Sözde kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan,
Hayatın içinde erkeklerle yarışan,
Anne baba, akraba kavramını tanımayan,
Nikahla tek Erkekle Allah rızası için evlenmeyi bir değer kabul etmeyen,
İstediği zaman istediği erkekle olmayı hak bilen,
Aile mefhumundan yoksun bir hayatı önceleyen kadınların haklarını arayan kimseler 8 Mart’ı dünya kadınlar günü olarak kutluyor.
Siz hiç aile mefhumu üzerinde 8 Mart gününde bir şeyler dile getiren seküler, deist, ateist birini gördünüz mü?
*Fi tarihte Amerika’da grev yapıp zalimce öldürülen 119 emekçi kadın bunun için mi hayatını feda ettiler!!!
Kimi özgüvenden yoksun, BM’nin ve AB’nin değerlerinden yana olduğunu söyleyen kompleksi kimseler belki böyle bir günde aileden bahsederler ki Mümin Müslüman kimselerden bir eleştiri almasınlar diye.
*Gerçekten birileri kadın haklarını müdafaa edecekse gelsin 24 saat esasına göre çalışan annelerin haklarını savunsunlar da onları alkışlayalım. Anneler de kadın değil mi?
Allah’ı tanımayan iki ayaklı ayılar kadın haklarından ne anlar? Kadın haklarından çok aslında anne hakları önemlidir. Ahir zaman peygamberi “cennet annelerin ayakları altındadır” der.
Yoksa erkek gibi para kanmak için çalışan, birçok kişiyle yatıp kalkan bir kadının erkekten neden üstünlüğü olsun. Madem derdi para kazanmaktır, kazandığı para kadar da değeri olur, o kadar.
Kimse kadın çalışmasın demiyor, ama çalışmak mecburiyetinde olmasın, müsaade edin annelerin haklarına sahip çıkalım, isteyen kadın ailenin direği, çocuklarının annesi olsun, “önce eş, sonra iş desin” isteyen de “önce iş sonra eş” desin, istediği gibi çalışsın, yaşasın, ama sonrada kimseden şikayetçi de olmasın.
Siz kadına bir değer kazandırmak istiyorsanız onun anne olması için yol gösterin, katkı verin, başka türlü insan nesli çoğalmaz, ailelere huzur gelmez.
Bir sayfa kadar kısa olan “Veda hutbesinde” müminlerin deyimiyle Resul-i Ekrem Muhammed(sav), münkirlerin deyimiyle Filozof Muhammed, kadınların haklarına vurguda bulunmuşsa artık gerisini siz düşünün. Demek ki evli kadınların, annelerin önemli konumları vardır. Ancak 8 Martçıların böyle bir derdi yok.
Onların derdi şu;
Kadın erketen bağımsız gezsin tozsun, kürtaj hakkı kendilerine verilsin,
Baba gecenin ilerlemiş saatinde eve gelen kızına bir söz söyleme hakkı olmasın.
Boşanma sonucu meydana gelen ayrılma sonrası sürekli nafaka alsın, ama başkasıyla yemesi de serbest olsun.
Ne dini ölçüler, ne örf, ne adet ve gelenekten ileri gelen uygulamalar kadının davranışlarını bağlamasın,
Kısacası kimse kadına karışmasın ki dünyayı dingonun ahırına dönsün.
Vallahi de,
Billahi de,
Tillahi de 8 Martçılar verdikleri mücadele ve beyanatlarla şu anda bunun peşinde. İstanbul Sözleşmesinin istediği kriterler bunlar değil miydi? Sözleşme iptal oldu, ama ona dayanarak çıkarılan yasalar duruyor, ben ne anladın bu işten?
Yahu iki kuruş aklı olan, bu kadın düşmanı kimselerin peşine düşer mi?
Bir Müslüman Erkek eşinin ve çocuklarının rızkını temin etmekle yükümlüyken, neden birileri kadına “sen de çalış” diye evin direği olan kadını, eşinin sultanı olan anneyi dışarı çekiyor?
*Hem milyonlarca delikanlılarımız işsizken ne diye kadın istihdamının peşine düşüyorlar, ben burada ark niyet ararım arkadaş!
Burada dert edinen kadını sokağa taşımaktır bence.
*Çünkü kuafurlar para kazanacak,
*Moda dünyası müşteri bulacak,
*Kozmetik dünyası para kazanacak,
*Ailenin huzuru bozulacak,
*Boşanmalar olacak, bu sıkıntı aile efradına sirayet edecek,
*Bir kadından birden fazla kişi faydalanacak
*Çocuk sayısı azalacak, nesil tükenecek…vs.
Bakın İslam’ın kadına bakışı hakkında birkaç örnek vereyim,
*Hz.Muhammed(sav) buyuruyor, “sizin en hayırlınız ailesiyle iyi geçinendir, bu açıdan en hayırlınız da benim”
*Bir Müslüman Karısını kendisinden daha çok koruyor, kolluyor,
*Hz.Ömer(ra) zamanında bir hakim “sabahları mesaiye geç başlıyor” diye şikayet ediliyor, hakim, “efendim eşim rahatsız, ev işi yapamıyor, sabah kalkınca etrafı toparlıyorum, kahvaltı hazırlıyorum, kapları yıkıyorum ancak bu kadar yetiştirebiliyorum.” Diye ifade veriyor, Bu ifadesi Halifeyi mest ediyor. İyi yapıyorsun aynen devam et diyor.
*2011 yılıydı Erzurum Emniyet müdürü eşinin rahatsızlığını gerekçe göstererek makamından affını istedi ve tenzili rütbe ederek müfettişliği tercih etti. Buna da şahit olduk.
*Belli bir yaştan sonra birçok erkek eşine bir emektar gözü ile bakarak onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.
*Selam ve dua ile aileleri huzurlu bulurken hayatı bu dünyadan ibaret bilen keresteler bundan ne anlar.
Size bir ölçü vereyim dostlar, birileri kadın hakkı, çocuk hakkı deyince şöyle bir düşünün bu söyledikleri aile huzuruna ne katıyor, destek verirse ne ala, aileyi dağıtıyorsa orada sinsi bir düşmanlık var.
Bu kadarlık ölçü yeter bence.