Namus; prensip sahibi, yaşam kriterleri olan, hayatında ilke ve kırmızı çizgileri olan kimselerin sahip olduğu şahıslara yakıştırılan bir vasıftır.
Bu ilkelerin en başında gelen iffet dokunulmazlığıdır. Kadın erkek beraberliğinde meşru yaşamdır. Bu noktada düzensiz yaşam hayatın dengelerini bozduğu gibi ilahi bir hak olarak ceza da gerektirir.
Kur’anın açık emridir, zina işleyen bekar bay ve bayanların cezası bir grup insanların huzurunda 100’er kırbaçla had olunmaktır. Evli kimselerin zina fiilini işlemeleri ise daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasını gerektirir. Bir fıkhi içtihada göre cezası ölümdür.
Ancak zina fiilinin işlendiğine dair 4 şahit gerektirir. 3 kişi dahi şu bay ve bayan zina işlediğini gördük dese bile had uygulanmaz bu da işin başka bir yönü. Demek ki zina işlemek büyük günah, ama açıktan işlendiği zaman hadd uygulanır.
Düşünebilir misiniz? koşu komşudan emin olması gerekirken o onun karısına, o onun karısına göz koyarsa toplum ne hale gelir?
Dünya üstüne dünya gelse zinanın normal bir fiil olduğunu insanlığa kabul ettiremezler, hukuk bu namussuzları cezasını vermezse kişi “ihkak-ı hak” tarzı, ölümü de, ceza evini de göze alarak namussuz olup onun bunun karısına kızına tecavüz eden erkeği yok edecektir.
Bizim geniş aileden uzaktan bir akrabamız 2 metre boyunda bir delikanlı başkasının nikahlı eşini kaçırdı, kadın tarafı bir yıl zarfında fırsatını bulup onu öldürdüler, Kürtler kan davası konusunda intikamcı/hassas olmasına rağmen akrabalarından kimsenin gıkı çıkmadı. Katiller gitti baba oğul cezasını çektiler ve normal hayata döndüler.
İşte namus böyle bir şey, ama domuzlaşmış Avrupa’nın ve ABD’nin insan müsveddesi olan bazı siyasetçilerine bunu anlatamazsınız. Çünkü kendileri namussuz!
Nefsi şeytanlaşmış ve kudurmuş bir azınlık daha bununla da yetinmiyor bu defa LGBT diye kendini tanıtan ve eşcinselliği hortlatan bazı kimseler ortaya çıktı.
Neymiş efendim Macaristan 18 yaş altı çocuklar için eşcinselliği yasaklayan bir yasa çıkardı diye kim ülke lideri kendisini eleştiriyor, kimisi de AB’den çıkmasını istiyor. Bence onlar dünyayı terk etmeliler.
Macaristan Meclisi İstanbul Sözleşmesini de reddetmişti, demek ki orada hala insanlığın kokusu var.
Bu dünya kainatın bir parçası olup Allah’ın mülküdür, dünya namuslu insanların sırtında yürüyor, her tarihte var olan bu binde birlik adi kimseleri bu kadar önemsemek kabahattir. Namussuzluğa özgürlük diyemezsiniz!
Bunlar Kadın-Erkek mutluğunu kıskanıyorlar,
Bunlar kadın düşmanlarıdır,
Bunlar çocuk düşmanlarıdır,
Bunlar insanın fıtratını kabul etmeyen hadsiz kimselerdir,
Bunlar insan neslinin artmasıyla mücadele ediyorlar,
Bunlar sabah nerede akşam olara şeklinde yaşayan hayalci kimselerdir,
Bunlar Allah düşmanlarıdır,
Bizim bunları uçkurunun peşine düşme gibi bir derdimiz yok, ama bu gayri ahlaki yaşam tarzıyla ikide “biz buradayız” demeye hakları yoktur. Bu insanlığa ihanettir.
Avrupa Birliği eğer bu sefil/rezil kimselerin eline düşmüşse zaten yakında sonu gelir diye düşünüyorum.
Bu dünyayı namussuzlara bırakmaya hakkımız/lüksümüz yok.
Bu namussuzluk tarzını;
*Polonya kabul etmiyor,
*Rusya Kabul etmiyor,
*Ermenistan kabul etmiyor,
*Macaristan kabul etmiyor,
*Türkiye kabul etmiyor…
Daha söylemeye gerek var mı? Bilemiyorum,
Ayıptır ayıp!
İnsanlık ayıp kavramını başka bir ifadeyle hayayı kaybettiği andan zaten insanlığı erozyona uğruyor.
Allah hayasız bir hayattan bizi korusun!
Amin demeniz dileğiyle.