Ülkemiz Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma son toprak parçadır. Adamlar burayı bile bize fazla gördüler ki, Türkiye Cumhuriyetini kurulurken dahi bir sürü şart/şurt koşmuşlar.
Alfabe değişikliği,
Kılık kıyafet değişikliği,
Ezanın Türkçeleştirilmesi,
Hilafetin kaldırılması,
Devletin din mefhumundan arındırılarak Laiklik ilkesi ile Müslümanların zapt u rapt altına alınması..vs.
Yeni kurulan Devleti Fransa, İtalya, Almanya ve İsviçre’den getirdikleri ısmarlama yasa paketleriyle ördüler. Tabi başına bir de Türk kavramını koyarak Türk medeni kanunu gibi, bu vesileyle kimi Türkleri de yanına, arkasına aldılar, yani neredeyse kimi cahil vatandaş Türk rakısı dediği zaman kendilerine helâlmış gibi geliyor, vah ki ne vah! işte ırkçılık bu kadar insanın basiretini kapatıyor. Jön Türklerin gözü aydın!
Yargı “Türk milleti adına” deyip karar verdiği zaman birilerinin göğüsleri kabarıyor.
Peki Türk milleti adına verilen kararlar ne?
Faiz serbest,
Kumar serbest,
Rakı serbest,
Zina serbest,
Kürt diye bir şey yok, Kürtçe konuşmak bile yasak,
Türk’e ne var sıfır elde bir şey yok, olsa olsa sadece günah yığını, yalan mı? “Ne mutlu Türk’üm diyene”, “Bir Türk dünyaya bedeldir” denildiği zaman benim Türk vatandaşımın ne kazancı var?
Halbuki “Türk milleti adına” diyeceği yerde “Hak ve adalet gereği” deseydi daha iyi olmaz mıydı? Ebetteki doğru olanı da o dur.
Tabi hal böyle olunca toplumun kahır ekseriyeti tarafından bu yasalar kabul edilmedi, hazmedilmedi. Bizim evlatlarımızı(Mehmetçiği) kullanarak defalarca Meclisimiz ordu tarafından baskı altına alındı, yetmedi darbeler yapıldı, yetmedi 15 Temmuz’da durup dururken bir kesim satılmış kimseler sadece ülkenin gelişmesini hazmetmedikleri için darbe yapmaya kalkıştılar. Vatandaş “bu kadarına da pes” diyerek kıyam etti ve Allah’ın izniyle başarılı da oldular. Tabi bini aşkın gazi ve 250 Şehit vererek. Malum ülkeye sahip çıkmanın bir bedeli vardır. O şehitlerin canı, kanı bu memleketin hisse senedidir, tapusudur.
Kimisi de tutturdu demokrasi şehidi, milli kalkışma bilmem ne? Kardeşim milyonlarca olayın şahidi hala yaşıyorken bari meseleyi bu şekilde çarpıtmayalım. Demokrasi denir ki vatandaşımız onun uğruna canını versin? Bir oyundur adına demokrasi demişler eviriyoruz, çeviriyoruz bir türlü bize huzur da getirmiyor? Ömer bin Abdul azizin adaletini inşa etmek çok mu zor ki öyle sözüm onla demokrasi gibi efsunlu kavramlarla birbirimizi oyalıyoruz.
15 Temmuz ruhu, cesaretini Ezan, Sala, Tekbir, Vatan ve Bayraktan aldı altıncısını aramayın. Çünkü bu millet, bu memleket bu ruhla kurtuluş savaşını vermiş, aynı ruhla da vatanına sahip çıktı.
O gece oğlunun düğünüydü, evine varınca oğlum ve gelinim bir muhasebe yapıyorlar ve oğlum “bu gece evde kalma gecesi değildir” deyip gelinimi babasının evine bırakıp, sahaya iniyor ve ben bunu iki ay sonra öğreniyorum.
Ne yazık ki halkın bu kıyamı halk tarafından yıl dönümünde kutlanması gerekirken buna devlet el atı ve her geçen gün değerden düşüyor. Ben milleti bu konuda itiraz etmeye davet ediyorum. Bu nasıl gasp?
O gün devletin bekçisi bile sahada yokken nasıl oluyor da 15 Temmuzu devlet soğuk protokol kuralları çerçevesinde kutluyor?
İlk yıl 27 günlük programın tertip komitesinde yer alan üç kişiden biri bendim Diyarbakır’da, bir hafta sonra Valilik olaya el attı ve her geçen gün etkinlik ilgisiz kalarak, küçüldükçe küçüldü.
Bu geçen 15 Temmuz’da daha da sönük geçti. Böyle giderse yakında valiliklerin önüne taşınacak ve bir anlamda halktan kopuk hatırlanacaktır maalesef!
Bakıyorum hala bazıları ileri geri konuşuyor, İstanbul Sözleşmesinin arkasında duranlar, zinanın yasak olamamasını savunanalar, Allah-u Ekber kavramına tahammül etmeyenler… Yazıktır günahtır artık bu mazlum halka fazla sıkıntı vermeyin! müsaade edin dinimizi de dünyamızı da beraber yaşayalım.
Ülkemizde küfür adına her türlü melanet işlendi artık yeter.
Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber diyor, herkesi bir daha düşünmeye ve özüne dönmeye davet ediyorum.
Bir İslam toplumunu demokrasi oyunlarıyla ayağa kaldıramazsınız.
Benden söylemesi.