Sevgili dostlar birkaç yıl önce bir dernekte haftalık sohbetlere gidiyordum. Her derste toplantının moderatörlüğünü aynı kişi yapıyor, sonra isteyene söz hakkı veriyordu.
Bir gün dersin konusu Kur’an, hocamız kendince Kur’an hakkında epey bir şeyler anlattı ve öyle bir duruma oluştu ki sanki Kur’anı temasıyla birlikte bilmeyen “esfeli safiline” gider diye bir hava esti, 15-20 kişiyiz, hepimiz bir sessizliğe büründük, ben söz alarak dedim ki;
“Arkadaşlar o kadar endişeye kapılmayın, aslında Kur’anı kerimin içeriğini %90 size lazım olanını biliyorsunuz, İslam ve İmanının şartlarını ve müminlerin özelliklerini, Kur’anda geçen emir ve yasakları sıraladım ve dedim ki, bakınız bunların tamamını duymuşsunuz, biliyorsunuz ve çoğunu da yaşıyorsunuz/yapıyorsunuz” katılımcıların gönül ferahlığı yüzlerine yansıdı.
Yani ille da Kur’an oku, meal öğren diyenler doğru bir şey yaptıklarına inanmıyorum, hele ki bilmeyenleri küçümsemek hiç doğru değildir, ama tavsiye etmek, yönlendirmek iyidir tabi, o da bir şartla, en az bir alim dostu da olmalı bazen anlam veremediği ayetlerin tefsirini ondan öğrenmesi için, yeminle söylüyorum bir çok ayet meal okumakla anlaşılmıyor.
Sahabeyi kiram dahi bazı ayetlerin izahatını Resul-i Ekrem Hz.Muhammed(sav)’den istemişler.
Şimdi yine bakıyorum bazı ilahiyatçılar, kimi yazarlar tutturmuşlar “sen Müslümansan Kur’anı bilmek durumundasın”, sanki Kur’anın anlamını bilmek imanın şartlarındanmış gibi, bunu yapanların çoğu da ilahiyat menşeli kardeşlerimizdir, ilmi perspektifi dar olunca bir de o kıt Arapçasıyla da Kur’an’dan bir derece anlayınca Müslümanları sıkıştırıp duruyor.
Bize lazım olan imanın şartları ve müminlerin özellikleridir, bir de hayatın içinde bize lazım olan asgari İslami bilgilerdir ki buna ilmihal bilgisi denir. O ilmihal kitaplarında ne eksiktir ki o kadar meale yönlendiriyorsunuz anlayamadım, buyur yine okusun ama olmazsa olmaz yaparsanız, bir süre sonra bu toplumu; Ya Kafir, ya Fasık, ya da Zalim eder… gel de çık içinden.
Araplar Kur’anın anlamını biliyor daha mı iyi Müslümandırlar? Keşke olsalardı, asıl olan imandır, niyettir, ihlastır ve ona göre bildikleriyle amel etmektir.
İmanın şartları “amenerresulu” aşrında saklıdır.
Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resullerine iman tabi ahirete iman da imanın önemli şartlarından biridir ki, icmali iman, Allah’a iman ile ahret gününe imandır. Hayır ve şerrin Allah’ın takdiriyle olduğu iman şartı da Müslümanlara tam kavratamadık, ama şunu biliyoruz ki cüzi ve külli irade var.
Tabı bu iman şartlarını izah etmek de alimlere düşüyor. “Sizden bir taife hayra davet etsin, doğruları emretsin, kötülükten de men etsinler” ayet olup, ilahi emirdir.
İşte bazıları bu taifeyi içine sindiremiyor, “ne gerek var ben bilirim” diyor.
Şimdi soruyorum şunları bilmeyen duymayan var mı?
Namaz farz, Oruç farz, Zekat farz, Hac farz,
Hasanat ve salihat müminin yapması gereken işlerdir.
Mert olmak, güzel ahlaklı olmak iyi bir şey ve müminlerin vasfıdır,
Haksızlığa karşı durmak müminin şanındandır,
Anne baba hakkı, komşu hakkı, eşler arasındaki hukuk hep bize anlatılmıyor mu?
Faiz, Kumar, Zina, İçki haram, adam öldürmek, cana kıymak, hırsızlık yapmak, yalan söylemek, iftira etmek, gıybet etmek kötü olduğunu bilmeyen var mı?
Şimdi bütün bunları bilen biri Kur’anın anlamını bilse daha fazla ne öğrenecek anlayamıyorum.
Müslümandan gücünü aşan şeyler istemenin doğru olduğunu sanmıyorum, yani hepsi ilahiyatı mı okusun? Ayrıca kim demiş ilahiyat okumakla kişi alim olur?
Bir defa desrlerinin yarısı İslam akaidini alt üst edecek türden kuşku ve kaygı ile karışık kelam ve felsefe dersleridir.Diğer derslerde de ilahiyat mezunlarının çoğu iyi bir bilgiye sahip değiller.
İlahiyat mezunları için söylenecek çok şey var da bu yazının teması gölgede bırakmamak için paylaşmak istemiyorum.
Benin kanaatim şu ki, meal okumakla bir mümin pek fazla bir şey öğrenmez, ama okumasında fayda var. Belki de kılınan sünnet namazlardan daha fazla sevap kazandırır.
Bence en iyisi bir Müslüman hem Kur’anın Arapçasını okusun hem mealini okusun ama mealcı olmasın, ne dersin?
Benden söylemesi.