Bir hastalığın teşhisi de tedavisi de doğru yapılırsa canlı şifa bulur. Kürt meselesine baktığımız zaman da çözümü için bu teşhis ve tedavisi doğru yolla yapılmalı ki mesele çözüme kavuşsun. Bu münasebetle bazı çekincelerimi paylaşmak isterim.
Birincisi Abdullah Öcalan bu çözümün bir parçası olamaz, Öcalan’ın sahibi devlettir, zaten besliyor, artık günü gelince onu nasıl kullanır bizi ilgilendirmez, kendisi faaliyetleriyle Kürtlere zulüm etmiş, kurduğu PKK eski karanlık devlet ile paslaşarak Kürtleri zorunlu tehcire mecbur etti, 4 bin köyün boşaltılmasına en az eski karanlık devlet kadar sebep olmuş, eski karanlık MİT’in elemanı olduğu ayan beyan olmuş birini barış planının bir parçası yapmak akıl karı değil.
İkincisi HADEP/DEM bu çözüm planının bir paydaşı olamaz, 2015 genel seçimlerinde 80 vekille Ankara’ya gidip Mecliste barış huzur adına bir adım atmadan, çözüm sürecini başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir masa etrafında bir araya gelmeden, tekrar sokağa döndü ve Mecliste kendisinden bekleneni yapmadı, tam tersine destek olacağına köstek oldu ve o hakkını kaybetti. Bir sonraki seçimde halk kendisine verdiği 21 vekili geri aldı, o gün bu gündür devamlı oyları düşüyor.
Üçüncüsü dünya deneyimleriyle bu sorun çözülemez, her vakanın kendine has özellikleri var, özellikle Türkiye Cumhuriyeti sistem olarak zaten bu sorunun bir parçası, sağır sultan da duydu ki PKK JİTEM’nin ikizidir ve Kemalist sitem onu besleyerek bu seviyeye getirdi, bu sistemin kavram ve değerleriyle bu sorun çözülemez. Hayırlı bir süreç istiyorsak sulh, selamet, selam ve dua ile barışık bir yol izlenmeli.
Dördüncüsü seküler mantıkla bu sorun çözülemez, ya Kürtler Din ve Namus anlayışlarını tamamen unutup, millet olarak yok olup, Avrupa’nın ikinci kalite insanı olacaklar, ya da bu iki değerleri olduğu sürece Tanrı tanımaz devlet ve oluşumlardan onlara hayır gelmez. Buna İnsan Hakları Derneği de dahildir. O insan Hakları ki LGBT haklarının arkasında duruyor, Diyanet Reisi bu sapık fiilin kötülüğünü anlatan ayeti Hacı Bayram-ı veli Camisinde hutbede okudu diye hakkında şikayet davası açan oluşumdur, İHD. Düşünebiliyor musunuz Diyarbakır’da Kürt Konferansı yapılıyor ve İnsan Hakları Cemiyeti davet edilmiyor. Niye çünkü çözümün anahtarı İnsan Hakları Cemiyetinde de ondan. Bunların davaları başka, onlar ancak vitrine oynarlar.
Beşincisi George/meorge gibi insanlar bu çözümün bir parçası olamazlar Avrupa’nın ve Amerika’nın İsrail’e tutumu vicdani ve insani açıdan ne kadar gerilerde olduğunu ortaya koyuyor, bu akıl, bu vicdan Kürt meselesini çözmeye yetmez, tam tersine kör düğüm haline getirir diye düşünüyorum.
Gerçekten Kürt meselesinin çözümü isteniyorsa, buyur size adres göstereyim hem de birden fazla çözüm paketleri.
1-Mazlum Der’in 2012 yılındaki İznik Çalıştayı çözüm paketi 12 madde.
2-2011 Doğu Batı kardeşlik platformunun Ankara buluşması 13 madde.İki gün süren bu çalışma 51 ilden seçilen üçer delegeyle gerçekleşti.
3-2016 yılı 10 Ocak günü Diyarbakır Lizuz otelde(eski Demir otel) dört dilde deklere edilen 18 Maddelik çözüm paketi,
4-2016 yılın mart ayında 25 ilden 600 delegenin katıldığı Mittani oteldeki kongre deklarasyonu, 28 maddelik çözüm teklifi.
Daha ne yapalım, her biri tek başına bu sorunu çözmeye yeter de artar.
Ya da duyarlı bir vatandaş olan emekli paşa Adnan Tanrıverdi’nin ortaya koyduğu çözüm yolu; kısa, anlaşılır ve pratik.
1-Kürt dili resmiyette tanınacak ve isteyen Kürt çocuklarına ana dille eğitim yapılacak,
2-16 yıldız ihtiva eden cumhurbaşkanlığı forsuna Eyyubi hanedanlığı da eklenecek ve Kürtler kendini o bayrakta görecek. Unutmayalım 17 asal sayıdır ve kendinden ve 1’den başka bir sayıya bölünemez.
3-Makul bir eyalet sistemine gidilecek. Çünkü 81 il Ankara’da dirayetle idare edilemiyor. Adalet, Savunma, Sağlık ve Eğitim merkezi yönetimde diğer konularda yerel yönetimler yetkilendirilecek tarzda gerçekleşecek.
Var mı ötesi? Sorunun çözümü için Kürt meselesinin etrafında laik yaklaşımlarla dolaşmayın, buradan size ekmek çıkmaz. Gölge etmeyin başka ihsan istemez.
Benden söylemesi.