Siyasi partileri özgür akıl, sivil insanlar idare etmeli, eğer layüsel, karanlık bir el partiye program verip parmağında oynatıyorsa, o parti ölüme mahkumdur, çünkü gelişemez, günün şartlarına cevap vermez, gelişmeyen bir kurum çürümeye mahkumdur.
Öyle ya da böyle fi tarihte 80 vekille Meclise giden HDP Kandilden gelen işaretle kalkıp oturunca misyonu gereği yapması gereken görevi yapmadan tekrar sokaklara döndü, ondan sonraki erken seçimde vatandaş 21 vekilini geri aldı ve Ak Partiye verdi.
Ben o zaman bir yazı yazmıştım “Koalisyon için gözler 5.partide” diye Demiştim ki; 20 vekil HDP’den ayrılıp, başka bir parti kurun, şartlarını ileri sürün ve Ak Parti ile koalisyon teklifi ile gidin, hafızanızı yoklayın o zaman koalisyon için sadece 17 vekile ihtiyaç vardı. Hatta birkaç tane sağduyu vekilleri de telefonla aradım, bu fırsatı değerlendirin diye. Altan Tan, Kadri Yıldırım, Ayhan Bilgen gibi. Çünkü benin derdim bu sorunun çözülmesiydi, kimin eliyle olmuş o çok önemli değildi.
Rahmetli Kadri Yıldırım, o alim ve akademisyen olana Kadri Yıldırım’ın HDP’ye bir teklifi oldu, onu da dinlemediler, “Kürt dil Komisyonu” kurup ilgili alanda çalışma yapmak, bunu bile fazla gördüler, çünkü Kürtçeye yapılan bir hizmet HDP’nin aleyhinedir, şu anda bir zafer işareti, iki tilili ile işi hal ediyor, ama Kürt meselesi hal olursa bu ülke, bu millet için elle tutulur bir projeleri olmayan bir parti hangi gerekçe ile Kürt halkından oy isteyecek?
HDP, 80 Vekil aldığı seçim sürecinde de beraberinde Mazlum Der’e, Azadi hareketine, hatta bir derece Zehra cemaatine de leke bıraktı. Bu HDP zihniyeti kime, hangi kuruma dokunmuşsa onu yok etmiş, yutmuş maalesef!
Şimdi bakıyorum bu süreçte yine 12 adayı ile Diyarbekir insanının önüne çıktı, biri Diyarbekir'li olduğunu söylüyorlar, diğer 11 tanesi sol zihinetli İslam ile barışık olmayan yabancı kimseler. Diyarbekir insanının bunu sorgulaması gerekirken Ak Parti de orijinal Kürt ruhlu, bir liste karşısına dikmediği için yine birkaç vekil alacak gibi, ama hak etmediği kadar vekil alacak. Ankara’da ana muhalefetin yetersizliğinden meydan Ak Partiye kalıyor, burada da Ak Partinin aday listesi HDP’nin işine yarıyor. Gerçi bu seneki listesi bir önceki seçimlere göre nispeten daha iyi, ama daha güçlü bir liste olsaydı HDP 3-4 vekil ancak çıkarırdı diye düşünüyorum.
Kürtler Türkiye geneli en çok Ak partiye oy veriyorlar, çünkü Erdoğan’ın Kürt meselesi konusunda neler yaptığını/yapacağını biliyorlar. Ak Parti dışında biri HDP olmak üzere 7 Kürt partisi daha var; HDP, PİA ve KKP’ye vekil adaylıkları verdi, diğer dört partiye; PARTİYA AZADİ, KDP, DDKD ve PDK’yi dikkate almadı. HDP’nin muhtelif illerde seçilebilecek sıralara 20 kadar Türk solu eğilimlerine yer verirken kendileri ile ittifak eden partileri devre dışı bırakması da ayrı bir sıkıntı, yani yol arkadaşlarını yolda buldukları ile değiştirdiler.
Aday vermedikleri Kürt partileri bunu kullanabilseler vay HDP’nin haline bence. İnsanımız da artık aklını başkasının cebinde çıkarmalıdır, Öyle Demirtaşlar, Demirbaşlar bu Kürt meselesi için katkıları olamaz. Buna koca bir yürek, koca bir iman lazım. Sol siyaset ülkenin hangi sonunu çözebilmiş ki bu ciddi sorunu çözebilsinler?
Fi tarihte Leyla Zana ne demişti? “çözse çözse bu sorunu Recep Tayyip Erdoğan çözer.” Allah’ın izniyle çözecek de.
Leyla hanımın adı geçince aklıma şu hatıra geldi. Birkaç yıl önce Silvan’da bir taziyede Nimetullah Erdoğmuş ile Leyla Zana bir araya geliyorlar. Erdoğmuş diyor ki, “Leyla hanım siz bu işin öncülerindensiniz, sizi partide görmek istiyoruz, bizi ilgisiz bırakmayın…” Leyla hanım diyor ki, “Müftü efendi biz bu yola çıkarken iki kırmızı çizgimiz vardı, biri Kürt haklarını müdafaa edecektik, diğeri ise İnanç ve Kültürümüzden ödün vermeyecektik, eğer partide bu iki değerden biri bile kalmışsa aha yarın gelmeyin”. Bunun karşısında Erdoğmuş sessiz kalmayı tercih ediyor. Ben bu diyaloğu duyunca “Leyla Zana orijinal bir kürt kızıdır” başlıklı bir yazı yazdım, Leyla hanım damadı Fidel vasıtasıyla bana memnuniyetini iletti.
Haksız mı? valla haksız değil, Kürtçe bir söz var “ji vir heta mala Xwedê heqliye” (Burdan Allah evine kadar haklıdır.)
HDP Kürtlük ruhunu öldürdü, cenazesini Yeşil Sol Partiye teslim etti ve Kürtlere diyor ki, “buyur cenaze namazına.” Yüz binlerce Kürt de morfin almış gibi uyuşuk uyuşuk arkasında gidiyor, her duyarlı kürdün bunu dert etmesi gerekmiyor mu?
Acaba HDP ya da YSP LBGT’ye gösterdiği ilgili Kürde ve Kürtçeye gösteriyor mu? Vala sanki göstermiyor.
Kürdün iki değeri vardı; DİN ve NAMUS ikisi de HDP yönetimi, politikaları için sorun olmaktan çıktı. Şimdi bu yazıyı yazdım diye bazı HDP’liler bana kızabilir, arkadaşlar kızmayın eğer yalan ya da yanlış tarafı varsa söyleyin , beni eleştirin, ama eğer işin içinde Kürdü aldatmak varsa, bunu ifşa etmek benin hem hakkım, hem de vazifemdir.
Şunu herkes bilsin Kürde ihanet eden kim olursa olsun bir gün çukura düşer, ister kişi, ister parti ister, ister devlet olsun benden söylemesi. İnanın Allah’tan eğer Ak parti ile özgürlüklerin önü açılmasaydı bu ülke ciddi sıkıntılar yaşardı.
Şimdi düşünün Ak Parti ya da şu andaki haliyle Cumhur ittifakı Türkiye'nin yeni yüzyılında Kürtlerin sorunlarının çözülmesine dair açık ve net şeyler vaad ederse HDP/YSP kendiliğinden barajın altında kalır değil mi? Neyse demek ki zamanı var.
Kim ne dese desin Türkiye'nin Yeni yüzyılda Kürt meselesi yasal ve anayasal düzeyde çözülecek, ben buna adım gibi inanıyorum. Ama bu işin bir tarafında HDP/YSP de olmayacak, çünkü onlar sorunun çözümünü zorlaştırıyorlar. Onların derdi öz yönetim ve Kanton/komün, Kanton yönetim tarzında iki şey yok, özel mülkiyet ve nikah yok! İnanmıyorsanız PYD’in idaresindeki yönetim tarzından öğrenebilirsiniz.
HDP’yi ayaklara düşürdüler arkadaş!
Benden söylemesi
Eyüphan Kaya
Müslüman Dünya Medya grubu imtiyaz sahibi