Malumunuz siyasi ve sosyal oluşumların yönetim, denetim ve disiplin kurulları genel kurul tarafından seçilir ve oluşum ona göre yönetilir.
Üyelerinden birileri oluşumun çalışma prensiplerine, maçlarına ve genel ahlaka aykırı hareket ederse, kendi çıkarlarını oluşumun çıkarlarının önüne koysa ya da oluşumu bu amaçla kullansa yönetim tarafından disipline verilir, buna göre tüzüğe uygun bir ceza ile tecziye edilir ya da gerekirse ihraç edilir.
Mesela ben emekli olmadan önce Eğitim Bir-Sen başkanlık seçiminde yapılan yanlışlıkları köşemden yazdığım için seçilen başkan beni disipline verdi, uyarı cezası ile cezalandırıldım.
Tabi bunun yanı sıra eğer oluşum üyesini haklı bulursa üyelerinin lehine hukuki destek de dahil destek de olur.
Mesela ben Bismil Eski kayyumu ile mahkemelik oldum, yazdığım yazı münasebetiyle hakkında soruşturma açıldı ve görevden alındı. Kurcu üyesi olduğum Diyarbakır Mazlum-Der ve İnsan Hakları Cemiyeti adına üç avukat benim savunmamı yaptılar.
Yakın tarihte iki olay oldu, derneklerin disiplin kurulları tam tersi kararlar verdiler.
Biri haksız yere müddea aleyhi olmasına rağmen ihraç edildi, diğeri ise kamusal suç işlemesine rağmen dernek tarafında yapılan açıklama ile kendisine destek verildi.
Abdurrahman Dilikap, “biz fahişeyiz, biz ibneyiz, biz başkasından hamileyiz” diyenlere fahişe, onlara destek verenlere de türevleri dediği için ifadesi genelleştirilerek Ak Parti 81 il kadın kolları tarafından dava edildi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti arkasında durması beklenirken, onu apar topar disipline vererek ihraç etti.
Esra Erol, eşini kendisinden 28 yaş büyük olan komşusu ile aldattığı ve DNA ile tespit edilince hiç utanmadan alay edercesine elhemdu.. çekti ve stüdyodaki seyirciler tarafından bilimsel olarak ispatlanan zina vakası tv.ekranında alkışlandı, bu kadın sağduyulu vatandaşlar tarafından haklı olarak eleştirilince Medya Derneği yaptığı basın açıklaması ile arkasında durudu. Vah ki ne vah! Herhalde çifte standart bu ola gerek.
Biri halk adına ahlaksızlığın önü açılmasın mücadelesini verirken istenmeyen kişi durumuna düşüyor, diğeri ise ahlaksızlığın daniskası olan zinayı tv. ekranında alkışlatıyor derneğinden destek buluyor.
Bu ne yaman çelişki aman Allah’ım!
Bütün mesele zina ve eşcinsellik etrafında dönüyor. Zinanın suç olmaktan çıkması, İstanbul Sözleşmesi gereği eşcinsellerin özgürlük talepleri bu istenmeyen durumlarla toplumu karşı karşıya bırakıyor.
Eğer bir fiil suç değilse toplumun vicdanı bundan rahatsız olmamalıdır. Yok eğer inanç ve kültür açısından bir fiil kişinin nezdinde acı verici bir iz bırakıyorsa onu suç olmaktan çıkarmak yanlıştır.
Aydın’da üç gencin komşusunun eşine giden o adi herifi dövmeleri bir ihkakı haktı, gelen tepkilerden kamuoyunda epey destek gördüğü de aşikardır.
Hayat boşluk kabul etmez, bazen bir şeyin suç olmaması hukuka uygun olması anlamına gelmiyor, tıpkı zina meselesinde olduğu gibi.TBMM bir an evvel bu hatasını telafi edip, zinayı suç sayacak galiz bir yasa çıkarmalıdır.
Bir şerefsiz adam başkasının eşine, kızına göz dikerse yasalar bunu suç olarak görmese şayet vatandaş başının çaresine bakmak durumunda kalacaktır.
Hasılı kelam Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Abdurrahman Dilipak gibi adam gibi adam, doğruya doğru demesini bilen, nitelikli üyesine sahip çıkmadığı için, Medya Derneği ise kamuoyuna bu kadar meydan okuyan, zina gibi adi bir fiili normalleştiren ve hatta alkışlatan, İslami değerleri hiçe sayan Esra Erol’a destek açıklaması yaptığı için kınıyorum.
Nokta!