta iyileştiremeler de oluyor elhemdulillah.
Siz buna başka başka eklemeler de yapabilirsiniz, mesela Fullbright anlaşmasının bir an evvel iptal edilmesi, Atatürk ilke ve inkılaplarının eğitim öğretimle irtibatının kesilmesi, milli duyguları ırkçılık düzeyine çıkaran söz, slogan ve ifadelerin eğitim ortamından uzak tutulması, özgürlüğün su-i istimal edilmesine müsaade edilmemesi. vb. durumlara da dikkat etmek lazımdır diye düşünüyorum.
Yazı uzar düşüncesiyle makalemi burada sınırlandırıyorum, haydi hayırlı olsun.
Eyüphan Kaya
muslumandunya.com genel yayın yönetmeni